Batı insanlığı bu çağda da beceremedi

Suriye savaşından kaçan on binden fazla kimsesiz çocuğu sübyancı katil sapıkların eline veren Almanya, 55 bin kişinin yaşadığı Münih'in Neuperlach Süd ilçesinde bulunan sığınmacı yurdunun 25 metre uzağına 4 metre yüksekliğinde duvar ördü. Mahkeme de duvara onay verdi. Almanlar utanç duvarına “yerel halkın sığınmacıların gürültüsünden rahatsız olmasını” gerekçe gösterirken, sadece 160 kişilik kapasitesi bulunan kamptaki sığınmacılara bile tahammül edemeyen Nazi çocuklarının uygulaması Berlin Duvarı'nı hatırlattı. Münih'teki duvarın 1961 yılında örülen ve 1989 yılında yıkılan Berlin Duvarı'ndan 40 santim daha yüksek olduğu ifade edildi.

Suriye'de devam eden ve batılıların yol açtı iç savaştan kaçan sadece birkaç yüz sığınmacı 16 Eylül 2015'te Sırbistan-Macaristan sınırına ulaşmıştı. Her iki ülkede sınırlarına kapatarak girişleri engellemişti. Kapıların kapatılmasını protesto eden sığınmacılara Macar polisi biber gazıyla müdahale eder edince, sığınmacılardan Suriyeli Ahmed Hamed polise taş attığı gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Macaristan polisi Suriyeli Ahmed Hamed'i önceki gün elleri kelepçeli, ayakları da prangalı şekilde mahkemeye getirdi. Mahkemedeki fotoğraflar, batının Müslümanların medeniyet ve insanlığının zerresine bile sahip olmadığını bir kez daha gözler önüne sermekle kalmadı, aynı zamanda Avrupa'nın hâlâ karanlık çağda kalmış yamyamlardan müteşekkil olduğunu gösterdi.

Önceki gün ayağındaki prangalar, ellerindeki kelepçeler ve polise bağlanmış halde ‘hâkim' karşısına çıkan Ahmed Hamed, “sınırı yasa dışı olarak ihlal etmek ve devlet kurumunu zorlamak amacıyla kişiye şiddet uygulayarak terör eylemi gerçekleştirmek” gibi ahlaksız suçlamalara maruz kaldı. Hâkim görünümlü canavar tarafından 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Aileleriyle birlikte sığınacak yer arayan bir mültecinin 10 yıllık hapis cezası verilmesini olağan karşılayan, insan olmayı beceremeyen Avrupa, Türkiye'de FETÖ'cü ve PKK'lı katillere yönelik operasyonlar nedeniyle ortalığı ayağa kaldırmaya devam ediyor. 

Mazlum bir mülteci çocuğa 10 yıl hapis cezası veren Macaristan'da aşırı sağcı Başbakan faşist Viktor Orban, ülkesine gelecek göçmenleri kabul etmeyeceğini açıklamış, Macaristan-Sırbistan sınırına jiletli tel çekme kararı almıştı. Polis verilerine göre, Macar güvenlik birimleri 21-27 Mart tarihleri arasında 822, 28 Mart-2 Nisan tarihleri arasında ise 879 yasa dışı göçmen hakkında işlem yaparken, alınan karar üzerine sığınmacıların Batı Avrupa güzergâhındaki en önemli duraklarından olan Macaristan, Sırbistan-Hırvatistan sınırlarına jiletli tel örgü çekilmiş, sınır bölgelerinde OHAL ilan ederek geçişleri engelleme ve geçmeyi başaranları da cezalandırma kararı almıştı. Faşistler Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Slovakya'nın desteğiyle sınırlara asker ve polis gönderilmişti. Bütün bunlarla da yetinmeyen Macar hükümeti, sığınmacı krizi nedeniyle ülke genelinde “acil durum” kararı almıştı.

Sığınmacı dalgasını “istila” olarak niteleyen ve kabul edilmemelerini isteyen Bulgar Ortodoks Kilisesi, internet sitesinden yaptığı utanç verici açıklamada, “Bu sığınmacı dalgası istila belirtileri taşıyor. Ülkeye daha fazla sığınmacı gelmesine izin verilmemeli. Gelenlere sınırlı olanaklarımız çerçevesinde yardım ederiz ancak fazlasını hiçbir şekilde yapmayız. Sorunu çıkartanlar çözümüne katlansın” ifadeleri kullanıldı.

