Türk Eğitim-Sen Malatya Şube Başkanı Ekrem Şenol, paralel yapı bahanesiyle Milli Eğitim Bakanlığı’nda (MEB) 76 bin yöneticinin görevlerine son verildiğini, ancak iktidarın bu şekilde kendi paralel yapısını oluşturduğu belirtti.

    Türk Eğitim-Sen Malatya Şubesi üyeleri Malatya Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak MEB’deki müdür atamaları ve görevden almaları protesto etti. Müdürlük önüne siyah çelenk bırakan grup adına konuşan Şube Başkanı Ekrem Şenol, paralel yapı bahane edilerek MEB tarafından 76 bin üst düzey yöneticinin tasfiye edildiğini, bunun yerine iktidara yakın sendika üyelerinin bu görevlere atandığına işaret etti. Paralel yapı bahanesiyle iktidarın MEB’de kendi paralel yapısını oluşturduğunu vurgulayan Şenol, "Okulların büyük bir kısmı ise iş bilmez, torpilli, yandaş okul müdürlerine emanet edilecektir. MEB’te 4 yılını tamamlayan 7 binin üzerinde okul müdürünün neye göre puan verildiği belli olmayan bir değerlendirmeyle görev süreleri uzatılmamıştır. Müdür kıyımı yaşanmıştır. Hem de öyle bir kıyım ki; siyasi görüşü ve ideolojisi iktidara ters düşen, sendikal tercihini yandaş, candaş, sırdaş sendikadan yana kullanmayan, yalakalığıyla değil, bilgisi, becerisi, başarısı, tecrübesiyle o koltukları hak eden okul müdürleri birer birer tasfiye edilmiştir. Bu durum yönetici soykırımı olarak MEB tarihine geçecektir. Değerlendirmelerde ilçe milli eğitim müdürleri ve komisyon üyesi şube müdürlerinin önüne listeler konulduğu, bu listelerin AKP il ve ilçe teşkilatlarıyla malum sendikanın ortaklaşa hazırladığı dillendirilmektedir. Zira bu listelerde görev süresi uzatılacak müdürler isim isim yer alıyor olmalı ki; görev süresi uzatılan okul müdürlerine baktığımızda büyük kısmının yandaş sendika üyesi olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu puanlar bir yerlerden alınan emir ve talimatlar doğrultusunda verilmiştir." dedi.

    Puanlamada başarı, eğitime katkı, bilimsel çalışmalar gibi liyakat esasları yerine yandaşlığın temel kriter olarak baz alındığını söyleyen Şenol, okul müdürlerinin formalite icabı değerlendirmeye tutulduğunu anlattı. Puanlamalarda ciddiyetsizliğin had safhada olduğunun altını çizen Şenol, "Emekli olanlara, kurum değiştirenlere, vefat edenlere, şu anda müdür olmayanlara 75 ve üzerinde puan verilmiş ve görev süreleri uzatılmıştır. Hatta daha da trajikomik olanı geçici ilçe milli eğitim müdürleri kendilerine puan vermişler. Karabük’te Türk Eğitim-Sen’in 1 ay önce vefat eden üyesi 75. Yıl Karabük Anadolu Lisesi Müdürü Murat Adnan Üren’e 100 tam puan verildi. Üren 4 yıl önce müdür rotasyonunda merkezden ilçeye, okuldan okula sürgün edilmişti. Yozgat Sorgun’da da Sorgun Anadolu Lisesi Müdürü Mustafa Şahin 13.08.2014 tarihinde vefat etmesine rağmen değerlendirmeye alınmış, 75 ve üzerinde puan verilerek Şahin’in görev süresi uzatılmıştır. Ankara’da Etimesgut Ufuk Arslan Anadolu Lisesi’nde görev yapan Ahmet Şimşek’e 75 ve üzerinde puan verildi. Ancak Ahmet Şimşek, 12 Temmuz 2014 tarihinde vefat etmişti. Bunun diğer örnekleri de var." diye konuştu.

