Başkanlık seçimlerine tam bir ay kala düğmeye basan siyonistler, bizlere FETÖ ile mücadelede ve başkanlık seçimi konularında dikkatimizi dağıtacak, istikametimizi şaşırtacak, toplumsal ünsiyetimizi hedef alan, vatandaşı canından  bezdirmek niyetli fiiller sergileyerek, insanlarımızın fikirlerinde ve siyasi tercihlerinde eksen kayması yaşatmak istiyorlar.

Belirsizlik ortamı oluşturarak, mevcut  hükümetin halk içindeki popüleritesini alt üst etmenin mücadelesini veriyorlar. Taa ki 25 Haziran sabahına kadar da bu spekülatif çıkışların devam  edeceğine adınız gibi emin olabilirsiniz. Çünkü bu son seçim, bizi 90 yıldır vesayet altında tutan Siyonistlerin son şansı...

Kaybeden taraf olurlarsa eğer, hem Türkiye'yi hem de Siyonizmin ayakları altında ezilen tüm dünya ülkelerini kaybedecekler. Bu yüzden şiddetle ve de dehşetle saldırıyorlar ve saldırmaya devam edecekler. Çünkü ülkemizde Başkanlık sistemi uygulanmaya başladığı an; öncesinde Abdülhamit Han'ın hal edilmesiyle başlayıp sonrasında 1960 darbesi ile Türkiye'yi bürokratik esaret altına alan, iktidar olan seçilmiş hükümetlerimizin ve liderlerimizin, muktedir olmasını engelleyen kurum ve kuruluşların, Siyonistlerin eliyle ülkemizde kurulmuş özel teşekkülllerin HEGEMONYASI sona erecek. Bu yüzden dehşetle ve şiddetle saldırıyorlar ve de saldırmaya devam edecekler..

Güçlenen TÜRKİYE'nin hızını kesmek isteyen para  baronları, iç ve dış mihraklar yine iş başında. Dolar ve Euro yükseldikçe, kendisini bu ülkenin bir vatandaşı gibi hissetmeyen, tarihinden ve atalarındandan utanan vatan haini güruh, ülkemizi bir yüz yıl daha hegemonyası altında tutmaya çalışan ele geçirmeye çalışan kılıç artıkları ve hain FETÖ unsurları bir şemsiye altında toplanmış. Ülkemizin köşeye sıkıştırıldığını gördükçe kıs kıs ve de için için gülüyorlar.

16 yıl önce Erdoğan iktidara gelmeden önce, dış mihraklar tarafından dolara uygulanan manipülasyonlar sonucunda, dolar yıllık %60, %80, %96 hatta hatta 1994 yılında %169 gibi artışlar sergilemişti. Tabi o dönemdeki siyasi gelişmelere bakıldığında bu artışlar bize göre çok sırada ve ritüele uygun artışlar gibi geliyordu.

Erdoğan'ın iktidarı ele geçirmesi ile birlikte, doların sonra ki yıllarda ki seyri ise şöyle devam etti;

2002'de %22 arttı.
2003'de -%1 düştü..
2004'te -%5 düştü.
2005'te -%6 düştü.
2006'da %6 arttı.
2007'de -%9 dolar düştü.
2008'de -%2 dolar düştü.
2009'da %19 arttı.
2010'da -%3 düştü.
2011'de %11 arttı.
2012''de %7 arttı.
2013'te %6 arttı.
2014'te %15 arttı.
2015'te %18 arttı.

Son üç yılda  ise ülkemize yapılan siyasi ve ekonomik saldırıları rağmen yıllık %30-35 oranında artış gösterdi. Bunların tamamı boru değil. Veri... Birşeyi değerlendirirken istatistiklere bakarak yorum getirmek en mantıklı olanıdır. Sadece bu verilere bakarak dahi vesayetçi Siyonistlerin üzerimizdeki baskılarını hangi dönemlerde artırdığını, hangi dönemlerde azalttığını anlamak mümkündür.

