Edirne’nin Keşan ilçesinde Keşan Doğal Afet Arama Kurtarma Derneği (KEDAK) Yönetim Kurulu Başkanı Cengizhan Aktan, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin yıldönümü sebebiyle yaptığı açıklamada, Keşan ve yakın çevresi de dahil olmak üzere Türkiye’nin yüzde 92’sinin deprem bölgesinde yer aldığını belirterek, “Yaşamımızı, bu gerçeğin bilinciyle sürdürmeliyiz” dedi.

Deprem gerçeğini, yalnızca depremler meydana geldiği zaman hatırlamak yerine, yaşamın tüm zamanlarını ve alanlarını bu olguya göre düzenlediğimiz takdirde deprem felaketlerinden en az dereceyle etkileneceğimizi dile getiren Aktan, sağlam ve güvenilir binalar inşa edildiği ve deprem öncesinde, deprem sırasında, deprem sonrasında yapılması gerekenler öğrenildiği ve uygulandığında korkmaya gerek kalmayacağını vurguladı. Aktan, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yüzde 92’si deprem bölgesi olan ülkemizde, nüfusumuzun yüzde 95’i deprem bölgelerinde yaşamaktadır. Biz de yöre olarak, Saros Körfezindeki sahillerimiz açısından 1. derecede, Keşan merkezi açısından 2. derecede deprem kuşağında yer almaktadır. Bölgemizde 1912 yılında Şarköy ve Gelibolu başta olmak üzere önemli yıkımlar yaşanmıştır. 100 yılı aşkın bir süre bu boyutta bir deprem olmaması, hiç olmayacağı anlamına gelmiyor. Tersine, fay hatlarındaki birikimin artmış olması ihtimali yüksek. Bilindiği gibi, Marmara Bölgesi açısından da İstanbul merkezli büyük bir deprem olasılığı ülkemizin gündeminde. Son olarak Prof. Celal Şengör, yaptığı açıklamada, bu depremin 7.6 büyüklüğünde beklendiğini de ifade etti. Ancak ne yazık ki sadece büyük yıkımlar olduğu, yüksek sayıda can kaybı yaşandığı zaman dikkatimizi bu gerçeğe yöneltiyoruz, üzerinden bir süre geçtikten sonra her şeyi unutuyoruz. Dolayısıyla önlem de almıyoruz. Deprem kuşağında yaşayan insanlar olarak, 365 günümüzü, bu gerçeği aklımızdan çıkarmadan yaşamak zorundayız. Sağlam ve güvenilir binalar inşa etmeli, Deprem Yönetmeliğine uygun yapılar satın almalıyız. Deprem öncesi, deprem anı ve depremin hemen ardından yapmamız gerekenleri öğrenmeli ve çevremizdekilere de öğretmeliyiz.”