Trump yönetimi göreve gelmeden savaş çığlıkları yükselmeye başladı. Trump, önceki günkü basın toplantısında “Putin’le iyi geçinmek isterim. Ancak Putin’le anlaşabileceğimi sanmıyorum” demişti. Dün de Trump’ın Savunma Bakanı James Mattis senatoda senatörlerinin sorularını cevapladı.
Mattis, Rusya vizyonunu şu cümlelerle anlattı: “İkinci Dünya Savaşı'ndan beri en büyük saldırı Rusya'dan, terör gruplarından ve Çin'in Güney Çin Denizi'nde yaptıklarından geldi.” Trump'ın CIA'in başına getirdiği Mike Pompeo ise Rusya'nın seçimlere siber saldırı yoluyla müdahale ettiğini ileri sürdü ve "Rusya'nın demokrasimize zarar vermek istediğinden şüphem yok" dedi. Çin açıklamalara “savaşırız” diye cevap verirken Putin daha uzlaşmacı bir tavır gösterdi.

‘ABD İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT RUSYA'

Rusya'nın ABD için öncelikli tehditlerin başında geldiğini iddia eden ABD'nin yeni Savunma Bakanı General James Mattis, Rusya'nın birçok bölgede büyük kaygılara yol açtığını, Moskova'nın angajmanların korunmasına taraftar olduğunu fakat Vladimir Putin yönetiminin niyetinin de farkında olunması gerektiğini söyledi. Rus tehdidine karşı ABD'nin NATO müttefiklerini güçlendirmesi ve gücünü göstermesi gerektiğini savunan emekli asker Mattis, “NATO'ya olan desteğini keseceği” tehdidinde bulunan Trump ile ters düşmüş göründü.

MATTIS'TEN SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI

Çin ile ABD arasındaki yarışın yönetilmesi gerektiğini ileri süren Savunma Bakanı Mattis, “Korku, izzet ve menfaat her zaman ulusların savaşa girmelerinin nedenlerinden biri olmuştur. Çin gibi yükselen güçlerle ilişkilerde ekonomik, diplomatik ve askeri angajmanların güçlü olması gerek” vurgusu yaptı. Mattis'in açıklamaları Çin'i kızdırdı.

ÇİN: ABD'YE PABUÇ BIRAKACAK DEĞİLİZ

Trump ekibinden Çin'e yönelik ardı ardına gelen açıklamalar Çin yönetimini kızdırdı. Çin yönetimi, resmi yayın organı "Global Times" gazetesinden ABD'ye cevap verdi. Gazetenin dünkü nüshasındaki başyazıda, “Trump'ın kabinesinde Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, ‘Çin'in Güney  Çin Denizi'ndeki adalara erişimini engellemeliyiz' diyor. Göreve gelecek yeni ABD yönetiminin Çin'i Güney Çin Denizi'ne erişmekten alıkoymayı denemesi durumunda askeri çatışmaya hazırlıklı olması gerekir. Çin'in mevcut ordu gücü ve  bu konudaki hazırlığı göz önünde bulundurulduğunda, gelecek Washington yönetimi,  büyük ölçekli bir savaşı göze almadığı sürece Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki adalara erişimini engelleme konusunda başarıya ulaşamayacaktır" denildi.

TRUMP'IN CIA BAŞKANI DA RUSYA'YI HEDEF ALDI

İslam düşmanlığında zirve yapmış isimlerden biri olan ve Trump'ın CIA Başkanı olarak seçtiği Mike R. Pompeo, Clinton'cılar gibi konuştu ve Rusya'nın başkanlık seçimlerine siber saldırı yoluyla müdahale ettiğini ileri sürdü. "Rusya'nın demokrasimize zarar vermek istediğinden şüphem yok" dedi. Trump'ın Savunma Bakanı emekli general James Mattis de Senato'da adaylığıyla ilgili oturumda Rusya'yı suçladı ve Amerikan istihbarat birimlerinin Rusya ile ilgili siber saldırı raporlarını "güvenilir" bulduğunu söyledi.

İRAN'I İSTEMEM YAN CEBİME KOY

Trump'ın “İran ile nükleer anlaşmayı geri alacağıZ” sözüne rağmen Savunma Bakanı Mattis, ABD'nin bu konuda sözünde durması gerektiğini söyledi. Tahran'ın nükleer silah programını durdurmak ve buna karşılık ambargoları kaldırmak amacıyla İran ve P5+1 ülkeleri arasında 2015'te imzalanan anlaşma ile ilgili, “Bunun hatalı bir silahlanma denetim anlaşması olduğunu düşünüyorum. Bu bir dostluk antlaşması değil ancak Amerika söz verdiğinde sözünü yerine getirmeli ve müttefikleri ile birlikte çalışmalıdır” demesi, ABD ile iran arasındaki dostluğun hayli derin hesaplar üzerine kurgulandığı ve Trump yönetiminin de Obama yönetimi gibi İsrail'in dostu olup, İran'a koltuk çıkmaya devam edeceği yorumlarına yol açtı.

TASMALARIMIZ İSRAİL'İN ELİNDE

İsrail'e hizmette kusur etmeyeceğini gösteren Savunma Bakanı General Mattis, Ortadoğu'da İsrail'in güvenliğinin öncelikleri arasında olduğunu söyleyerek, Tel Aviv ile işbirliğinin önemine dikkati çekti. İsrail'in bir “demokrasi ülkesi” olduğu yalanını savunan Mattis, “Bölgede İsrail'den başka demokrasi yok” dedi. Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham'ın Trump'ın, “İsrail'in başkentinin Kudüs olması ve ABD'nin Tel Aviv'deki misyonlarının Kudüs'e taşınması” yönündeki sözlerini hatırlatmasına, “ABD'nin mevcut politikasına bağlı olduğunu” cevabını verdi.

