Zeytin Dalı Harekâtı’nda Keltepe’de yaşanan çatışmada sekiz Mehmetçik şehit olurken, 13 asker yaralanmıştı. Çatışma esnasında bir bölük komutanının savaş uçakları için, “Gerekirse bizi de vursun ama teröristlerin hepsi burada imha olsun” dediği ortaya çıkmıştı. Büyük yankı uyandıran bu sözler, Güneydoğu’da daha önce yaşanmış bazı çatışmaları hatırlattı. 

1993’te Şırnak Beytüşşebap yakınlarında Mehmet Yusuf Dağı’nda girilen bir çatışmada Jandarma Üsteğmen Osman Güzel, timiyle birlikte şehit düştü. Çatışma anını ve Güzel’in devresi kobra pilotu Sözer Üsteğmen’e yaptığı unutulmaz çağrıyı, silah arkadaşı, güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Baskın isimli kitabında şöyle anlatıyor:

 ‘BU ŞEREFSİZLERİN MERMİSİYLE ŞEHİT OLMAYAYIM'

“Çok pis yerde, çok pis yakalamışlardı. Ve yazgı, hükmüyle vardı orada. Hakk’ın hükmünün gücüyle. Bir de Osman Üsteğmen’in bağrı yakan, nutku bağlatan, ağlatan ve neden ağlattığı bir türlü bilinmeyen sözü. ‘Üzerime at devrem! Üzerime  at! At ki senin roketinle şehit olayım devrem. Bu şerefsizlerin mermisiyle ölmeyeyim...’ Böyle demişti işte Osman Güzel Üsteğmen. Ne yapsındı Sözer? Atabilir miydi Osman’ın üzerine. Osman’ın çatışa çatışa şehit düşen ya da çatışa çatışa şehit düşecek Mehmetlerinin üzerine? Atmamıştı, atamamıştı... Yaşamın alın akına dönüşecek kan karası bu son deminde, bu buyruğa boyun eğememişti. Dövmüştü; Osman Üsteğmen ve timinin olmadığı yer hariç her yeri... Dağı dövmüştü, taşı, kayayı, teröristleri dövmüştü. Ama bir türlü dövememişti, Osman’ı ve timinin olduğu kayalıkları... Yanıp durmuştu Mehmet Yusuf Dağının çatışma yamacındaki her bir yanı. Ateşe, dumana boğulmuştu Mehmet Yusuf...

KOCA TİM ŞEHİT OLDU

“Sözer, mermileri bir kez daha bitinceye kadar dövüp durdu dağı. Ama boşuna bekledi çağrılarının karşılığını. ‘Yankı-2, Hakem… Yankı-2, Hakem... Çağrılarıma yanıt alamıyorum Yankı-2...’ Osman’a desteğini vermişti, verebileceği kadar da Osman’ın şehit olmasının önüne geçememişti ki. Osman artık Sözer’e değil, dünya diliyle yapılan hiçbir çağrıya yanıt vermeyecekti. Bir tek gönül dilinin frekansı açıktı. Şehadetin türküsü duyuluyordu oradan. Tek Osman’ın değil Osman’la beraber şehit olan koskoca timin şehadetinin gönül türküsü. Telsizden o bağrışları duyanlar, o çağrıyı unutabilirler miydi? Güzel’in ‘Üzerime at devrem, üzerime at! At ki senin roketinle şehit olayım, bu şerefsizlerin mermisiyle ölmeyeyim...’ sözünü, sadece duyanlar değil, duymayanlar da unutmamalıydı.”

'AT DİYORUM SANA, BİZ BURADA NİÇİN VARIZ?'

Abdullah Ağar’ın “Ölüm Dağları Bekler Cudi Dağı” isimli kitabında da 1994’te Kuzey Irak’a yönelik bir harekatta şehit düşen Üsteğmen Erdal Kurtoğlu’nun benzer kahramanlık öyküsü ise şöyle anlatılıyor:

“Erdal Kurtoğlu... Kendi üstüne top ateşi isteyen vatan parçası. İlk büyük Kuzey Irak Harekâtı’nda taburun emniyeti adına çıktığı tepede, teröristler timinin içine sızmışlardı. Onların imhası için, bir karar vardı. Bu, devre arkadaşı topçu subayına yapılan bir ateş isteğiydi. ‘Hedef benim, bana at’ demişti. ‘Sana nasıl atarım’ sorusuna da bir karşılığı olacaktı: ‘At diyorum sana. Biz burada ne için varız?’ Bu deyiş, bu deyişteki hissediş, bu güç duyanları buz gibi edecekti. Yaşatılmaya çalışılmıştı. Ama yazgının önüne geçilemezdi. Yalnız bir şey orada akıllara kazınacaktı. ‘Askerlerim, askerlerim...’ Kurtoğlu böyle demişti işte. Şehit olurken bile timinin derdindeydi. Onun bedenine aldığı yedi mermiden oluşan bir de nişanı vardı. Dağdakiler iyi bilirdi. O nişan, herkese takılmazdı. Mermiden, şarapnelden olurdu ya, takıldığı yerden çıkmazdı hiç... Göğsündeki telsizden bile mermi çıkacaktı.”

Kaynak: Milliyet