Sömürü ve algı operasyonlarında altın bir çağ yaşıyoruz.

Erbakan'a yapılacak en büyük hakaretlerden ve aşağılamalardan birinin adıdır, Uğur Dündar.

Yine kendimden yola çıkacağım.

1995 yılıydı. Akmerkez'de bir kafede, bir akşam... İş çıkışı bir kaç arkadaş ve bir kaç müşteri adayı konuşuyoruz.

İçlerinden biri Alaattin Çakıcı'nın İzmir Hal Sorumlusu... Anlatıyor:

"Uğur bize geldi.

Önce reklam istedi. Bizim reklamla meklamla işimiz olmaz tabii. Bir kaç defa geldi, kovduk.

Sonra, bir sabah kameraları çekim yaparken gördük.

Sonra, televizyonda bizi anlatırken görmüşler.

Ağa dedi, tutun getirin şunu...

Elini ayağını bağlayıp, tutup getirdik.

Ağa gitti.

Biz de ona istediğimizi yapıp kameraya aldık. Ondan sonra bizim için çalıştı... "

...

Yorumsuz. Duyduğum bu...

Sonra medyada, her yaptığı habere bu gözle baktım. Birileri için tetikçilik yaptığı gözüyle...

Her şey bir yana Akit Gazetesi ile bir kavgası vardı ki... Hiç unutmam.

Zaten Akit, bu cesareti nedeniyle, Danıştay Saldırısı da dahil, hep hedefe oturtulmuştur. Sahipleri ile en son 2015 Aralık'ta Necip Fazıl Ödül Gecesinde, Reis'i beklerken görüşmüş ve konuşmuştum. İdari yapı şimdi nasıldır, bilemem.

Neyse...

Akit, Uğur Dündar'ın eşi eski güzellerden Yasemin Buradan'ın Brezilya Rio Festivaline gittiğini, burada tanıştığı bazı ünlülere ilginç partiler verdiğini yazmıştı.

Uğur o sıralar, Kanal D ana haber bülteni sunuyordu.

Akşam haberlerde köpürdü. "İftira, dava" filan haber sadece bu konu ile bitti.

Akit ertesi gün uçak biletlerini yayınladı. Yanlış hatırlamyorsam, 6 yılda 21 uçuş...

Bu defa Kanal D ana haber, "özel bilgilere nasıl ulaşılır? Dava..." konusuyla uzayıp bitti.

Konuyu kendi çapımda araştırdım. Daha önce hiç duymadığım bir sektör ve o sektörün terimleri ile karşılaştım. "Her şeyi bilen sen, ciddi, ilk mi duyuyorsun... Ha ha ha... Neler oluyor bu dünyada... " diyenler oldukça fazla idi. Öğrendim.

Rio Festivaline gidip gelen biri de vardı. Borsacı biri... Onu buldum sordum.

Zengin ve farklı imkan sahiplerinin neler yaptıklarını anlattı. Uğur Dündar konuştuk. Alaattin Çakıcı'nın adamının anlattıkları meselesini, biliyordu...

"Onlar için her yol öyle... Bilmiyor musun?

Senin en büyük hatan, herkesi kendin gibi bilmen... "

Nedense şimdi aklıma geldi bunlar.

Bu arada ben herkesi kendim gibi bilmiyorum. Bunu biliyorsunuz.

Ama kul hakkına girmeyeyim, ben suçlu olayım, ne farkeder...

Müfteri bir şerefsiz olmaktansa, bana iftira atsınlar. Bu da inanan insan için bir kazanç değil midir?

Oğlum, en yakınımdaki arkadaşım der sık sık...

"Baba... Çok lüzumsuz uğraşıyorsun bazen. Onlar senin bildiklerini bilmiyorlar.

Senin gibi yaşamadılar ki senin gibi düşünsünler."

Bilmiyorum. Belki de haklı. Belki de doğru bildiğimi yapmamalıyım. Belki de ortalık sadece sürü psikolojisi ile hareket eden güruhlara kalmalı.

Belki de...

Selam ve dua ile.