    Hükümete yakın sendikanın eğitimcileri tehdit ettiğini açıklayan Şenol, "Malum sendika da tehdit savurmaktan da geri kalmadı. Eğitimcilere ‘Bana üye ol seni müdür yapacağım’ denildi. Gayri ahlaki yollara başvuran bu yapı, adeta hile ile, şantaj ile üye kaydetti. Siyasi iktidarın desteğiyle büyüyen, iktidara göbekten bağlı olan, toplu sözleşme masasında memuru satan, iktidara yalakalık söz konusu olduğunda kurt postuna bürünen, çalışanların haklarını savunmada ise kuzu haline gelen, dini değerleri diline pelesenk yapan ancak din ile, iman ile uzaktan yakından olmayan uygulamalara imza atan bu yapı, ahlaksızlığı şiar edindiğini bir kez daha göstermiştir." ifadelerini kullandı.

    İlk kez atanacak müdürlerde de kayırmanın zirve yapacağının altını çizen Şenol, "Çünkü Yönetici Atama Yönetmeliğine göre göreve ilk kez atanacak müdürler sözlü sınava tabi tutulacaktır. Sözlü sınav torpil demektir, adam kayırma demektir, usulsüzlük demektir. örüldüğü üzere bu yasa ve yönetmelik baştan aşağı sakattır ve tamamen kadrolaşma üzerine inşa edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı ‘hiç kimsenin hakkı yenmeyecek’ şeklinde açıklamalar yaparak başta eğitimciler olmak üzere Anayasa Mahkemesi'ni ve tüm kamuoyunu kandırmıştır. Konu Anayasa Mahkemesi'ne intikal ettiğinde yüce mahkeme yasanın okul yöneticileri ile ilgili maddesi hakkında yürütmeyi durdurma talebini reddetmiştir. Bugün yine aynı şeyi söylüyoruz: Bizler emek hırsızlarının, hak yiyicilerin, “benim adamım” diyerek, kadrolaşmaya yol açanların, bilgi ve alın teri düşmanlarının, Hz. Ömer’in adaletini elinin tersiyle itenlerin her zaman karşısındayız. Bu kadar yandaşlık, ayırımcılık, kadrolaşma kokan uygulamalara fırsat vermemek için Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin hukuk devleti olduğunu herkese gösterecek bir karar vermelidir” diye konuştu.

    MEB’de şube müdürü atamalarında da kadrolaşma yaşandığını söyleyen Şenol, "Şube müdürlüklerinde de cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir adam kayırma yaşanmaktadır. Bilindiği gibi şube müdürlüğü atamalarında sadece yazılı sınavdaki başarı puanının değerlendirme dışı bırakılarak, başarı sıralamasının tek başına sözlü sınav sonuçlarına göre oluşturulması hukuka aykırı bulunmuş ve söz konusu yönetmeliğin yürütmesi durdurulmuştu. Hepimiz MEB’in sözlü sınava dayalı şube müdürlüğü atamalarını iptal etmesini beklerken, MEB Müsteşarı Yusuf Tekin hukuku ayaklar altına alan açıklamalar yapmıştır. Türk Eğitim-Sen olarak hukuku çiğneyen Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunduk. Mülakatla iktidara yakın kişilerin şube müdürü yapılmasına, emek, alınteri, liyakat, kul hakkının hiçe sayılmasına hiçbir şekilde tahammülümüz yoktur. Kendisini yüce mahkemelerin üzerinde görenler yargı kararlarını yok saysalar da, A, B, C planları olduğunu deklare etseler de ilahi adaletten kaçamayacaklardır. 28 Şubat’ta ya da ihtilal dönemlerinde bile demokrasi bu kadar iğdiş edilmemiş, yargı kararları bu kadar by-pass edilmemişti. Hukuksuzlukla mücadeleyi merkezine alan sendikamız, yanlışlara asla göz yummayacaktır." şeklinde konuştu.