Zaman zaman çok zengin olma isteği geliyor gönlüme. Keşke diyorum, daha öncede demişimdir muhakkak hatırlarsınız "şu koca koca bilboardları kiralayacak kadar param olsaydı."

Bazen bir ayet görüyorum onu herkesin gözüne sokmak istiyorum, bazen sesimi duyuramadığım bir mevzunun tek cümlelik özetini, bazen sevdiğim bir düşünür sözünü yazdırmak istiyorum.

"Ahlaklı düşman arıyorum" ilanını vermek istiyorum şu günlerde. Gazetelerin arka sayfalarını komple kiralasam, dergilerin ilk sayfaların kapatsam, bilboardlar emrimde olsa ve ben her yere büyük puntolarla "Ahlaklı düşman arıyorum" yazdırsam.

Roger Garaudy ve Jean Paul Sartre iki büyük düşünür. Kabul edin etmeyin dünya düşünce felsefesine çok önemli katkıları olan amcalar.

Birbirlerine o kadar düşmanlar ki büyük kalabalıklar önünde tartışırken, tuvalete falan gitmeleri gerektiğinde yerlerine yardımcılarını bırakıp gidiyorlar laf yetiştirsin diye. O kadar gıcık oluyorlar birbirlerine.

Bir gün Sartre ölür, Garaudy'e sorarlar ne düşünüyorsun diye "çok iyi bir insandı" der. "Bir gün nezaketi elinden bıraktığını hatırlamıyorum".

Seçim öncelerinde insanlar çok heyecanlı olur bu çok olası normal bir durum.

Hayır, düşman ya da rakip olmakta bir beis yok. Tekme yemediğin halde kendimizi boşluğa bırakır ve penaltı kazanırsak atacağımız golün sadece skora bir etkisi olur. Ve insanlar bizim hakkımızda "ahlaksız herif, attı kendini yere" der ve bizim kıymet hükmümüzü öylece verirler.

Yalan haber yapmaktan çekinmeyen tirajı büyük utanması küçük gazeteler, ekrana çıkmanın verdiği gaz ile "uzman" olduğunu iddia eden salyalı tetikçiler, "ulan zaten savaştayız düşmanın canını acıtayım da iftira yalan fark etmez" diyip fitnenin yaygınlaşmasına vesile olan koca koca adamlar kaynıyor ortalık.

Evet bu savaşı belki biz belki onlar kazanacak. Fakat savaşın kaybedeni şimdiden belli.

Ahlak düzeyimiz.