Adana’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) emniyet ayağına yönelik soruşturma kapsamında 100’ü tutuklu 145 sanığın yargılanmasına bugün de devam edildi. Tutuklu polislerden İbrahim Şeker, eşinin Bank Asya hesabında gün paralarını biriktirdiğini öğrendiği an hesabını kapattırdığını belirterek, cezaevinde hemoroid tedavisinin mümkün olmayacak noktaya gelmesinden korktuğunu söyleyerek tahliyesini istedi.

FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması’nın (PDY) emniyet ayağına yönelik soruşturma kapsamında farklı tarihlerde düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan polislerden 100’ü, çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soruşturmayı tamamlayan Cumhuriyet Savcısı, iddianamesini bitirdi. İddianamede, bazı polislerin örgütün haberleşme programı ByLock isimli uygulamayı kullandığı, bazı polislerin aldıkları taltif ödüllerini himmet adı altında örgüte bağışladığı ve Bank Asya’da hesap hareketliliği bulunduğu belirtildi. Cumhuriyet Savcısı, 145 şüpheli hakkında ’silahlı terör örgütü üyesi olmak’ ve ’terörizmin ve finansmanının önlenmesi kanununa muhalefet’ suçlarından 15 ile 25 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesine dava açtı.

Sanıkların yargılanmasına ikinci günde de Adana Bölge Adliye Mahkemesinde devam edildi. Bu defa iddia makamını Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan temsil etti. Neredeyse tamamı meslekten ihraç edilen tutuklu sanıklardan bazıları, bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEBGİS) ile mahkemeye bağlanarak kendilerini savundu. Tutuksuz polislerden Akın Gizlice, 3.5 yıldır polis memuru olduğunu ifade ederek, 30 taltif aldığını ve bunları himmet olarak örgüte bağışlamadığını kaydetti. Bu taltiflerin birini Kayseri’deki Ali İsmail Korkmaz duruşması nedeniyle aldığını da söyleyen Gizlice, taltif paralarıyla evinin dekorasyonunu yaptırdığını ifade etti.

Tutuklu polislerden Mehmet Pakdil ise suçlamaları kabul etmeyerek, aldığı 41 taltifi örgüte bağışlamadığını, Bank Asya’daki hesabının kredi kartı hesabı olduğunu ve daha sonra kapattığını dile getirdi.

Mehmet İnce isimli tutuklu polis memuru da suçlandığı konular hakkında delil olmadığını, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında görevi başında valilik binasını koruduğunu belirterek, eşinin sağlık problemleri geçirdiğini, çocuklarının ise psikolojisinin bozulduğunu öne sürerek tahliyesini istedi.

Tutuklu polislerden Nuri Yılmaz da 24 yıllık polis memuru olduğunu kaydederek, hakkında iftira atıldığını ileri sürdü.

“Kızım dede demeye başladı”

Suçlamaları kabul etmeyen bir başka polis memuru Kerim A., yakın bir arkadaşının da darbe gecesi Ankara’da şehit edildiğini vurgulayarak, “Gözaltına alındığımda çalıştığım yerin nezarethanesinde kaldım. Kesinlikle örgüte üye değilim. ByLock kullandığıma dair delil yok, kullanmadım. Bilgisayarda telefonumun internetini kullanıyorum. Bank Asya’da kredi kartı aldım ama sonra ilişkilerimi kestim. Örgüte taltif ödüllerimi vermedim. Eşim ve 2 çocuğum ben tutuklandıktan sonra lojmanı boşalttı. 3 yaşındaki kızım bana cezaevinde baba derken, açık cezaevine geçtiğimde dede demeye başladı” diyerek kendini savundu.

Tutuklu polis memuru İbrahim Şeker ise 10 yıllık kariyerinde 48 taltif aldığını ancak 15 Temmuz’dan sonra açığa alınıp tutuklandığını belirterek kendisini şöyle savundu:

“Kesinlikle ByLock kullanmadım. İnternet erişimimi iş ortamında arkadaşlarımla paylaşıyordum. FETÖ okullarında okumadım, dergilerine abone olmadım. Bank Asya hesabımda para yok ancak eşim eve 50 metre yakında olduğu için gün paralarını Bank Asya’da biriktiriyordu. Hesabı Eylül ya da Aralık 2015’te açmış. Öğrendiğimde kapattırdım. Lojmanda kalıyorduk. Tutuklandıktan 2 ay sonra da eşimi ve çocuklarımı çıkarttılar. Mağduruz. Ülser hastalığım var. Hapishanedeyken hemoroid (basur) tedavisi de mümkün olmayacak noktaya gelmesinden korkuyorum. Sağlık problemleri nedeniyle tahliyemi istiyorum.”