Antalya İl Sağlık Müdürü Dr. Ünal Hülür, dünya çapında ve Avrupa Birliğine üye ülkelerde her üç kadından birisinin çoğunluğu eş ya da partnerleri tarafından olmak üzere fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz bırakıldığını belirterek, Türkiye’de ise her on kadından dördünün fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığını kaydetti.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından kadınların insan haklarının korunması konusunda ortaya koyduğu çabalara katkıda bulunmak amacıyla geliştirilen “Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi” kapsamında düzenlenen eğitimler tamamlandı. Proje kapsamında Antalya İl Sağlık Müdürlüğü İl Ambulans Servisi Başhekimliğinde görev yapan personele yönelik planlanan eğitimler 682 personelin katılımı ile tamamlandı. Farkındalığın arttırılması, hizmet kalitesinin yükseltilmesi ve kurumlar arası işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen eğitimlerde; toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği kavramları, şiddet türleri, şiddetin sağlık üzerine etkileri, şiddetin önlenmesine dair uluslararası ve ulusal düzenlemeler, iletişim ve 112 acil sağlık hizmetleri çalışanlarının sahadaki rolü konuları işlendi.
“Şiddetin olumsuz etkileri, sadece kadınla sınırlı kalmaz”
Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda dünyada ve Türkiye’de yoğun çabalar sarf edilmesine rağmen kadına yönelik şiddetin hala ciddi bir sorun olmaya devam ettiğini belirten İl Sağlık Müdürü Dr. Ünal Hülür, dünya çapında ve Avrupa Birliğine üye ülkelerde her üç kadından birisinin çoğunluğu eş ya da partnerleri tarafından olmak üzere fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz bırakıldığını söyledi. Türkiye’de ise her on kadından dördü fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığını kaydeden Hülür, “Şiddetin herhangi bir türünün kadının sadece fiziksel değil, aynı zamanda cinsel, ruhsal ve sosyal sağlığı üzerinde çok büyük olumsuz etkileri vardır. Şiddetin olumsuz etkileri, sadece kadınla sınırlı kalmaz varsa çocuklarını da pek çok açıdan etkiler. Çocuklar aile içi şiddete tanık olabilir, kendisi şiddete maruz kalabilir, anne babasının boşanması ya da şiddet nedeniyle hayatını kaybetmesi sonucunda yaşamı sekteye uğrayabilir ya da şiddet uygulayan tarafından kadın üzerinde hakimiyet kurmak için kullanılabilirler” açıklamasını yaptı.
“Bazı kadınlar şiddet gördüğünü söylerken, pek çoğu söylemez”
Sağlık personelinin kadına yönelik şiddetin tanısı açısından önemli bir görev üstlendiğini aktaran Hülür, “Bazı kadınlar şiddet gördüğünü söylerken, pek çoğu söylemez, bazıları ise sorulursa söyler. Bu nedenle, sağlık personelinin kadına yönelik şiddetin bulgularını nasıl tanıyacağı ve şiddet gören kadınla nasıl iletişim kuracağı konularında eğitilmesi çok önem taşımaktadır. Kadının şiddetle ilgili durumunun bilinmesi kronik ağrı, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar gibi pek çok hastalığın teşhis ve tedavisine yardımcı olabilir. Sağlık personeli, şiddet gören ve/veya görme riski altında olan kadınları teşhis etmek, onlara tıbbi bakım sağlamak ve diğer hizmetler için sevk etmek açısından stratejik bir konumdadır” dedi.