Türk Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin "Öğrenci Andı" yürürlükten kaldıran düzenlemenin iptali istemiyle Danıştay'da dava açtımıştı.

Hukuk'u çiğneyerek haddini aşan Danıştay 8. Dairesinin oy çokluğuyla aldığı kararda, "Öğrenci Andı" başlıklı yönetmelik maddesinin, kaldırılmasını iptal etti.

Bu karar resmen yargının Devlete meydan okuması anlamına gelir. Zira bir hukuk devletinde; Yasama, Yürütme ve Yargı ayrılığı ilkesi vardır.

Yani Yürütme organına, Yargının veya Yasamanın doğrudan müdahalesi söz konusu olamaz.

Mesela Yürütme organı olan hükümet, bir yönetmelik çıkardığında bu yargıya taşınabilir. Eğer o yönetmelik yasalara aykırı değilse uygulamada kalır.

Ancak yönetmeliğin iptali bir yargı konusu olmaz. Çünkü yönetmelik bir kanun değildir. İdare tarafından verilmiş bir karardır. Yani yönetmelik, yürütme organının kendi iradesiyle getirdiği bir uygulamadır. Bu uygulamayı getirme iradesine sahip olan bir kurumun elbette bu uygulamayı tekrar iptal etme hakkıda saklıdır.

Bu durumu en akılsız adam dahi rahatlıkla anlayabilirken, Danıştay'daki 8. Daire'nin bunu anlayamaması elbette mümkün değildir.

Bu garabet görsteriyor ki, Danıştay'ın içine sızmış olan bir zihniyet, Paralel devlet olma yolunda Danıştay'ı kullanıyor.

Bu nedenle ivedi olarak Danıştay'ın içine sızan hainlerin bağımsız yargımızın şefkatli ellerine teslim edilmesi gerekir. Aksi halde Danıştay'a sızan hainler Hükümet'in her icratine müdahale ederek, âdeta bir Paralel Devlet oluşturabilirler.

İnşaAllah Reis bu hukuk garabetini bir Kanun Hükmünde Kararname ile halleder. Nede olsa Başkanlık bu günler için var.