Dünyada çevre organizasyonlarıyla bilinen ve merkezi Londra’da olan Liberatum ile Expo 2016 Antalya işbirliğinde Uluslararası Çevre Forumu düzenlendi. Forumda yapılan konuşmalar Kasım ayında Marekeş’te düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda sunulacak. Kültür, çevre ve iklim değişikliğine ithaf edilen Uluslararası Çevre Forumunda “Bu iklimde” isimli belgeselinin prömiyeri de gerçekleştirildi.
Sloganı “Gelecek nesiller için yeşil bir dünya”, alt temaları “tarih”, “biyo-çeşitlilik”, “sürdürülebilirlik” ve “yeşil şehirler” olan Expo 2016, dünyamızı tehdit eden en önemli sorunların başında gelen çevre kirliliği, küresel ısınma ve iklim değişikliğine dikkat çekmek amacıyla önemli bir foruma ev sahipliği yaptı.
Expo Kongre Merkezi’nde dünyada çevre sorunları konusunda düzenlediği organizasyonlarla bilinen Londra merkezli Liberatum ve Expo 2016 işbirliğinde düzenlenen forumun açılış konuşmasını Liberatum kurucusu Pablo Ganguli yaptı. Dünyada karşı karşıya olduğumuz en büyük krizin çevresel sorunlar olduğunu söyleyen Ganguli, bu krizin doğanın bir intikamı olduğunu ve bir kabus olarak karşımıza çıktığını belirtti. Expo’nun bu bölgedeki ve ülkedeki genç insanları, çevrenin önemi ve nasıl korunması gerektiği konusunda eğittiğini de ifade eden Ganguli, bu nedenle forumun Expo 2016 işbirliğiyle gerçekleşmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Ganguli’nin ardından konuşmasını yapan Expo 2016 Antalya Ajansı Genel Sekreteri Fırat Işık ise Expo 2016 olarak Liberatum Zirvesi Uluslararası Çevre Forumuna ev sahipliği yapmaktan dolayı mutlu olduklarını ifade etti. Işık, savaşlar, terör eylemleri, depremler, sel felaketleri gibi felaketlerin yanında bizi bekleyen küresel bir felaket daha olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu;
“İnsanların ekonomik çıkarlarının zedelenmesinden korktukları için henüz kabul etmeye cesaret edemedikleri küresel bir felaket daha var o da küresel ısınma ve iklim değişikliği. Maalesef bu felaketin etkilerini şimdiden görmeye başladık. Binlerce yıl önce 5 derecelik iklim değişikliğinin buzul çağının başlamasına neden olduğunu biliyoruz. 2100 yılına geldiğimizde ise 5 derecelik artış beklenmekte. ‘5 derecelik değişim buzullaşmaya yol açıyorsa aynı orandaki bir artış acaba nelere yol açacaktır?’ sorusunu akıllara getirmektedir. İklim değişikliğinin insanlara dünya üzerindeki çatışmalardan daha fazla zarar verdiği ortadadır.”
"İklim değişikliği göçü artıracak"
Konuşmasında iklim değişikliği ve çevre kirliliğinin neden olduğu olumsuzlukları çarpıcı örneklerle anlatan Işık, Dünya Sağlık Örgütünün raporlarına göre 2012 yılında hava kirliliği yüzünden dünyada 7 milyon kişinin öldüğünü söyledi. Işık, iklim değişikliğinin neden olacağı kuraklık ve kıtlık gibi nedenlerden dolayı 2050 yılına kadar 700 milyon kişinin göç edeceğinin hesaplandığını ifade etti. Işık konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Expo 2016 Antalya olarak çiçeğin saflığı, çocuğun geleceği temsil etmesi nedeniyle ‘Çiçek ve çocuk’ teması, ‘Gelecek nesiller için yeşil bir dünya’ mottosuyla yola çıktık. Amacımız küresel ısınma ve iklim değişikliği hakkında bireyleri daha da bilinçlendirmek, risk faktörü oluşturan konulara dikkat çekmek, çocuklarımızı doğaya ve tüm canlılara karşı daha duyarlı yetiştirebilmek. Expo 2016 Antalya olarak bu bizim gelecek nesillere bırakacağımız mirastır.”
