Milliyetçi Hareket Partisi Fatih İlçe Teşkilatı üyeleri, sahur operasyonuyla gözaltına alınan polislerin İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde bekleyen yakınlarını ziyaret etti. Polis ailelerine farklı saatlerde destek ziyaretine gelenler arasında Gazeteci Mehmet Baransu da vardı.

MHP Fatih İlçe Başkanı Ali Çolak ve beraberindeki partililerle polis ailelerini ziyaret eden eski emniyet müdürü, MHP Fatih Belediye Başkan Adayı Metin Örel, polis yakınlarıyla sohbet edip moral verdi.

Bir suç işlenmişse, devletin birimleri içerisinde bir suç örgütlenmesi varsa bunu ortaya çıkartmanın hükümetin görevi olduğunu belirten Örel, "Daha önce hükümet aynı insanlarla birlikte çalıştı, çeşitli operasyonlar yaptı. O operasyonlar yapılırken "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" diyorlardı. O operasyonlar yapılıyorken, "Türkiye artık bunlara alışacak" diyorlardı. "Ben Ergenekon'un savcısıyım" diyen insanlar, şimdi, beraber görev yaptıkları insanları "bunlar paralel örgüttür vs'dir" adı altında kendilerini tereyağdan kıl çekmiş gibi çıkartıyorlar. Bazı polis görevlilerini öne atıyorlar ve kendileri sanki hiç suç işlememiş gibi kamuoyuna lanse etmek istiyorlar biz bunun karşısındayız. Eğer bir suç işlenmişse bunda hükümetin birinci derecede suçu vardır. Hükümet sorumludur. Eğer bir şey varsa, buradaki polisler gözaltına alınıyorsa hükümetin de bana göre istifa etmesi lazım en azından kamuoyunun bunu bilmesi lazım." diye konuştu.

ADLİYE TEŞKİLATLARI DA SİYASALLAŞTIRILMAK İSTENİYOR

Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının birer birer itibarsızlaştırıldığını vurgulayan Örel, "Dün Silahlı Kuvvetler'di, bugün polis teşkilatıydı, yarın adliye teşkilatı. Adliye teşkilatları da siyasallaştırılmak isteniyor. Oraya da siyasi kişilerin elemanları yerleştirilmek isteniyor. Biz hukukun tamamen bağımsız olmasını, yargı erkinin de ayrı bir güç olarak Türkiye Cumhuriyeti'nde olmasını istiyoruz. İnşallah bunun tesis edilmesi için de MHP olarak biz elimizden gelen tüm gayretleri göstereceğiz. Her türlü adaletsizliğin biz parti olarak karşıyız. Bu adaletsizlik kimden ve nereden gelirse gelsin. Biz hiç kimseden de çekinmiyoruz korkmuyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nde adalet istiyoruz. Başka da hiçbir şey istemiyoruz. " dedi.

Allah'tan korkan, hukukun üstünlüğüne inanan yargıçlar, hakimler, savcılar olduğuna inandıklarını belirten Örel, "Ben bu hakimlerimizin, savcılarımızın bu adaletsizliklere dur diyeceğine inanmak istiyorum. En azından Türk milletinin bir ferdi olarak, MHP olarak inanmak istiyoruz. Türkiye'de adalet yerini bulsun. Hak eden varsa suçunu, mutlaka cezasını çekecektir. Ama onun bunun talimatıyla, bir siyasi iradenin talimatıyla eğer hareket ediliyorsa Türkiye'de hukuk bitmiştir. Hukukun bittiği yerde, adaletin bittiği yerde toplum ayakta duramaz. Toplum da yok olur biter. Biz toplumun ayakta durmasını istiyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin mevcut demokratik hukuk kuralları içerisinde çalışmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.

MEHMET BARANSU DA ZİYARET ETTİ

Polis ailelerini ziyaret edenler arasında Gazeteci Mehmet Baransu da vardı. Polis ailelerinin yanında olduğunu ve yanında olmaya devam edeceğini belirten Baransu, "Bazı hani hırsızlara, kendini erkek zanneden Kasımpaşalılara, bunu açık açık söylüyorum kimse kusura bakmasın. Burada Kasımpaşalılardan daha delikanlı, kendinin erkek olduğunu zanneden bazılarından daha erkek kadınlar var. Ben onların videolarını izledim. Onların vakur duruşunu izledim. Çamur atmadan devlete ve bayrağa ne kadar sahip çıktıklarını ben burada gördüm. Bugün buradayım, onların yanında olmak için buradayım." açıklamasını yaptı.

Ülke birçok darbe, birçok işkence vakıası gördüğünü aktaran Baransu, "Bu ülkede çok insanlar haksız yere gözaltına alınıp hapislerde çürütüldü. O eylemleri yapan kişileri yakalayan insanlar daha sonra birilerinin ailecek yapmış oldukları hırsızlıkları ortaya çıkarttıkları için bugün vatan emniyetteler. Düne kadar kendi makam odalarındaydılar, bugün nezarethanedeler. Hiç önemli değil. Biz de düne kadar başka yerdeydik, bugün başka bir yerdeyiz. O açıdan bugün ben bu ailelerin yanındayım. Çünkü 17-25 Aralık operasyonunun intikamı ve bir ülkenin ajanı olan, daha Ergenekon-Balyoz ortada yokken, daha AK Parti kurulmamışken, bugün birinin sır küpüyle ilgili, bir ülkenin ajanı olduğuyla ilgili belgeler Genelkurmay Başkanlığı'na gitti. Bu insanlar şu anda içerdelerse 2001 yılında Genelkurmay Başkanlığı'na hangi belge gittiyse bugün bu insanlar o yüzden içerdeler. Ben bir aydır şu çağrıyı yapıyorum Genelkurmay Başkanlığı'na "elindeki belgeyi açıkla" bu ülkenin önemli bir kurumunun başındaki hangi isim veya hangi isimler hangi ülkeye ajanlık yapıyorlar. Öyle, "Mehmet Baransu ve polisler MOSSAD ajanı, CIA ajanı" demekle olmuyor bu işler. Devletin elinde resmi belgeler var. Genelkurmay bu işi açıklamak zorunda. 17-25 Aralık operasyonunun sonucu ve o insanların yapmış olduğu bir soruşturmada 6 isim hangi ülkeye ajanlık yapıyorlardı? Bu polisler hangi ülkeye ajanlık yapan o 6 ismi yakaladılar da bugün içerdeler? O isimlerden birisi Başbakanın Keçiörendeki evinin bir kat altında mı yoksa bir kat üstünde mi oturuyordu? Bu kadar söylüyorum." ifadelerini kullandı.