Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan cari açık uyarısı geldi. Babacan, Türkiye’nin tasarrufları artırması; enerjide dışa bağımlılığı azaltacak adımlar atması; daha yüksek teknolojili ve katma değerli bir sanayi yapısına kavuşması gerektiğini vurguladı.

Ali Babacan, Hilton Bomonti İstanbul Hotel’de devam eden Dünya Ekonomik Forum (World Economic Forum-WEF) 2014’e konuk oldu. Toplantıda 2002-2014 döneminde ekonomide önemli adımlar atıldığına işaret eden Babacan, bu sayede bütçe açığı ve borç stoğunun düştüğünü belirtti. Türkiye’nin 2008-2009 krizinden en az etkilenen, en hızlı çıkan ülkelerinden biri olduğunu anlatan Babacan, “Krizden sonraki yüksek büyüme oranlarımız gelişmiş ülkelerle aramızı kapattı, farkımızı azalttı. Şu an Türkiye’nin kişi başına milli geliri Avrupa ortalamalarının yüzde 56’sına ulaştı. Şu an birkaç Avrupa Birliği (AB) üyesinden daha yüksek kişi başına milli gelir var Türkiye’de. Bu gelir dağılımında da düzelme getirdi. Gelir dağılımı giderek düzeliyor, Gini katsayısı düşüyor. Gini katsayısını OECD ülkeleri arasında en hızlı düşüren ülke Türkiye oldu.” dedi.

Babacan, Türkiye’de demokrasiyi ilerlemesi, hak ve özgürlüklerin daha iyi uygulama çerçevesine kavuşması gerektiğini de dile getirdi ve “Gerçek anlamda hukuk devleti olmak için mücadeleye devam etmeliyiz. Ekonomik alanda da tasarrufları yükseltmemiz, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak adımlar atmamız, daha yüksek teknolojili ve katma değerli sanayi yapısını görmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

“KOBİ’LERİ G20 ÜLKELERİNİN GÜNDEMİNE GETİRECEĞİZ”


Türkiye’nin 1 Aralık itibari ile G20 başkanlığını devralacağını aktaran Başbakan Yardımcısı, şunları kaydetti:

“Biz, bu anlamda daha evvel başlatılan sektör regülâsyonu, yatırım finansmanı, iklim değişikliği gibi pek çok konuyu uygulama bakımından devam ettireceğiz. Çerçeve dizildi, sözler verildi; biz uygulamanın takipçisi olacağız. Yine KOBİ’ler ile ilgili özel çalışmamız olacak. Gelişen ve gelişmekte olan ülkelerde KOBİ’lerin istihdam ve ekonomik kalkınma adına önemli rolü var. Bu potansiyeli yeterince değerlendirilemiyor. Bunu G 20 ülkelerinin gündemine getirecek çalışmamız olacak. Yine en az gelişmiş ülkeler ile G20 arasında köprü olacak çalışmalar yapacağız. En az gelişmiş ülke grubunun büyüme potansiyeli güçlü. Kalkınma başlığı altında en az gelişmiş ülkelere özel ilgimiz ve desteğimiz olacak. G 20 dönem başkanlığında Dünya Ekonomik Forum ile yakın bağlantı içinde olmak istediğimizi ifade etmeliyim.”


“ÜLKELERİN SINIRLARI İLE UĞRAŞMAK ANLAMSIZ”


WEF’te ayrıca Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın durumuna değinen Ali Babacan, şöyle devam etti:

“Bu bölge zor bir bölge. İstikrarı elde etmenin güç olduğu, geçici istikrarın kolay kaybedilebildiği bir bölge. Bu coğrafya ile alakalı Türkiye olarak ilkesel yaklaşımlarımız oldu. Bu ilkelere sadık kalmaya devam ediyoruz. Öncelikle sorunların barışçıl yollardan çözülmesi temel ilkelerden bir tanesi. Yine bu coğrafyanın en temel özelliği olan çok kültürlülüğün muhafazası, farklılıklara saygı ve farklılıkları bir zenginlik olarak ele alabilme önemli. Bu coğrafya yüzlerce yıl bunu başarabildi. Doğru ilkeler, doğru prensipler, doğru yönetimler iş başında olduğunda bu sağlandı. Bundan sonrası için bizim kuvvetli bir ümit ve vizyonumuz var. Biz, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da ülkeler arası işbirliğinin gelişebileceği ve ortak çıkarlar etrafında daha güçlü birliklerin oluşabileceğ kanısındayız. Bunun için Türkiye olarak pek çok ülke ile vize muafiyeti ve serbest ticaret anlaşması yaptık. İnsanların, ürünlerin, sermayenin rahat hareket edebileceği bir coğrafya vizyonu ile çalıştık. Bu coğrafyada ülkeler arası sınırların anlamsızlaşacağını ifade ettik. Etnik olarak, din ve mezhep yapısı olarak 1. Dünya Savaşı sırasında çizilen sınırların çok anlamlı olmadığını gördük. Bugünün dünyasında ülkelerin sınırları ile uğraşmanın anlamsız olduğunu görerek, ‘bu sınırları nasıl anlamsız hale getiririz’e baktık. Bu sınırların ülkeler arasında büyük duvarlar teşkil etmesi için değil. siyasi ve idari sınırlar haline gelmesi için çalıştık. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da demokratik dönüşüm hareketlerine destek verdik.”

Babacan, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine kurumsal yapıyı yenileme, hem siyasi hem ekonomik reformlara gitmeyi tavsiye etti.