Mustafa Kemal'in sanayileşme yönünde attığı adımları takdir edersin, ama hilafeti kaldırmış olmasına veryansın edebilirsin.

Adnan Menderes'in halkı anlayan politika geliştirmesine minnet ile bakarsın ama adının yolsuzluk iddiasına karışmış olmasına içlenirsin hazmedemez, "inşallah doğru değildir" dersin.

Kanuni her zaman muhteşemdir gözünde ama Şehzade Mustafa keşke katledilmeseydi istersin.

Ahmet Kaya Müjgan ile ağlaşırken hüzünlenirsin de "üç kişi" olmalarını görmezden gelemezsin.

Hrant Dink yırtık ayakkabıları ile yere düşerken sen de yıkılır düşersin onun yanına da, diaspora konuşmaya başlayınca öfkeden deliye dönersin.

Amerika'ya terörist devlet olduğu için kin beslersin de, bir Amerikan vatandaşı olan Rachel'e minnet beslemeye devam edersin.

Emine Şahin'in herkesi tekfir eden heyecanlı yanına esefle bakar, üzülür, hatta öfkelenirsin ama bu öfke seni adaletten ayırmaz, onun masum yanını son ses dile getirirsin.

Bütün insani ilişkilerimiz böyledir. Hatta hayvanlar ile olan ilişkimiz bile bu saikle devam eder. Adamı köpek ısırır da "o da kim bilir köpeği nasıl delirtmiştir" diye köpeği bile anlamaya çalışırsın.

Terör ile mücadele ederken sadece askeri olarak mücadele etmezsin, terörün beslendiği yer olan kaynağı kurutmak istersin. Eğitim, alt yapı, daha fazla özgürlük götürürsün. Çünkü bir yanın ile konuştuğu her kürtçe kelime için beş kuruş ceza ödeyen halkın öfkesini anlamak istersin.

Filmde kötü karakteri bile anlamaya çalışırsın onu sevecek yerler ararsın izlerken. Cinayet işleyen bir zanlıya "ölen mi suçlu öldüren mi" sorusu ile empati yaparsın.

Çünkü bu böyledir, insan hep olayları ve muhatapları anlamaya çalışır. Onları sevmek için bahaneler arar. Çünkü nefret ve kin duygusu insanı yorar kolunu kanadını kırar.

İkilemde kaldığımız yanlarımız bizim hep insan yanlarımız. Çünkü insan matematik değildir. Hiç bir olaya 2*2=4 netliği ile bakıp yorumlayamaz. Onun yaşanmışlıkları, yorulmuşlukları, öğrendikleri o sonucu bazen 5 bazen 10 yapabilir. Ben de beyaz çıkan sonuç başkasında turuncu çıkabilir.

En büyük hatayı olayları ve kişileri bir bütün olarak notlayarak yapıyoruz. X'ler kötüdür, Y'ler canlıdır, filanca günahkar, şu arkadaş tembel, Kürtler terörist, Yozgatlı'lar cahil, İzmirli'ler dinsiz (!).

Sonuç ne?

Yeni yeni kinlerimiz var omuzlarımızda taşımamız gereken.

Yahudiler, Hıristiyanlar, Münafıklar hakkında yüzlerce ayet geldiği halde onlarla komşuluk ve ticaret ilişkilerini devam ettiren asla bir olayı diğeri ile karıştırmayan ama hep tetikte olan peygamberin sünneti bu konuda en güzel örnek sanırım.

Kaldırdığı kılıcın nefsi için mi Allah için mi olduğu ikilemine düşecek kadar bu konuya hassas yaklaşan ashabın kullandığı mihenk taşı neredeyse bulup onu kullanalım.

Yoksa bu kin bu öfke bizi öldürecek.