Ülkemiz hangi dönemde ekonomide ve milli projeler de  sıçrama kaydetti ise vesayetçi sistem derhal devreye girip, kur üzerinden ülkemizi terbiyeye kalkışmıştır. Hangi dönemde içe dönük bir  duraklama yaşadıysak üzerimizdeki vesayet baskısı azalmış, ekonomimiz kendi haline bırakılmıştır. Şunu da buradan belirtmekte fayda görüyorum ki; siyonistler, adım adım başkanlık sürecine  yürüdüğümüz şu kritik dönemde bizi dolar ve euro ekonomimiz üzerindeki baskılarını maksimuma çıkartacak. İnsanları canından bezdirmek suretiyle eskiden olduğu gibi kendi seçtikleri kuklaları başımıza dikmeye çalışacaklar. Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan, "hiç kimse bizi dolar ve euro kuru  üzerinden terbiye etmeye kalkmasın" diye dünyaya meydan okurken, kastettiği şey tam olarak budur.

Tabii anlayana...

Şimdi buradan aksi yorum yapan devlet ve hükümet karşıtı sloganlar atan felaket tellallığı yapan guruha "2002 den önce herşey gülistanlıktı, büyük bir imparatorluktuk, tüm dünyayı vergiye bağlamıştık. Türk lirasının değeri dolardan 5 kat fazlaydı. Gayri safi milli hasıla da dünya birincisi idik. Asgari ücret ohoooo cepler almıyordu da bizim mi haberimiz yoktu?" diye sormak lazım.

Bu bahsettiğim güruh, aynen haçlının yapmaya çalıştığı gibi "esnaf batıyor, ekonomimiz çöküyor" diye orda burda ahkam keserek felaket tellallığı yapıyor. Kimsede çıkıp bunlara demiyor ki "hangi esnaf batıyor, hangi ekonomi çöküyor? Bunu bana açıkla!" bu ülkede yaşayan hemen hemen her ailenin altında ki arabasının değeri en az 40 50 bin TL. Ceplerinde ki telefonların değeri en az 2000 TL. Yaşam standartlarından kimse fire vermiyor. Giyim kuşam dersen herkes çakma manken gibi maşallah. Neymiş efendim, esnaf batıyormuş. Neymiş benzin mazot pahalı imiş.

Madem öyle ülkedeki araç sayısı niye durmadan artıyor? 2002'de Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfusu 75 milyon idi ve ülkemiz sınırları içerisinde 1 milyon araç vardı. Şu anda ülke nüfusumuz 80 milyon civarında ve bugün için yollarımızda takriben 25 milyon araç var. Ve de hergün bu sayı gitgide artıyor. Önceden bir ailedeki araç sayısı sadece bir tane iken, şu anda hemen hemen yetişkin olan her aile bireyinin altında bir tane araç var.

Birileri yalan söylüyor ama kim?

Felaket tellalları mı? Yoksa hergün artan lüks tüketimi tetikleyenler mi? Parası olmayan otomobile binmez ama nerede ise utanmasak ve de mümkün olsa tuvalete bile otomobille gideceğiz. Peki şimdi bu felaket tellallarına "sen arabayı alırken suyla giden bir makina olduğunu düşünerek mi aldın? Yoksa ilkokul öğretmenlerin Türkiye Cumhuriyet'nin petrol zengini bir ülke olduğunu falan mı öğrettiler sana?
 
SALDIRIYORLAR! Çünkü cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarını yapıyoruz.
SALDIRIYORLAR! Çünkü cumhuriyet tarihinin en büyük kalkışmalarını durdurduk.
SALDIRIYORLAR! Çünkü cumhuriyet tarihinin en  büyük terörle mücadelesini veriyoruz.
SALDIRIYORLAR! Çünkü cumhuriyet tarihinde eşine  benzerine rastlanmayan en büyük milli projelere imza atıyoruz.
SALDIRIYORLAR! Çünkü tarihimiz boyunca hiçbir zaman olmadığı kadar birlikteyiz.
SALDIRIYORLAR! Çünkü 100 yıl sonra ilk defa kendimizi yönetmeye başladık.
SALDIRIYORLAR! Çünkü  yüz yıldır bize okul sıralarında öğrettikleri gibi, istikbal savaşı değil, tarihimizin bize öğrettiği gibi istiklal savaşı veriyoruz. Başka ifade ile beka mücadelesi veriyoruz.

