Ankara’nın buna tepkisi sert oldu ama karar, kimseyi şaşırtmadı. 15 Temmuz’da darbeye kalkışıp başarısız olunca helikopterle Yunanistan’a sığınan FETÖ’cüler de Türkiye’ye iade edilmemişti. Terör örgütü FETÖ’nün liderini ağırlayan ABD yönetimi, Türk yargısından kaçmayı başaran önemli FETÖ mensuplarına da kapılarını sonuna kadar açmış durumda. Terör örgütü PKK/PYD’ye gönderilen TIR’lar, uçaklarla taşınan silahlar sadece ABD’nin değil, Avrupa ülkelerine de aittir aynı zamanda.
Avrupa’nın hali PKK’ya TIR’lar dolusu silah-mühimmat gönderen ABD’den farklı değil; üyelik için yarım asırdır kapısında beklediğimiz AB ülkeleri, hem PKK’ya hem de FETÖ’ye kapılarını sonuna kadar açmış. Bu tablo karşısında Çekya’nın, terör örgütü elebaşlarından birini Türkiye’ye teslim edip etmemesi çok da önemli durmuyor. Büyük resme bakmak daha doğru; ABD ve Avrupa bazı konularda ihtilaflı davransa bile konu Türkiye olunca, bekamızı tehdit eden meselelerde ortak bir duruş sergiliyor. Batılı başkentler, Ankara’ya karşı ortak ve koordineli hareket ediyorlar.

Trump’tan Merkel’e, Macron’dan Çipras’a uzanan hatta Batı’nın Türkiye’ye karşı pozisyonu son derece
net değil mi?

Devletler arası ilişkilerde incelikler, hesaplar, kitaplar olabilir. Çok kutuplu dünyada diplomasinin manevra imkanları da kuşkusuz fazla. Ankara da buna göre hareket etmekte, tek bir merkeze, güce bağlı kalmadan, esnek bir diplomasiyle yol almaya çalışmakta. Neyi ne kadar başarırız bilmem ama en küçük bir zayıflıkta ABD ve Avrupa, Türkiye’nin üzerine çöker. Irak, Suriye, Libya, Afganistan, Mısır’da böyle oldu. Türkiye için Batı’nın hazırladığı son bunlardan farklı değil. 15 Temmuz akşamı Türkiye, Batı’nın nasıl hain bir pusuya yattığını, müdahale için fırsat kolladığını çok net olarak görme fırsatı buldu. Ankara, bu gerçeği bildiği için hızla devleti tahkim etmekte, ülkeyi dış saldırılara karşı korunaklı hale getirmeye çalışmakta.

Salih Müslim’in Türkiye’ye iade edilmemesi işte bu büyük resmin küçücük bir parçası. Türkiye’de gözaltına alınan ya da tutuklanan Avrupalı biri için dışarıda ve içeride kıyamet koparıp derhal serbest bırakılmasını istiyorlar; ama mekan değiştiğinde, olay yeri Avrupa’nın herhangi bir ülkesi olduğunda Türkiye’nin talep ettiği birini asla vermedikleri gibi bir de “demokrasi”, “özgürlük” kahramanı ilan ediyorlar. Medyadaki hakim havaya bakıldığında Türkiye’nin şu ana kadar içeri aldığı, hakkında soruşturma yürüttüğü isimler ya masum bir gazeteci ya da masum bir din adamı; Türkiye, her zaman haksız, her zaman zorba, her zaman kötü!

İşte bu havanın artık değişmesi gerekiyor. Türkiye, bu adaletsizliği, haksızlığı daha fazla içine sindiremez.

Kaynak: Akşam (Kurtuluş Tayiz)