Malum seçime sayılı günler kaldı ve nitekim bu günlerde herkesimin tarafgirlik damarları varis hastalığına yakalanmış vaziyet de; vücuda ki toplardamarların çapının artması ve damar duvar yapısının bozularak kanın oksijenlenerek kalbe taşınmamasına engel teşkil etmiş durumda. Ne oldu da bu kadar yozlaştık. Demokratik bir ülke olduğumuzu savunurken ne oldu da, cemaatlerimiz de mahallemiz de hatta evimiz de dahi karşı görüşten olana cephe aldık. Futbol dan sırf tarafgirlik oluyor diye nefret eden ağabey ve kardeşlerimiz ne oldu da şimdi seçimden sonra kazanan taraf, kazanan biziz çığlıkları atarken. Karşı tarafın olsun bizde eskiden kazandık. Bizim de şu kadar milletvekilimiz var şu şehirlerin belediyeleri bizim atışmaları başlayacak. Futbol taraftarları gibi daha emeklemeyi bilmeyen küçük yavruları artık sen bu takımlısın diye kulaklarına üflediğimiz gibi artık bir yenisi olan artık bu partilisin deyip özgürlüklerine gem vurmaya başladık. Peki ne olacak 10 Ağustos’dan sonra?

Karşı seçmen için ağzımızdan çıkan nefret dilini ve kırılan kalpleri nasıl düzelteceğiz? Aynı cemaat mensubu kişiler, nasıl hala davalarımıza sadık kalma sözünü yerine getireceğiz? Aynı mahallenin komşuları, nasıl kapımızın önüne çıktığımız da karşıda ki komşumuza güler yüz ile selam vereceğiz. Ve en acısı aynı evde oturan bizler en yakınımız eve döndüğünde siyaset di canım o geçti gitti deyip, onca edilen ağır ithamlarını nasıl geride bırakacağız. Ötekileştirmeyi, ikilileştirmeyi eğer benim partimdense adamsın karşıdan ise bir hiçsin anlayışını nasıl geride bırakacağız? En ağır olan ise hiçbir parti tarafı olmayan ve kendi demokrat anlayışı içerisinde kararını düşünerek vermek isteyenlere, baskı kurup ya bizdensin ya onlardan fikrini kafalarımızdan nasıl atacağız?

Tüm bunların cevabı aslında çok basit hiç okumamış yada okumuş ama anlamamış hala idrak edememiş kişilere tek tavsiyem açın Risale-i nurları okuyun ve en basit tek cevap ise Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi “‘Eûzü billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyaset’ . Ve küçük de bir alıntı Meyve'nin o Dördüncü Mes'elesinde denilmiş ki: "Dünya siyasetine karışmadığımın sebebi: O geniş ve büyük dairede vazife az ve küçük olmakla beraber, cazibedarlık cihetiyle meraklıları kendiyle meşgul eder; hakikî ve büyük vazifelerini onlara unutturur veya noksan bıraktırır; hem her halde bir tarafgirlik meylini verir, zalimlerin zulümlerini hoş görür, şerik olur"

Hiç okumamış olan kişilere hiçbir sözüm yok. Kusur benimdir, az çalışmışım hakikatleri ulaştıramamışım fakat risale-i okuyup da malumatı artırıp, marifeti ve istikameti ve ihlası artmayanlara ise söylenecek hiçbir sözüm yok.