Eğer şimdi bu saldırılara dayanamayıp teslim FETÖ'NÜN UYGUN GÖRDÜĞÜ VE ATADIĞI MALUM FİGÜRANLAR, İKTİDARA GELİNCE BU EKONOMİK BASKILAR SON MU BULACAK?

EKONOMİ SÜPER Mİ OLACAK? UZAYA ASTRONOT MU GÖNDERECEĞİZ? ENFLASYON MU SIFIRLANACAK? FAİZ Mİ SIFIRLANACAK SANIYORSUNUZ?

BİR ASIR BOYUNCA BU GARİBAN MİLLETE YAŞATTIKLARI, YAŞATACAKLARININ TEMİNATIDIR. ALTI AY MAAŞLARI ÖDEYEMEZLER, MERKEZ BANKASINI SOYUP SOĞANA ÇEVİRİRLER. DEVLET BANKALARINI YANDAŞLARINA PEŞKEŞ ÇEKERLER!

ÜLKENİN ANAHTARINI IMF'YE TESLİM EDERLER. FETÖ'YE VE FETÖ CEMAATİ MENSUPLARINA İTİBAR SAĞLARLAR, DARBECİLERİ TAHLİYE EDERLER. KAHRAMAN İLAN EDERLER. ASIL KAHRAMANLARI HAİN İLAN EDİP İÇERİ TIKARLAR. SONRA DA SUÇU ERDOĞAN'A VE ŞERİATA  ATARLAR.

Aklı  selim davranmak zorundayız...

Savaşta CEPHELERİMİZİ ÇOĞALTIRSAK, dikkatimiz dağılır, savaşı kazanamayız. En büyük SİLAHI (ekonomi) ELİNDE BULUNDURAN DÜŞMANLARIMIZA ya da İÇİNİZDEKİ UZANTILARINA SAVAŞ ORTASINDA SALDIRIRSAK, kendi topuğumuza sıkarız. Sabır, az daha sabır.

Ne kadar güçlü olursanız olun, taktik ve stratejiniz yoksa savaş kazanamazsınız. Devletimiz APTAL değildir, herşeyi yapmaya muktedirdir. Lakin olması gerektiği gibi  sabrediyor. Uyurmuş gibi yapıyor fakat uyumuyor.

24 Haziran sonrasında devlet gözünü açtığı vakit artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çok büyük ve köklü değişiklikler gelecek ülkemiz dolar ve euro kuru iç ve dış ticarette ortadan kaldırmayı amaçlıyor son yıllarda yaptığı bütün anlaşmaları bu doğrultuda yapıyor. Yani anlayacağınız onlar için sonun başlangıcı yaklaşıyor. Bunu onlar da biliyorlar. Bu yüzden çok çetin saldırıyorlar.

Sabır ve zaman herşeyin ilacı, şunun şurasında tam bağımsız bir Türkiye olmamıza sadece 1 ay kaldı. İsyan etmek yok, teslimiyet yok. Of demek yok! Ah demek yok! Dimdik durmak var, dirilmek var!

Size buradan söz veriyorum ve and içiyorum, 25 Haziran sabahına Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan eşliğinde uyanır isek, tüm dünya bir kez daha önümüzde diz çökecek ve bize biat etmek zorunda kalacak. Dolar mı, onun sonu zaten fiyasko. Dolar 3-3,5 lira seviyesine inecek.

Bir zamanlar Amerika'nın korsan saldırılarından korunmak için gemilerine Osmanlı bayrağı asması karşılığında, Amerika'yı haraca bağlayan bir ecdadın torunu olduğunu bil. Pısırıklık ve bezginlik sana göre değil, kendine güven. 24 Haziran tarihinde Recep Tayyip Erdoğan'a sahip çık ve küllerinden yeniden diril!