15 Temmuz darbesini, darbe sonunda tutuklu ve faillerin ifadesi de göstermiştir ki, Gülen Cemaati ve onun mensupları yapmıştır. Dini kullanarak, kendisini ilahi bir kimlik olarak kabul ettiren Fetullah Gülen, istediği her şeyi emirindeki insanlara sorgulatmaksızın harfi harfine yaptırmış bir isim. Bu nedenle, 15 temmuz önemli kişiler iki farklı açıdan bakmak mümkün. Bunlardan bir tanesi darbenin püskürtülmesinde görev alan herkes. Halk, millet. Bir diğer önemli kişiler ise; o gece canlarını hiçe sayarak ölen şehitlerimizdir. Bir diğer önemli olanlar ise, TSK içerisinde olup da ihanet etmeyenler.

Ömer Halis Demir, onun komutanı, Genel Kurmay Başkanımı Hulusi Akar ve daha birçok askerimiz TSK’ye yakışını yapmış, Ölümü göze alarak darbecilerin emrine girmemiştir. Tüm bunlar darbeyi başarısız kılmıştır. Bir diğer önemli grup ise, fail ve suçlular. Onlar bu örgütün yapılanması hakkında verecekleri ifadeler ile önem arz etmekte. Nitekim, Gülen Örgütü 59 yıllıdır yapılanan çok derin bir örgüt. Özellikle Genel Kurmay Başkanı Yaveri Levent Türkkan’ın yapmış olduğu itiraflar korkunç.

Darbe Nasıl Oldu

15 temmuz da ne oldu Darbeciler darbeyi başlatırken hesaplayamadıkları birtakım şeyler vardı. Onlar, Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar’ı Kenan Evren olmaya ikna edeceklerini hesaplamışlardı. Cumhurbaşkanın canına kast etmişler bunda başarılı olacaklarını düşünmüşlerdi. Yayınlamış oldukları korsan bildirinin, tankın, alçak uçuşlu jetlerin halkı korkutup sindireceğini hesaplamışlardı, ama olmadı. Onların hesabı varsa Yaradan’ın da bir hesabı vardı. O gece Recep Tayyip Erdoğan’ın cesurca halkı meydanlara davet etmesi, TSK içerisindeki onurlu Tük askerinin cuntacıların emrine girmemesi darbenin seyrini değiştirdi.

Darbe başarısız oldu, TSK ve diğer kurumlardaki hainlerin hepsi tutuklandı. Halk köprülere, havalimanlarına, polis merkezlerine giderek darbecilere karşı geldi. Çıkan çatılmada şehitlerimiz oldu. Halk polis ve askere yanlış yaptıklarını anlatmaya çalışıyor geçit vermiyordu. O gecenin sayısız kahramanı var. Onlar birisi de Halil Kantarcıydı. O 36 yaşında toprağa düşmüş bir demokrasi şehididir.

Halil kantarcının hayatı 16 yaşındaki iken 28 Şubat sürecinde hakkında idam istemi ile Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından yargılandı. Suçu meyhaneye saldırmaktı. Onun suçsuz olduğu tam on yıl sonra kanıtlandı. Kantarcı on yıl hapis yattıktan sonra yirmi beş yaşında beraat etti. On yıl özgürlüğün tadını çıkardı ve ona vatan için ölmek nasip oldu. O gece darbecilere karşı dur demek için evinden çıkan Kantarcı bir daha evine dönemedi. Geride üç çocuk ve bir eşi kaldı.