LEFKOŞA (İHA) – Kıbrıslı Türklerin, 1964’te Rum saldırılarına karşı Erenköy’de gösterdiği direniş ve direnişte şehit düşenler anıldı.

Erenköy’deki törene protokolün yanı sıra çok sayıda şehit yakını da katıldı. Törene katılan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Erenköy direnişinde hayatını kaybeden tüm şehitleri rahmetle ve saygıyla anarken direnişe katılan gazilere minnetlerini sunarak sözlerine başladı. Kıbrıs’ta bir çözüm olsa da olmasa da, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların barışçıl bir ilişki içinde olması gerektiğini belirten Akıncı, geçişlerde yaşanan sıkıntıya değinerek, “Bizim istediğimiz bu değil. Biz bunu arzu etmiyoruz, istemiyoruz. Bu topraklarda çözüm olur ya da olmaz, barış ve huzur içinde insani, medeni bir ilişkiyi sürdürebilmenin koşullarını yaratmamız lazım. Ama bu tür davranışlarla olmaz” diye konuştu.

“Özgür insanlar olarak yaşamak için”

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı verilen mücadelenin özünü anlatarak şunları kaydetti:

“Bu topraklarda özgür insanlar olarak yaşamak ve kimsenin tahakkümü altına girmeden ve bu güzel adanın her iki topluma da yeterli olduğunun bilinci içinde yaşamak ve bu adanın Yunanistan’a bağlanmasının önüne geçmek ve bu adayı her iki toplumun ve diğer toplulukların da özgürce yaşayabilecekleri bir coğrafya olarak varlığını korumaktı.”

Adayı Yunanistan’a bağlama hedefiyle ENOSİS mücadelesi uğruna acıların yaşandığını, şehitlerin ve gazilerin olduğunu belirten Akıncı, Rum Meclisi’nden bütün bu yaşananların ardından hala daha ENOSİS’in kutsanması kararı çıktığını ve bu kararı Rum liderin dolaylı da olsa bertarafını sağlayan bir yasayı Rum liderin imzalamak yerine Anayasa Mahkemesi’ne götürerek olayı taze ve sürüncemede bıraktığını kaydetti. “Bu topraklar her iki topluma da yeter. Bu adada barış ve huzur içinde yaşamak mümkün,” diyen Akıncı, toplumların birbirlerinin haklarına saygı göstermeleri takdirde bunun sağlanabileceğini dile getirdi.

“53 yıl önce ne ise bugün de o”

53 yıl önce Erenköy Direnişinde mücadele verenlerin istediklerinin bugün yine aynı olduğuna işaret eden Akıncı, bugün de özgürce ve güven içinde yaşamak ve bu adada iki eşit toplum olarak var olma hakkının tescil edilmesi istenildiğini kaydetti.

“KKTC bir gerçekliktir, görmezden gelinmemeli”

“KKTC bugün tanınmasa da bir varlık, bir vakadır, bir gerçekliktir” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, bu varlığın kimse tarafından görmezden gelinmemesi gerektiğini vurguladı. Rum tarafının aynı zihniyette olmadığını, olsalardı KKTC’nin iki kurucu devletten biri olacağı federal bir Kıbrıs’ın şimdiye kurulmuş olabileceğini belirten Akıncı, garantiler konusunda Kıbrıs Türkü’nün güvenliğini elbette tehlikeye düşürmeyecek şekilde gereken esnekliklerin gösterildiğini söyledi.

“Yapılan açılımlar karşılığını görmedi”

Yapılan açılımların karşılığının görülmediğini dile getiren Akıncı, Rum tarafının Crans Montana’daki görüşmelere “Sıfır asker, sıfır garanti” sloganıyla geldiğini ve aynı sloganla da oradan ayrıldığını ve Guterres çerçevesi denilen çerçevenin içine girmemek için de elinden geleni yaptıklarını anlattı. AB ve BM dahil, görüşmelerde bulunan diplomatların da aleni bir şekilde dile getirmeseler de Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu çabayı gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, Eylül ayında BM’nin Kıbrıs raporunda her iki tarafı da suçlayan dengeli bir yaklaşımın olma ihtimalinin yüksek olduğunu kaydetti.

