Muhammed Soner: Merhaba, öncelikle Risale-i Enstitüsü ve Şekercihan Derneği hakkında bize kısaca bilgi verebilir misiniz?

Faik Altun: Merhaba, bize bu imkânı tanıdığınız için evvela şahsınıza ve Beyaz Gündem ekibine teşekkür ediyorum.

Risale-i Nur Enstitüsü, Köprü dergisi ile birlikte Sentez Ltd. Şti bünyesinde Risale-i Nur eserleri üzerine şerh, izah ve tanzim çalışmalarını yapmaktadır.

Enstitü, aynı zamanda Risale-i Nur eserlerindeki Kur’ani, imâni ve içtimai hakikatlerin sosyal hayata tatbiki, toplumda bu hakikatlere karşı duyarlık ve farkındalık oluşturulması, Türkiye, İslam âlemi ve dünya genelinde Müslümanların ve insanlığın içinde bulunduğu problemlere çözüm üreten, tavsiyelerde bulunan, gündeme dair iman perspektifinden yeni açılımlar yapan bir kuruluştur.

Her yıl Bediüzzaman’ı anma programı faaliyetleri çerçevesinde Risale-i Nur Gençlik Kongresi ve Bediüzzaman haftası kapsamında da Risale-i Nur Kongresi yapmaktadır. Gençlik Kongresini geçtiğimiz günlerde muhteşem bir şekilde gençlerimiz ifa etiler. 19 Mart 2017 tarihinde de “Müspet İman Hizmeti “olarak İstanbul Haliç Kongre Merkezindeki Anma programı yapılacak.

Şekercihan Derneği, iman ve insan merkezli hizmet anlayışı ile farklı eğitim kademelerindeki öğrencilere barınma, iaşe ve burs imkânları sağlamak gibi hayırlı hizmetlere vesile olma şuuru ile faaliyet gösteren bir dernektir.

Muhammed Soner: Diyanet İşleri tarafından basılan Risale-i Nur eserlerini cami, okul ve üniversitelere ulaştırmaya yönelik yapmış olduğunuz proje hakkında neler söylemek istersiniz?

Faik Altun: Risale-i Nur Enstitüsü; “Risale-i Nur Külliyatı ve müellifi Bediüzzaman Said Nursi’nin daha iyi anlaşılması ve tanıtılması için birçok faaliyette bulunmaktadır.

“Hiçbir kitaplık Risale-i Nur’suz kalmasın!” projesiyle yola çıktık. Türkiye Diyanet Vakfı ve Başkanlığı tarafından yayınlanış – şimdilik-  dört kitap olan; Sözler, Mektubat, Mesnevi-i Nuriye ve İşaratül İ'caz olmak üzere en başta çevremizdeki camilere daha sonra Türkiye genelindeki 82 İlahiyat Fakültesine şimdide tüm İmam Hatip Okullarına söz konusu kitapları bir mektupla Fakülte Dekanlarına ve Okul Müdürlerine göndermeye başladık. İnşallah bir plan dâhilinde tüm okul kütüphanelerine Risale-i Nur kitaplarını kazandırmış olacağız. Bu projemiz kısa dönemli bir faaliyet değildir. İmkân dâhilinde uzun süre İnşallah devam edecektir.

Muhammed Soner: Diyanet İşleri tarafından Risale-i Nur’ların basımını Bediüzzaman, hayattayken istemişti. Bediüzzaman’ın vasiyeti hükmünde kalan bu durum artık gerçekleşti diyebilir miyiz?

Faik Altun: 
Kısmen gerçekleşmiş diyebiliriz. Bediüzzaman, telif etmiş olduğu Risale-i Nur Külliyatı’nın umumun malı olduğunu ifade etmekte ve “Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı” tarafından da neşredilmesini istemektedir. Hayatta iken talebeleri aracılığıyla dönemin “Diyanet İşleri Reisi, Ahmet Hamdi Aksekili” beye eserlerini göndermiş, fakat zaman ve zemin, eserlerin Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından neşrine fırsat vermemiştir. Aradan geçen bunca yılda ise Risale-i Nur Külliyatı farklı yayın evlerince neşredilmiştir ve neşredilmeye devam etmektedir.

Son birkaç yılda bazı girişimler neticesinde Diyanet İşleri'nin Risale-i Nur Külliyatı’nı neşretmesi gündeme gelmiş ve bu meyanda müspet gelişmeler vücuda gelmiştir. Said Nursi’nin hedefi yıllar sonra gerçekleşmesi adına önemli bir adım atılmış ve Diyanet İşleri tarafından dört tane kitap yayınlanmış ve diğer kitapların yayınlanması yönünde çalışmalar devam etmektedir. Sözler ve Mektubat Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İşaratül İ’caz ve Mesnev-i Nuriye ise Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları tarafından yayınlamış ve raflardaki yerini almıştır. Bediüzzaman Said Nursi, telif ettiği eserlerin umumun malı olduğunu ifade etmekle beraber, bir mektubunda telif edilen eserlerin “medresenin mahsulü” olduğuna da dikkat çekmiştir. Günümüzde medreselerin bir nevi temeli ve devamı olarak gördüğümüz “İmam Hatip Liseleri” ve “İlahiyat Fakülteleri” Risale-i Nur Külliyatı’nın fıtri sahibidir. İnşallah bu sahibiyet şuuru en kısa zamanda olgunlaşır.

