Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Trump’ın seçilmesi finansal piyasalarda dalgalanmalara yol açmış, dolar tüm paralar karşısında değer kazanmıştır” dedi.
Ankara Sanayi Odası Kasım Ayı Meclis Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, iş yapmayı zorlaştıran en sorunlu alanlar arasında vergi oranları, işgücünün yeterli niteliklere sahip olmaması, finansmana erişim, etkin çalışmayan bürokrasinin yer aldığını kaydederek, “İşgücünün niteliğini yükseltmek için Milli Eğitim Bakanlığı yoğun çaba gösteriyor. Bu konuda mesafe de alınıyor. Biz de ASO olarak işgücünün niteliğini yükseltmek için Erkunt Eğitim Merkezi’nde SİMEP projesini uyguluyor, Hacettepe Meslek Yüksek Okulu ile işbirliği yapıyor, ASO Teknik Koleji’nde eğitim faaliyetlerinde bulunuyoruz. Bir de anaokulumuz var. Ancak, mesleki eğitimi özendirecek tedbirlerin alınması gerekiyor. Örneğin meslek lisesi ya da meslek yüksek okullarından mezun olup imalat sanayinde üç yıl çalışmış olanlara askerlikte, kısa dönem gibi bazı ayrıcalıklar tanınabilir. Şirketlerimiz finansmana erişemiyorlar, çünkü çoğu borca batık. Bankaların istedikleri teminatları gösteremiyor” dedi.
“Dünya Bankası grubunun ülkeleri iş yapma kolaylığı açısından sıralayan Doing Business Raporu’nda Türkiye, 2016 raporunda 189 ülke arasında 55’inci sırada yer alırken, 2017 raporunda 14 sıra gerileyerek 190 ülke arasında 69’uncu sırada yer aldı” diyen Özdebir, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Türkiye’de iş yapmayı zorlaştıran en sorunlu alanlar arasında inşaat izinleri, finansmana erişim, vergilerin ödenmesinde harcanan süre ve vergi oranları, iflas eden şirketlerin tasfiyesi ön sıralarda yer alıyor. Her iki kuruluşun raporlarında Türkiye’nin sıralamalardaki yerinin kötüleşmesinin temel nedeni, sorunlu alanlardaki kötüleşme değil, diğer ülkelerin reformlarını bizden daha hızlı gerçekleştirmeleri. Bunun anlamı, Türkiye’nin reformları yeterli hızda ve etkinlikte gerçekleştiremediğidir. Bu durumun değişmesi ve reform sürecinin yeniden hızlandırılması gerekmektedir. Yapısal reformların devam edeceği beklentisi, yabancı sermayeyi ülkemize çeken en önemli faktörler arasındadır. Örneğin, Kasım ayı başlarında Standard and Poor’s Türkiye’nin kredi notunu BB olarak teyit ederken not görünümünü ’negatif’ten ’durağan’a yükseltti. Not görünümündeki iyileşmeye gerekçe olarak politika yapıcıların reformları uygulamaya devam edeceği beklentisi gösterildi. Bu örnekten de görüleceği gibi reform beklentilerinin boşa çıkarılmaması gerekmektedir.”

“Trump’ın seçilmesi finansal piyasalarda dalgalanmalara yol açmış, dolar tüm paralar karşısında değer kazanmıştır”
Özdebir, ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesinin küresel düzeyde önemli siyasi ve ekonomik sonuçları beraberinde getireceğine vurgu yaparak, “Trump’ın seçilmesi finansal piyasalarda dalgalanmalara yol açmış, dolar tüm paralar karşısında değer kazanmıştır. Trump’ın başkan seçilmesi, Avrupa’da zaten yükselmekte olan aşırı sağcı partilerin iştahını kabartmıştır. Önümüzdeki dönemde yapılacak seçimlerden bu partilerin başarılı çıkma, hatta bazılarının iktidara gelme ihtimali çok güçlenmiştir. Trump, sisteme olan güvenini kaybetmiş, ekonomiden aldıkları pay sürekli düşen kitlelerin oylarıyla başkan seçilmiştir. Trump’ın açıkladığı ekonomik plan, bu kitlelerin taleplerine cevap vermeyi amaçlamaktadır. Trump, zenginlerden alınan vergilerin oranlarını düşürerek yatırımların önünü açacağını, altyapı yatırımlarını arttıracağını söylemektedir. Trump, uluslararası ticarette korumacı tedbirler alacağını, Kanada, Meksika ve ABD arasındaki serbest ticaret anlaşması NAFTA’yı gözden geçirmeyi vaad etmektedir. Trump’ın görüşmeleri devam etmekte olan TTIP, TPP ticaret anlaşmalarını rafa kaldıracağı da neredeyse kesindir. Dünyada küreselleşme süreci yeni bir döneme girmekte, sadece ABD’de değil her ülkede korumacı eğilimler güç kazanmaktadır” şeklinde konuştu.