“Çözüm olsa da olmasa da”

“Bunu istemediler. Bunu artık kendi liderleri de söylemeye başladı. Kendi muhalif liderleri de konuşmaya başladı. Hatta iktidar partisinin içinden bile sesler artık kendi yanlışlarını da bir şekilde söylemeye başladı” diyen Akıncı bunun giderek artacağını ve gerçeğin sonsuza kadar saklı kalamayacağını belirtti. Akıncı şöyle devam etti: “Bu sıcak havada, zaten Yeşilırmak barikatında da hak etmediğiniz şekilde bir muameleye maruz kaldınız. Bu vesileyle şu hususun altını çizmek istiyorum. Bu adada bir çözüme ulaştık ya da ulaşamadık. Bir gün ulaşırız, temenni ederiz tabii; ama ulaşamazsak bile bu ada topraklarında hep birlikte barışçı bir ilişki içinde olmamız lazım. Bu adada bir birimizin haklarına saygılı olacak bir biçimde davranmamız lazım. Senede bir defa olan bir etkinliktir bu. Fedakarlıklarını andığımız, özverilerini saygıyla andığımız insanlar var. Şehitlerimiz var, gazilerimiz var.

Kendilerinin de törenleri vardır. Onlar da bunu yapıyorlar; yapsınlar. Senede bir defa buraya geçerken, geçecek olan bin 60 kişi mi olacak, 900 kişi mi olacak, 30 otobüs mü geçecek yoksa 50 minibüs mü geçecek bunun tartışmasını bizimle yapmasınlar. Orada 2 saat insanımızı sıcağın içinde bekletmesinler. Çünkü bu yapılırsa ardından ne olacak? Ardından tabii ki bunun tepkisi gelecek. Bunun tepkisi geldiğinde ne olacak? Bu defa onların karşı tepkisi; böylece bu iş tırmanıp gidecek. Bizim istediğimiz bu değil. Biz bunu arzu etmiyoruz, istemiyoruz. Bu topraklarda çözüm olur ya da olmaz, barış ve huzur içinde insani, medeni bir ilişkiyi sürdürebilmenin koşullarını yaratmamız lazım. Ama bu tür davranışlarla olmaz. O nedenle, son dakika da olsa bu yanlıştan dönüldüğü için memnuniyetimi ifade etmek isterim. Temenni ederim ki, bir daha bu türden davranışlar olmaz, şehit ve gazi ailelerimiz bu durumlarla karşı karşıya kalmazlar.”

Bugün için iki kesimli, iki toplumlu federatif bir çözüme giden yolun son kilometresini yürüyemediklerini dikkat çeken Akıncı, “Biz hazırdık. Aslında yürümeyen başkalarıdır” dedi.

“Müesseseler korunmalı, kollanmalı ve çalıştırılmalı”

“Kim nasıl isterse düşünsün, söylesin” diyen Akıncı, çözüm olsun ya da olmasın birinci ödevin, iç müesseselerin en iyi şekilde korunması, kollanması ve çalıştırılması olduğunu belirtti. Akıncı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Her şarta ancak bu şekilde hazır olacağız. Çözüm olmadığı koşullarda da, bir çözüm olduğu taktirde, adı ne isterse olsun, orada sağlıklı şekilde var olabilmek için birinci şart budur arkadaşlar. Gösterilebilecek en büyük fedakarlığı yapıp genç yaşta kendi aileleri, sevdikleri ve en genel anlamda toplumları huzur içinde yaşayabilsin diye, özgür insanlar olarak yaşayabilsinler diye canlarını feda eden aziz şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Bütün gazilerimizi minnetle anıyorum.”