Muhammed Soner: O zaman sizin Diyanet İşleri tarafından basılan Risale-i Nur’ları her yerlere ulaştırma gayretiniz de bu manalara hizmet ediyor diyebiliriz.

Faik Altun:
 Bütün gayemiz ve hedefimiz bu istikamette hizmet ve gayret göstermektir. İnşallah Rabbimiz bizi bu yolda muvaffak eder.

Muhammed Soner: Proje sürecinde 'iyi ki bu projeyi faaliyete geçirmişiz' demenize vesile olan anılarınız oldu mu?

Faik Altun: 
Birçok ilahiyat Fakültesinin Dekanları ve İmam Hatip Liselerinin Müdürleri mektup göndererek ve bir kısmı da bizatihi telefonla arayarak memnuniyetlerini dile getirmişlerdir. Birçok yerden de tebrik mesajları aldık. Özellikle camilerde ve okul kütüphanelerinde eserleri görüp duygularını bizimle paylaşan kardeşlerimizin hissiyatları bizleri ziyadesiyle mutlu etmiştir. Bu vesile ile inşallah birçok insanın Risale ile tanışmasına vesile olmuşuzdur.

Muhammed Soner: Peki bu güzel proje nasıl işliyor? Diyelim ki bizim camimizde okulumuzda Risale-i Nur’a ihtiyacımız var. Ya da biz bu projeye maddi veya manevi destekler vererek Risale-i Nur’ların dağıtımında yer almak istiyoruz. Bu durumda çalışmalarınızın nasıl işlediğinden bahseder misiniz?

Faik Altun: 
Sosyal medya aracılığı ile veya internet sitelerimiz üzerinden bu projemize ilgi duyanlar bizi aramaktalar. Bir kısmı bizatihi maddi bedelini karşılayarak katkıda bulundukları gibi bir kısmı da okul veya camii ismini vererek bizden talepte bulunuyorlar. Biz de bir planlama dâhilinde bu istekleri karşılıyoruz. Bir kısım insanlar da gönderdiğimiz camii veya okullardaki kitaplarda bulunan ”Risale-i Nur Enstitüsü’nün hediyesidir” den hareketle bize ulaşmaktalar. Gerçekten de şevke medar çok geri dönüşümler almaktayız. Bu hususta bizimle iletişim kurulması yeterlidir.

Muhammed Soner: Son olarak, neden Risale-i Nur dağıtıyorsunuz veya daha doğru ifade ile neden bu eserleri okuyalım? Kısaca bahsedebilirseniz sevinirim.

Faik Altun: 
Bediüzzaman, yazmış olduğu Risale-i Nur isimli tefsiriyle Kur’anın nice sırlarının daha iyi anlaşılmasına vesile olmuştur. Kur’anın bu asra bir dersi olan bu eserlere herkesin en az ekmek, hava ve su kadar ihtiyacı var. Bu eserlerde her insanın zihnini meşgul eden ve modern çağ insanlarının da bigâne kalamayacağı “Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Bu dünyada vazifem nedir?” suallerine duyurucu izahlar getirmektedir. Başta Allah’a iman olmak üzere bütün iman esaslarını izah ve ispat etmektedir.

Sefahat ve ahlaksızlığın insanlığın bünyesini bir kanser gibi kemirdiğini ve her geçen dakikanın bilhassa genç nesillerimizi uçurumlara attığını, bütün vatan sathına ve İslam âlemine yayılmak istidadını gösteren terör ve anarşi tohumlarının hayatiyet ve bekamızı tehdit edecek hale geldiğini herkes müşahede etmektedir. Bizler de buna karşı Risale-i Nurla mukabele etmeye ve bu müthiş yaranının tedavisi için bir çalışma ve gayret içindeyiz. Geniş kitlerin istifadesine hizmet eder düşüncesiyle bu projeyi başlattık.

Muhammed Soner: Verdiğiniz bilgiler için Beyaz Gündem ekibi ve şahsım adına teşekkür ediyorum. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Faik Altun: 
Risale-i Nur’un onlarca dünya diline çevrildiği üniversite kürsülerinde tezlere konu olduğu; hakkındaki peşin hükümlerin süratle yıkılmaya yüz tuttuğu; muhteva ve mesajının her geçen gün daha iyi anlaşıldığı şu günlerde, bu paha biçilmez kıymetteki eserleri Diyanetin çıkardığı şekliyle muhtaç gönüllere ulaştırmak ve buna vesile olmak, büyük bir hizmet olduğu inancındayız.

Muhammed Soner: Risale-i Nur Enstitüsü ve Şekercihan Derneği’nin organizasyonlarını ve özellikle bu çalışmasını tebrik ediyorum. Ayrıca vaktinizi ayırarak verdiğiniz cevaplar içinde teşekkür ediyorum.

Faik Altun: 
Beyaz Gündem ekibi, her zaman olduğu gibi bu faaliyetimizde de bizi yalnız bırakmamıştır.  Bu faaliyetimizin, duyrulmasında bize imkânı sağladığınız için size, bende Risale-i Nur Enstitüsü ve Şekercihan Derneği adına çok teşekkür ediyorum. İnşallah halkımız da bu hayırlı hizmette bigâne kalmaz, maddi ve manevi destekleri ile bizlere yardımcı olurlar.