Van’da babasından devraldığı dede mesleğini devam ettiren Özcan Demir, 60 yıllık kerpiç evde teknoloji ve makineleşmeye karşı direniyor.

Hayatın her alanına hükmetmeye başlayan makinelere rağmen ekmekteki bereketi el emeğinde gören Özcan Usta, teknolojiye inat dedesinden kalan el emeğini gelecek nesillere taşımak istiyor. Teknoloji ve makineleşmeye rağmen mesleğini geleceğe taşımak istediğini ifade eden Demir, dedesinden babasına babasından da kendisine geçen demlikçi dükkânında alnının teri ile ekmeğini kazanmaya çalıştığını ifade ederek, “1969 yılında Van’da doğdum. 8 yaşımdan beri babamın yanına gelerek çalıştım. Bu işi zamanla devam ettirmeye başladım. Ortaokul ve lise yıllarımda hep okul çıkışları ve yaz aylarında babamın yanına gelerek onun yaptığı şeyleri önce taklit etmeye sonra da onunla birlikte yapmaya başladım. Aslında bizim bu mesleğimiz dedemle başlar. Dedem çok iyi tanınan bir tunç semaver ustasıydı. Ama zamanla onların yapımı bitti. Babam da dedemden öğrendikleriyle kalaycı ustası oldu. O zaman bakır kaplar vardı. Bakırı iyice çıkmış olan rengi kırmızılaşmış olan tencere ve benzeri kapları babam kalaylayarak kullanıma hazır hale getirirdi. Ben de babamın yanında körük çekerek bu işe başlamış oldum” dedi.

“Eskiyi çok seviyorum”

Daha sonra makineleşmeyle beraber ortaya çıkan kolay üretim ve hızlı tüketimle birlikte el emeğine olan rağbetin azaldığını belirten Demir, “Babam daha sonra tamir ve tenekecilik işlerine başladı. Ben de onunla beraber tamir işini devam ettirdim. Babam emekli olduktan sonra bu işi ben devam ettiriyorum. Eskiyi çok seviyorum. Eskiden hayatımızda yer alan araç gereçleri yaşatmak ve onları gelecek nesillere de taşımak için elimden geleni yapıyorum” şeklinde konuştu.

“Burada el emeği ve alın teri var”

Yaptığı ürünlerden de bahseden Demir; kömür kovası, baca kapağı, baca bileziği, oluk ve benzeri malzemeler ürettiklerini belirterek, şunları söyledi:
“Fakat zaman geçtikçe bunlara da rağbet azalıyor. Ancak elimden geldiğince bu iş devam ettirmeye çalışacağım. Makineleşmeyi ve teknolojiyi pek sevmiyorum. Babam öyle bizleri yetiştirdiği için mi bilmiyorum, böyle eskiye yönelik bir hobim, bir özlemim var. Burada kullandığım malzemeler de hep eski takımlardır. Pek şarjlı tornavidalarla ya da matkaplarla işim olmadı. Usta olan ya da bu işlerde emek sarf edenlerin daha çok vücudunu çalıştırması gerekir ki ustalığı artsın. Kısacası burada teknoloji yok, el emeği ve alın teri var.”

İçinde bulunduğu kerpiçten yapılma dükkânın 60 yıllık olduğunu ve evden dükkâna çevrildiğini anlatan Demir, “Bu dükkân 60 yıllıktır. Dededen babama babamdan da bana kalan bir dükkândır. Bunun pek örnekleri kalmadı. Yıkılmaya yüz tutan bu yeri gelecek nesillere de taşımak istiyorum. 1960 sorası neslin geçmişe özlemi, günümüz gençliğinin ise geçmişe merakı vardır, bunu değerlendirmek gerekir. Ancak çocuklarım pek bu işe sıcak bakmıyor, keşke devam ettirebilseydiler. Bizim de galiba bu mesleğimiz son bulacak” ifadelerini kullandı.

“Eskiyi atıp yeniyi almak çözüm değil”

Vatandaşlardan el emeğine rağbet göstermelerini isteyen Özcan Demir, “Eskiyi atıp yeniyi almak çözüm değil. Sonuçta diğeri de yarın öbür gün eskiyecek ya da bozulacak. Onun için bunları tamir ettirerek ustalarımızın ve mesleğimizin devamını sağlayın. Ki biz de mesleğimizi devam ettirelim” diye konuştu.