İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi’ndeki köşesinde "Ortadoğu’da Rusya-İngiltere savaşları mı başladı?", "ABD’nin o 4 ülke ile ilgili planı ne?", "Türkiye niye üzerine basarak mezhep savaşları diyor?", "Yeni Ortadoğu planındaki dikkat çeken Sünni planı ne?", "DEAŞ sopası ise yapılmak istenenler neler?", "Türkiye neden bütün riskleri aldı?", "Türkiye Musul’da hangi yolu izleyecek?" sorularına cevap aradı.
Batuhan Yaşar’ın "Türkiye, oyunun tam da ortasında" başlıklı yazısının tamamı şöyle:
"Gündemimiz Musul.. Türkiye oyunun içinde mi değil mi, tartışmaları büyüdü büyüdü kocaman oldu! “Türkiye, Musul oyununda dışarıda kaldı” diyenler, zil takıp oynayanlar ortalığa döküldü..
Sosyal medyada “Türkiye devre dışı kaldı” üzerine inşa edilen sözler, yorumlar zafer naraları eşliğinde döndürülmeye başlandı.
Peki, Musul operasyonu ile aslında ne yapılmak isteniyor?
Gelin Musul’da neler yaşandığına, Türkiye’nin nerede durduğuna birlikte bakalım. Ama her şeyden önce Türk F-16’larının Musul üzerinde yeni değil 6 aydır uçtuğunu ve DAEŞ’i vurduğunu hatırlatmak isteriz..
Bataklık kandırmacası...
Türkiye, yıllarca Orta Doğu’dan, Irak’tan, Suriye’den uzak tutuldu. Hep de aynı yalanla;
Seni Suriye bataklığına çekmeye çalıyorlar..
Türkiye, Irak bataklığında boğulacak.
Yok şöyle kötü olur, yok böyle bitersin..
Ama ne oldu, Türkiye hep bataklık denilerek uzak tutulduğu bölgelerden vuruldu.
Bataklıklara da sistematik şekilde terör örgütleri yerleştirildi.
Rusya-İngiltere savaşları...
Kimilerine göre, ABD ağırlığını Orta Doğu’dan yavaş yavaş Çin ve Kuzey Kore tehdidine karşı Pasifik’e kaydırıyor. Bunu yaparken de İngiltere-Rusya rekabetini körüklüyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson son dönemde Rusya konusunda neler söylemiş Google’dan bakmanızı öneririz.
ABD gittikten sonra bölgede kim etkili olacak sorusu da masada öylece duruyor.. Irak, Suriye ve Ürdün’ü kim yönetecek? Yemen’de kim etkili olacak..
ABD’nin Orta Doğu’da birbiri ile mücadele eden güçler, ülkeler istediği çok net ortada.
Amerika, Mısır’ı son dönemde kimden geri aldı:
Cevabı hepimiz biliyoruz: “Ruslardan”
Bölge tarihine baktığımızda ta Afganistan’a kadar ABD, Rusya ve İngiltere’nin iktidar mücadelesini görebiliyoruz.
Hatırlayalım, İran’da petrol bulununca, güney ve kuzey olarak ikiye bölünmüştü. Güney İran’ı İngilizler, Kuzey İran’ı da Ruslar kontrol etmişti yıllarca.
Afganistan’da hâlâ Rus-İngiliz sınırı geçerlidir.
Rus-İngiliz rekabeti son günlerde iyice su yüzüne çıktı.
Rus istihbaratı ile ilgili sızıntıların kaynağında bu yüzden İngiliz medyası var..
Ürdün ve BAE, Rusya’ya boşuna tornistan yapmıyor. BAE’nin parasının neredeyse tamamı Londra’daydı.. Paralar artık başka sepetlere kaydırılıyor. BAE, Soçi’de boy gösteriyor.
Libya’da ona keza ciddi bir güç savaşı var. Türkiye şimdilik Libya’yı dışarıdan izliyor.
ABD: “4 ülke birbirini yesin”
Planlar, bölgenin 4 önemli aktörü, Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Mısır üzerinden yürütülüyor.