DERİN ABD'NİN KULU OLDUĞUNU GÖSTERDİLER

Trump'un Savunma Bakanlığı'na aday gösterdiği Orgeneral Mattis'in adaylığı kanunlara aykırı olduğu tespit edildi. Serin ABD'nin kulu olan Avanjelist Mattis'in bakan olabilmesi için kanun değiştirildi. ABD kanunlarına göre emekli veya ordudan ayrılmış bir askerin Savunma Bakanı olabilmesi için askerlik mesleğinden ayrılmasının üzerinden 7 yıl geçmiş olması gerektiği halde Mattis, ordudan 2013 yılında emekli olmuştu. ABD Senatosu şahin bakanı göreve getirebilmek için siparişle şahsa özel kanun çıkardı ve Mattis'in bakanlığının önündeki hukuki engeli kaldırdı ve bakanlığını da onayladı.

ÇİN'DEN TRUMP'A "SAVAŞ" TEHDİDİ

Çin, göreve gelecek yeni ABD yönetiminin kendilerini Güney Çin Denizi'ne erişmekten alıkoymayı denemesi durumunda "askeri çatışmaya hazırlıklı olması gerektiği" uyarısında bulundu. Ülkedeki resmi yayın organlarından "Global Times" gazetesinin bugünkü  başyazısında, ABD'de 20 Ocak'ta görevi Barack Obama'dan devralacak Donald  Trump'ın kabinesinde Dışişleri Bakanı adayı olan Rex Tillerson'ın "Çin'in, Güney  Çin Denizi'ndeki adalara erişimini engellemeliyiz." sözlerine sert tepki  gösterildi. Tillerson'un "Senatörlerin desteğini kazanmak için Çin'e karşı sert  bir tutum takınıyor gözüktüğü" savunulan başyazıda, "Çin'in mevcut ordu gücü ve  bu konudaki hazırlığı göz önünde bulundurulduğunda, gelecek Washington yönetimi,  büyük ölçekli bir savaşı göze almadığı sürece Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki  adalara erişimini engelleme konusunda başarıya ulaşamayacaktır." ifadesine yer  verildi.

"SAVAŞ HAZIRLIĞI YOKSA BU KALKIŞMA APTALLIK OLUR"

Başyazıda, "Trump ve ekibi, göreve geldikten sonra böyle bir planları  varsa askeri çatışmaya hazırlıklı olmalı. Aksi durumda böyle bir kalkışma  aptallık olur." yorumu da yer aldı. Çinli yetkililer, ABD başkanlığına seçilen Donald Trump'ın geçen ay  diplomatik teamüllere aykırı olarak Tayvan lideriyle doğrudan telefon görüşmesi  yapmasına da tepki göstermişti. Çin, Trump'ın, ABD'nin 1979 yılından bu yana Pekin yönetimini Çin  halkının tek meşru temsilcisi olarak tanıma yönünde izlediği politikayı  eleştirmesinden kaygı duyulduğunun altını çizmişti.

PUTİN'LE ANLAŞABİLECEĞİMİ SANMIYORUM

Başkan seçildikten sonra canlı yayında basın mensuplarının karşısına ilk kez çıkan Trump, Rusya'nın kendisini gizliden desteklediği ve ellerindeki bilgilerle şantaj yaptığını öne süren raporların kamuoyuna sızdırılmasını ‘Bu ancak Nazi Almanyası'nda olur' diye yorumladı. “Bu raporlar hasta insanların ürünü ve istihbarat kurumlarının bu gerçek dışı iddiaları yayması da utanç verici” diyen Trump, Moskova ile eleştirilen ‘yakın ilişkileri' hakkında da, “Eğer Putin Donald Trump'ı seviyorsa bunu bir değer olarak görürüm, yükümlülük olarak değil” şeklinde konuştu. Putin ile iyi geçinmek istediğini belirten Trump, “Ancak Putin'le anlaşabileceğimi sanmıyorum” diye de ekledi.

TRUMP'IN CIA DİREKTÖRÜ RUSYA'YI SUÇLADI

ABD'de başkan seçilen ve 20 Ocak'ta görevi devralacak olan Donald Trump'ın Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü adayı Cumhuriyetçi Mike Pompeo, "başkanlık seçimlerine siber saldırı yoluyla müdahale ettiği" gerekçesiyle Moskova'yı suçlayarak, "Rusya'nın demokrasimize zarar vermek istediğinden şüphem yok" dedi. Üç dönemdir Senatoda Kansas'ı temsil eden Pompeo, ABD Senatosu İstihbarat Komitesinde adaylığıyla ilgili gerçekleştirilen oturumda sorularını senatörlerin yanıtladı. Amerikan istihbarat birimlerinin Rusya ile ilgili siber saldırı raporlarını "güvenilir" bulduğunu dile getiren Pompeo, ABD'nin bu tür siber saldırılara karşı ne gibi tedbirler alması gerektiği konusunda ise tatmin edici açıklamalar yapmadı. Trump'ın Savunma Bakanı adayı emekli general James Mattis de Senato'da adaylığıyla ilgili oturumda Rusya'yı suçlamış ve Moskova üzerinde daha fazla baskı kurmaları gerektiği yorumunu yapmıştı.

Kaynak: Yeni Söz