Harmanlı şehrindeki bir sığınmacı kampında çıkan ayaklanmada 300'ü aşkın yabancı gözaltına alınmış, 24 güvenlik personeli yaralanmıştı. Ayaklanma ve çıkan olaylar sonrası aşırı sol ve sağcı güçler protesto gösterileri düzenlerken, Harmanlı'daki kampın bulunduğu Yabol bölgesinde tüm sığınmacı barındırma tesislerinin tamamen kaldırılması talebiyle imza kampanyası da başlatılmıştı. Bulgaristan Ortodoks Kilisesi'nin ülkede sığınmacılara karşı milliyetçiliğin artmaya başladığı dönemde, ırkçılığı körükleyecek bir açıklama yapması dikkat çekmişti.

Öte yandan Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin ikiyüzlü politikalarına sert tepki göstermesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AB'ye rest çekerek mültecilere Avrupa'ya giden kapıların açılabileceği yönündeki açıklamalardan sonra Yunanistan ve Bulgaristan sınırda güvenlik tedbirlerini artırdı. Erdoğan'ın “Kapıkule'ye 50 bin mülteci dayanınca feryat ettiniz. Bana bak, eğer daha ileri giderseniz bu sınır kapıları da açılır bunu da bilesiniz” açıklamasından sonra, Yunanistan ve Bulgaristan harekete geçti. Olası mülteci akınına karşı önlem alan Yunanistan, sınır hattına 2 bin asker gönderdi. Yunanistan'ın ardından Bulgaristan da önlem almaya başladı. Türkiye sınırını gezen Bulgar Savunma Bakanı Nikolay Nençev, bölgenin kendileri için çok önemli olduğunu ve 2 bin Bulgar askerinin göreve başlayacağını açıkladı.

Müslüman düşmanlığı dünya genelinde artarken, ABD'de de Trump'ın seçilmesinin ardından Müslümanlara ve sığınmacılara karşı ırkçı eylemlerin arttığı kaydedildi. Perşembe günü bir metro istasyonunda 3 adam Müslüman bir genç kızın başörtüsünü zorla çıkarmak istedi. Yetkililer şahıslar hakkında nefret suçu işlediği iddiasıyla soruşturma başlatıldığını açıkladı. 18 yaşındaki genç kız yerel saatle 10:00'da Manhattan 6 numaralı tren istasyonunda tren beklerken gerçekleşti. Polisin yaptığı açıklamada genç kızın yanına yaklaşan üç erkeğin alkollü olduğu belirtildi. Genç kızın önce çantasını alan üç kişi ardından başındaki örtüyü asılmaya başladı. Basında çıkan haberlerde erkeklerin defalarca Donald Trump'ın ismini seslendikleri ve küfrettikleri yazıldı. Genç kız olayı bildirmek için görevli memurun yanına doğru gittiğinde şahıslar kaçarak bölgeden uzaklaştı. New York Valisi Andrew Cuomo, Trump'ın başkan seçilmesinden bu yana devlet genelinde de "nefret suçlarının sayısında patlama" meydana geldiğini söyledi.

Batının insanlık dışı uygulamaları yakın zamanda Danimarka'nın yasalaştırdığı ‘Mücevher Yasası' ile mültecilerin üzerindeki nakit para ve değerli mücevherlerin alınmasını hatırlattı. Geçtiğimiz yıl Şubat ayında uluslararası kamuoyunda çok tartışılan ‘mücevher yasası' Danimarka parlamentosunda onaylanmıştı. Üçü erkek ikisi kadın beş İran vatandaşı sığınmacı, sahte kimliklerle geldikleri Kastrup Havalimanı'na sığınma taleplerini iletmiş, sığınmacıların üzerlerinde bulunan yasa gereği 1.350 Euro üzerindeki paraya ise el konulmuştu. Yasa, ‘Sığınmacıların son umutlarını ellerinden alma' şeklindeki tepkiler sonrası çıkarılmıştı.

Avrupa ülkelerinin sığınmacılara yönelik tutumları nedeniyle Ege ve Akdeniz, mülteci mezarlığına dönmüş durumda. ABD ve AB Suriye ve diğer İslam ülkelerindeki savaşların baş sorumlusu olmasına karşın insanlık dramı karşısında ise en acımasız tutumu takınarak yardım etmeyen ülkelerin de başında geliyorlar. 

Kaynak: Yeni Söz