Darbe ile Mısır’ın sesi soluğu kesildi. Türkiye ile güçlerini birleştirmesi önlendi. Mursi tasfiye edilerek aslında Türkiye güçsüzleştirilmek istendi.
Suudi Arabistan, “11 Eylül’ün sorumlusu Suud” algısı ile boğulmaya çalışılıyor.
Clinton’un “Suud, DAEŞ’i destekliyor” mailleri özellikle sızdırıldı. Geçen ay maaşları zor ödedi. Ekonomik olarak sıkıştırılıyor.
Türkiye’yi 15 Temmuz’la yıkmaya çalıştılar.
Yapılmak istenen açık:
“Bu ülkeler kafalarını kaldırmasınlar.. Güçleri dışarı gitmesin. İçeride birbirlerini yesinler.”
Türkiye niye "mezhep savaşları" dedi...
Yeni Orta Doğu planının başarısı için 3 önemli adım daha var:
1- Sünnileri bölmek..
2- Sünnilerle Şiileri karşı karşıya getirip savaştırmak.
3- Sünniliği küçültüp radikalleştirmek. (DAEŞ bunun için var)
Orta Doğu’da 2012 yılından beri, “zayıf tarafı destekle, önünü aç, güçlü ile karşı karşıya getir ve savaştır” politikası izleniyor.
DAEŞ’i sahada tutarak yapılmak istenenlere bakılınca fotoğraf karesinde pek eksik bir şey kalmıyor:
1- Amaç DAEŞ’i yok etmek değil, DAEŞ’i yönetilebilir durumda hazır kıta olarak bekletmek.
2- DAEŞ’i sahada tutmak. Bu şekilde Şiileri mobilize etmek. DAEŞ sopası ile Şiileri korkutup, yönetmek. (Örnek: İbadi bu kadar gücü arkasına alıp nasıl Musul operasyonuna kalkışacaktı.)
3- Yine DAEŞ’le İran’ın uluslararası sisteme yerleştirilme işlemi.
Şiiler güçlendirilerek güya DAEŞ’le savaştırılıyor.
İşte bu yüzden, Sünniler, Felluce ve Ramadi’den parçalara ayrılarak teşhir edildi. Bağdat’ta çoğunluk iken bütün bölgelerden âdeta çıkartılıp atıldı, şimdilerde küçük bir mahalleye sıkıştırıldı.
Yeni retorik ise, Irak’taki Sünnileri DAEŞ’le birleştirip Suriye’deki Deyruz-Zor bölgesine sürmek.. Marjinal, medeniyetini kaybetmiş, uluslararası sistemden kopmuş bir Sünni devleti kurdurmak.. Şii milisler Irak’ta kafa keserken, Sünni katliamı yaparken dünya sesini niye çıkartmıyor dersiniz?
Şii Irak’a son şekli verilip İran’la birleştirilecek. Böylece İran daha güçlü hâle getirilecek.
Nihai hedef ise İslamiyet’i ortadan ikiye bölmek.
Türkiye bütün riskleri aldı...
Savaşmayalım, hatta para da harcamayalım ama bizim hassasiyetlerimiz, kırmızı çizgilerimiz korunsun. Risk almayalım ama masada olalım.. Yok böyle bir şey!!
İran’ın Suriye’de kaç tane generali öldü dersiniz?
Sahada ve masada güçlü olmak istiyorsanız oyunun tam da göbeğinde olmalısınız.
Türkiye artık bütün riskleri aldı.
Çünkü, sadece bölgenin değil kendi geleceği de belirlenmeye çalışılıyor.
Haritaya bakın Musul, Türkiye’ye Bağdat’tan daha yakın. Nasıl Suriye’de kendi göbeğini kestiyse, Irak’ta da aynı yolu izliyor/izleyecek.
Türkiye, Musul operasyonunda yok diyenlere:
Gözünüzü iyice ovuşturun, olmuyorsa gözlük takın Türkiye orada.. Türkiye Başika’da.. Türk F-16’ları dün değil, tam 6 aydır Musul semalarında boy gösteriyor..
Siz görmek istemeseniz de, Türkiye tam da operasyonun göbeğinde"