"Yerel hareket, küresel düşünce"
Açılış konuşmalarının ardından bisikletiyle dünyayı dolaşan gezgin ve kaşif Leon Mc Carron sunum yaptı. “Günümüzde Yaban Hayatın Önemi" isimli sunumda dünyanın farklı ülkelerinde yaptığı gezilerdeki gözlemlerini paylaştı. Çöllerden buzullara kadar pek çok farklı yaşam şartlarında insanların yaşamlarını sürdürdüğüne tanık olduğunu söyleyen McCarron, günümüz dünyasından insanların çok fazla haber ve bilgi aldığını belirterek, “Biz her şeyi biliyor gibi gözüküyoruz ama sadece kötü şeyleri duyuyoruz. Dünya korkutucu geliyor ve insanlar izole şekilde yaşamaya başlıyor. Oysa işbirliğine ihtiyaç var” dedi.
Doğal dünyanın korunması için yapılabilecek pek çok şey olduğundan bahseden McCarron, “Dünyaya çok kötü davrandık. Hala bunu değiştirebiliriz. Bu gezegenin koruyucuları, hizmetkârları olabiliriz. Sorumlu olmalıyız. Somut adımlar atmamız gerek. Buna bireysel olarak başlayabiliriz. Yerel olarak hareket edip, küresel olarak düşünmeliyiz” dedi.
McCarron’un sunumunun ardından Ceren Çerçiler’in moderatörlüğünde fotoğrafçı ve çevre aktivisti Michel Comte’nin “Küresel Etki” başlıklı sunumu yapıldı. Muhammed Ali’den, Mike Tyson’a, Miles Davis’ten, Jeremy Irons’a, Helena Christensen’dan Sharon Stone’a sanat ve film dünyasının, sporcuların, farklı disiplinlerden ünlülerin meşhur portre karelerini çeken Michel Comte aynı zamanda dünyanın önde gelen reklam fotoğrafçılarından da biri. Armani, Dolce & Gabbana, Gianfranco Ferre, Moschino, Versace, Nike, Revlon, Lancome, BMW, Ferrari, Mersedes ve Jaguar’ın kampanyalarının kurucusu olan Comte, Kızıl Haç için Irak, Afganistan, Bosna Hersek ve Afrika’ya seyahat ederek savaş ve açlığın dehşet verici sonuçlarını fotoğraflarıyla insanlara aktardı. 2004 yılında ise 3. Dünya ülkelerine içilebilir suyun ulaşılabilir olması için “Water Foundatıon”’ı (Su Fonu) kurdu. 1975’te hazırladığı “Büyümenin Sınırları” konulu tezinin başlığının “Su Geleceğin Petrolüdür” olduğunu söyleyen Comte, su kaynaklarının hızla kirlendiğine dikkat çekti.
"İnsanlar açgözlülük sebebiyle çok tüketiyor"
İnsanların açgözlülüğü yüzünden çok tükettiğini bunun da çevre kirliliğine yol açtığını söyleyen Comte, geri dönüşüm konusuna dikkat çekerek, “Özellikle ambalaj atıklarının geri dönüşümü önemli. İmalatçı firmalar bunu yapabilir. Devletlerin şirketleri düzenlemesi gerek ama şirketlerin devletleri yönetmemesi gerek. Vergi düzenlemeleriyle imalatçı firmalar geri dönüşüm konusunda teşvik edilebilir” dedi.
Google ve facebook gibi sosyal paylaşım mecralarının da elini taşın altına koyması gerektiğine dikkat çeken Comte, “Bu kanallar herkese ulaşabiliyor. Bu şirketler mesajlarımızı insanlara aktarabilir ve biz çevre kirliliği, küresel ısınma ve iklim değişikliği konularında kollektif hareket edebiliriz” dedi.
"Temiz dünya teknolojiden geçer"
“Dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan savaşlar nedeniyle Halep, Bağdat gibi pek çok kentin tahrip olduğunu ve yeniden inşa edilmesi gerektiğini söyleyen Comte, “Bu kentler yeniden inşa edilirken yeşil şehirler olarak inşa edilebilir” diye konuştu. Teknoloji kullanımına da dikkat çeken Comte, şunları söyledi:
“Teknolojinin nasıl kullanılacağı bize bağlı. Örneğin yeni teknolojiler üreterek uçak yakıtlarını azaltabiliriz. Hibrit uçaklar yapabiliriz. Daha temiz ve yaşanabilir bir dünya için teknolojiyi kucaklamalıyız.”
Forumun öğleden sonra gerçekleşen bölümünde ise “Bu İklimde” isimli belgeselin prömiyeri yapıldı.