Evde olduğum zamanlarda mutlaka denk geldiğim bir program var adı "Gelinim Mutfakta". Aslında programın adını "Gerilim Mutfakta" olarak değiştirmeliler.

Helsinki'de Trump Putin görüşmesi bile bu kadar gerilimli anlara şahitlik etmemiş, Kim Yong Amerika'ya bunca kini kendi içinde yaşamamıştır.

Bir yandan yumurta çırpan gelin diğerine "kaynanan bana şunu demiş" diyor, sinirden soğanı doğrarken katliam yaptığının farkına varmayan diğer gelin cevap veriyor "sen kimsin kaynanam senin hakkında konuşsun?"

Ve bütün bunları bir kaç bilezik uğruna yapıyor, katlanıyorlar.

Raiting oranlarına baktım, hep ilk yirmide. Türk toplumu olarak yozlaşma seviyemizi isviçreli bilim adamları ölçmeye kalksa, ancak bu kadar doğru matematiksel oran elde ederlerdi sanırım.

Kadınların hayatları güzel evlatlar yetiştirmek üzerine inşa edilmesi gerekirken, güzel laf yetiştirme üzerine inşa edilmiş adeta. En güzel çemkiren, elini beline koyan, gözlerini kısan "atara atar gidere gider bebeğim" diyen baş tacı ediliyor.

Erkekleri yürüyen cüzdan olarak gören bu kadınların eline bir nesli verip eğitmesini beklemek, o programda yaptıkları yemeklerin güzel olduğunu beklemek kadar absürt bir beklenti olur sanırım.

İnsta hikayelerine pembe ponçik eklemeler yapabilmek için yaşayan, en pahalı çantayı aldığı için toplumsal statü elde ettiğini zanneden bu kadınlar nasıl ıslah edilir bir fikrim yok.

Ancak toplumsal refleks olarak "İki yüzlü olmayın" öğüdü verebilirim.

Bu ülkede zengin isen ve evli bir adama aşık olursan adın Şeyma Subaşı, fakir isen ve evli bir adama aşık olursan adın yollu oluyor.

Nerede durduğumuz neye nasıl tepki verdiğimiz çok önemli...