FETÖ’nün Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlerine ilişkin görülen davanın dördüncü celsesi sanık savunmalarıyla devam etti. Savunma yapan sanık Mehmet Doğan, "Ben darbe olduğunu anlayınca askerleri uzak tutmaya çalıştım, kimseye silah kullandırtmadım. Karşımızda elinde Türk bayraklarıyla gelen bir halk vardı, bunun kanunsuz bir şey olduğunu artık anlamıştım" dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlerine ilişkin aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski Başyaveri Albay Ali Yazıcı ve eski Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış’ın da yer aldığı 279’u tutuklu 534 sanığın yargılandığı dava dördüncü gününde devam etti. Sincan Cezaevi Yerleşkesi’nde Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müşteki ve taraf avukatları ve çok sayıda TRT Genel Müdürlüğü ve TRT çalışanı müşteki katıldı.

Duruşmada savunma yapan sanık Mustafa Sazak, Muhsin Kutsi Barış’ın DEAŞ saldırısına ilişkin tatbikat olacağı bilgisini verdiğini söyledi. Sazak, "Mesajla birlikte alaya gittim. Başçavuş Osman Küçük’ten mühimmat ve adıma zimmetli olan G-3 aldım. Araçlara bindik ve Genelkurmay Başkanlığına doğru yola çıktık. Araçlardan indikten sonra Fedakar Akça, polis akademisinin oraya yerleşmemiz emrini verdi. O saate kadar uçak sesi duymadık, orada nöbet tutmaya başladık. Ben emir komutaya uyduğum için 15 aydır tutukluyum" şeklinde konuştu.

Sanığın savunmasının ardından çapraz sorgusu yapıldı ve avukat beyanı alındı.

"Karşımızda elinde Türk bayraklarıyla gelen bir halk vardı"

Duruşmada daha sonra 14’üncü sırada bulunan sanık eski Uzman Çavuş Mehmet Doğan’ın savunmasına geçildi. Fedakar Akça’nın Genelkurmay Başkanlığına DEAŞ saldırısı olduğunu ve "Allah yardımcınız olsun" dediğini iddia eden Doğan, "Fedakar Akça, telefonların toplatılmasını istedi. Telefonlarımız teslim ettik. Ben o saate kadar tatbikatın alayda olacağını sanıyordum ama Genelkurmay Başkanlığına geçtik. Ben darbe olduğunu anlayınca askerleri uzak tutmaya çalıştım, kimseye silah kullandırtmadım. Karşımızda elinde Türk bayraklarıyla gelen bir halk vardı, bunun kanunsuz bir şey olduğunu artık anlamıştım. Telsizden çok defa çağrı yaptım ama o bölgeye kimse gelmedi. Başta alay komutanı olmak üzere tabur komutanı beni kandırarak bu ateşin içine attı. Geri dönemez miydik, neden girdik Genelkurmay Başkanlığına? Ben sade bir vatandaş olarak vatanını, milletini seven evlatlar yetiştirmek isteyen biriydim. Ben FETÖ’cü de değilim, darbeci de değilim" dedi.

Çapraz sorgusuna geçilen sanığa TRT’nin vekili, Pars mesajını görüp görmediğini sordu. Sanık Doğan da, "Ben o mesajı sonradan gördüm, çünkü başta telefonumun interneti kapalıydı" dedi.