İktidar partisinin Meclis Adalet Komisyonu’na sunduğu 35 maddelik yeni yargı paketine dünyaca ünlü İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tepki gösterdi. HRW, yeni yargı paketinin 'polise, kötüye kullanılacağı güç vereceği' eleştirisini yaptı.

Meclise sunulan yargı paketinin rededdilmesini isteyen HRW, yeni düzenlemenin hükümeti eleştirenlerin özgürlükleri ile avukatların müvekkillerini savunma haklarının kısıtlayacağına dikkat çekildi.

HRW’ın Türkiye uzmanı Emma Sinclair-Webb, 35 maddelik yargı paketinin Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu özgürlükçü reformların aksine olduğuna işaret etti. Sinclair-Webb, ‘‘Hükümet, anlaşılan ihtiyaç duyulan reformların tersine aramaları ve kayıtları kontrolü altına almaya çalışıyor. Bu yeni yasa teklifi geçmişin kötü niyetli polislik uygulamalarına dönüş riskleri taşıyor." dedi.

HRW, açıklamasında AKP hükümetine sert eleştiriler getirdi. Açıklamada, ‘‘Geçtiğimiz yıl başlayan yaygın hükümet karşıtı protestolar ve ardından yaşanan yolsuzluk skandalından sonra Türk hükümeti, yargı bağımsızlığını frenlemek, hukukun üstünlüğünü zayıflatmak, internette sansürü artırmak ve güvenlik hizmetleri üzerinde hesap verilebilirliği kısıtlamak için bir dizi kanunu kabul etti." denildi.

Sinclair-Webb, yargı paketi ile aramaları genişletme, muhalifleri susturmanın hedeflendiğini öne sürerek eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Mal varlıklarına el konulması, telefon dinleme, kayıt ile arama kapsamının genişletilmesi ve kolaylaştırılması; hükümetin muhalifleri yeni bir engelleme hazırlığının alarmını vermekte."

PAKETTE, HRW 5 MADDEYE İTİRAZ EDİYOR

Yeni yargı paketinin 40 kişinin hayatını kaybettiği Kobani gösterilerinden sonra geldiğini hatırlatılan HRW, pakette 5 maddenin sorunlu olduğuna dikkat çekti.

Tasarıda, polise verilen yetkilerin genişletilmek istendiği belirtilerek, artık ‘‘somut delil’’ yerine ‘‘makul şüphe’’ şartıyla mahkeme kararı olmaksızın arama koşullarının eşik şartının düşürülmek istendiği vurgulandı. Geçtiğimiz Şubat ayında çıkarılan yasada ‘‘somut delillere dayalı, kuvvetli şüphe’’ şartının olduğu hatırlatılarak, yeni tasarının polise keyfi ve ayrımcı uygulamalara yol açabilecek yetki tanıdığın altı çizildi.

Yeni yargı paketinde ikinci sıkıntılı husus olarak HRW, anayasal suçlarda şüpheli veya sanığın mallarına el konulması hükmünü değerlendirdi. HRW, ‘‘Haklarında yeterli kanıt ve delil olmayan bireylere ve gruplara karşı dahi darbe girişimi suçlamasıyla yargılanıp hüküm verilebilecek.’’ denildi. HRW buna örnek olarak Beşiktaş kulübünün taraftar grubu olan Çarşı’ya karşı açılan davayı gösterdi.

New York merkezli insan hakları derneği paketteki sanık veya şüphelinin mal varlığına mahkeme tarafından el konulabileceği hükmünün Fethullah Gülen hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilen şirket veya bireylere karşı uygulanmak istenilebileceği hususunda da uyarıda bulundu. HRW, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önce birlikte hareket ettiği Gülen hareketini hükümetine karşı darbe girişimi ile suçladığını hatırlattı.

Paketteki üçüncü sıkıntılı madde olarak HRW, ‘anayasal düzene ve devletin güvenliğine’ ilişkin suç kapsamının genişletildiği ve buna karşı da telefon dinleme, soruşturma açmanın da kolaylaştırıldığını savundu. Ayrıca açıklamada geçtiğimiz Temmuz ayında yapılan düzenleme ile Sulh Ceza Hakimlikleri’nin yetkilerinin artırıldığı ve soruşturma sırasında iletişimin tespiti kararı alınmasına dahi yetki verildiğine vurguda bulunuldu.

Paketteki dördüncü anti demokratik madde olarak da HRW, savunma avukatlarının haklarının kısıtlanmasını gösterdi. Açıklamada, ‘‘Tasarı ile soruşturma aşamasında dava dosyasında müvekkillerine karşı delillere avukatların erişimi kısıtlamakta.’’ denildi.

2012 yılında Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği'nin buna benzer bir yasaya tepkisini hatırlatan HRW, o dönemde de gözaltına alınan şüphelilerin, haklarında yürütülen soruşturma ve hangi delile istinaden hakkında işlem yapıldığından haberdar edilmemesinin AB tarafından tepki ile karşılandığını dile getirdi.

HRW'nin pakette itiraz ettiği beşinci unsur, hükümeti eleştirmek isteyen insanların 'kamu görevlisini tehdit etme' suçlaması ile yargılanacak olması. Bu tür davalardan mahkum olacak kişilere iki yılda beş yıla kadar ağır hapis cezası öngörüldüğüne işaret eden HRW, bunun muhalif sesleri kısmak için kullanılabilecek başka bir yöntem olarak görülebileceğini savundu.