“Ülkemiz açısından bakıldığında önümüzdeki yıllarda ihracat yapmak zorlaşacak, iç pazarda da ithal ürünlerle rekabet yoğunlaşacaktır”
2010 yılından bu yana dünya ekonomisinin yılda ortalama yüzde 3 büyürken dünya ticaretinin ise yüzde 2 büyüdüğünü kaydeden Özdebir, “Korumacı eğilimler nedeniyle bu tablonun önümüzdeki yıllarda daha da bozulması mümkündür. Bu durum, ülkeler arasındaki rekabeti daha da şiddetlendirecektir. Ülkemiz açısından bakıldığında, önümüzdeki yıllarda ihracat yapmak zorlaşacak, iç pazarda da ithal ürünlerle rekabet yoğunlaşacaktır. Burada Piyasa Gözetim ve Denetimine büyük görev düşmektedir. Kalitesiz ve teknik mevzuatına uygun olmayan merdiven altı ve uzak doğu menşeli ucuz ürünler etkili bir piyasa gözetim ve denetim sistemini gerektirmektedir. Piyasa gözetim ve denetimlerinin etkinliği bir taraftan tüketicilerin sağlık ve güvenliğini korurken diğer taraftan da kayıt dışı ekonomi ile mücadelede destek aracı olabilecektir.Ayrıca muhtemel vergi geliri kayıplarının önlenmesine yardımcı olacaktır.Piyasa gözetim ve denetiminden sorumlu kamu kurumlarının daha da güçlendirilmesi gerekmektedir.Denetim kapasitemizi arttırmak için sanayi odaları gibi meslek örgütlerine piyasadan numune alıp test ettirme ve kamu otoritesinin test sonuçlarına göre işlem yapmasını sağlayacak yeni bir yöntem geliştirilmelidir.Hükümet, iş dünyasının koruma taleplerine olumlu yaklaşmakta ve gerekli tedbirleri almaktadır.Ancak burada dikkatli olmak ve toptancı bir yaklaşımdan kaçınarak ülkemizde yeterli kapasitede üretilmeyen ve korumaya alındığında rekabet gücünü bozabilecek ürünler bu tedbirlerin dışında tutulmalıdır. Küresel ekonomide değişmekte olan paradigma, rekabet gücümüzü arttıracak reformların önemini daha da arttırmaktadır. Yapısal reformlar konusunda yoğun çaba gösteren ekonomi yönetiminin performansını daha da yükseltmesi gerekmektedir” diye konuştu.

“KOBİ dışında kalan yatırımcılara 50 milyon dolara kadar kefalet sağlanacaktır”
Özdebir, Bakanlar Kurulu kararı ile KOBİ’lerin ve KOBİ tanımı dışında kalan diğer yatırımcıların finansmana erişimlerinin kolaylaştırılması için kredi garanti kurumlarına hazine desteği verilecek olmasının ekonominin canlanmasına katkı sağlayacağına değinerek, “Bu karara göre KOBİ’lere 3 milyon dolar, KOBİ dışında kalan yatırımcılara 50 milyon dolara kadar kefalet sağlanacaktır. Sağlanan kefalet oranı KOBİ’ler için yüzde 85, KOBİ tanımı dışındakiler için ise yüzde 75’e ulaşabilecektir. Kefalet talebi, Eximbank kanalı ile geliyorsa bu oran yüzde 100’e çıkabilecektir. Kefalet tutarı ve oranları küçümsenecek miktarlar değildir ve şirketlerimiz bu imkanlardan yararlanacaktır” değerlendirmesinde bulundu.