60, 71, 80, 97 darbeleri ve 15 Temmuz işgal girişiminin ardındaki güçler olan ABD, AB ve NATO, Türkiye’nin gelişmesinden duyduğu rahatsızlığı her fırsatta dile getiriyor. Bu bağlamda ABD, Türkiye’ye yönelik düşmanca sözler içeren yeni bir rapor hazırladı. ABD'nin seçkin istihbaratçılarından oluştuğu ileri sürülen ‘Ulusal İstihbarat Konseyi’ (NIC)’in hazırladığı raporda, yeni Türkiye NATO için “tehdit” olarak gösterildi. Türkiye’nin bağımsız ve çok yönlü bir dış politika kararları aldığı vurgulanan raporda ülkede kargaşa çıkarmanın yolları ele alındı.
‘TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞI ABD İÇİN BÜYÜK KÂBUS'

ABD'li bölgesel ve özel konularla ilgili istihbarat analistlerinin oluşturduğu ‘Ulusal İstihbarat Konseyi' (NIC), 2017 yılı için hazırladığı (Küresel Eğilimler: İlerlemenin Paradoksu) raporunda, “Türkiye'nin dış politikasının NATO için tehdit oluşturacağı”nı iddia etti. Her şey ABD için ve sadece ABD'nin çıkarlarına saygı duyulması zaruretini dayatan ABD resmi kamu organı NIC'e göre, “Türkiye'nin bağımsız ve çok yönlü dış politikası ABD için büyük sıkıntı.” ABD'nin en tecrübeli ve başarılı istihbaratçılarının bir araya geldiği NIC, Türkiye'yi hedef alan raporunda, “Türkiye'nin giderek artan şekilde bağımsız ve çok yönlü bir dış politika ürettiği, bunun da en azından orta vadede Avrupa'da parçalayıcı akımlara ekleneceği, NATO ve NATO-AB işbirliğinin ahengine bir tehdit oluşturacağı” şeklinde saçma sapan düşüncelere yer verildi.

TÜRKİYE'NİN BÖLGEDE ETKİNLİĞİNDEN KORKUYORLAR

Türkiye, İran, İsrail ve Suudi Arabistan'ın Ortadoğu'da hem kargaşa doğurup, hem de birbirleriyle mücadele ettiği dile getirilen NIC raporunda, içeride yaşadığı sorunları aşamayan ülkelere nazaran Türkiye'nin çok güçlü ve etkin olmayı sürdüreceğinin altı çizildi. Sözde müttefik ABD'nin en önemli istihbarat raporlarından birinde NATO üyesi Türkiye'nin “güçlü ve istikrarlı” olmasının kendileri için büyük bir sorun olarak görüldüğü, bunun da ABD ve onun güdümündeki NATO'nun “asıl amacı” olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.

BATININ UMUDU ‘FİTNE VE KARMAŞA'

Türkiye topraklarında tüm etnik grupların hiçbir ayrım gözetilmeksizin binlerce yıldır bir arada kardeşçe yaşadığının göz ardı edildiği raporda, “daha fazla temsil talebi” bahanesiyle Kürtlerin kışkırtılarak bölge ülkelerinin zayıflatılabileceği vurgulanırken, “Körfez'den daha az yardım alan Mısır, Ürdün, Lübnan ve Tunus'ta ekonomik koşulların kötüleşmesi, Arap olmaması ve petrol bulunmaması nedeniyle Türkiye'nin baskı altında kalarak bölgesel büyümede sorun yaşayacağı beklentisi dile getirildi.

‘YÖNETMEK GİDEREK ZORLAŞIYOR'MUŞ!

ABD'li istihbarat kurumunun batı dünyasını bekleyen “riskleri” tespit ettiği 235 sayfalık (Küresel Eğilimler: İlerlemenin Paradoksu) raporunda, “Yönetmek Giderek Zorlaşıyor” başlıklı bölümde Türkiye üzerinde duruldu. Başta Siyonist kara sermayenin karanlık adamı Soros olmak üzere para babaları tarafından fonlanan, FETÖ gibi yapılar tarafından kışkırtılarak marjinal gruplar tarafından organize edilen ‘Gezi kalkışması' gibi girişimler kastedilerek, AK Parti döneminde “genişleyen orta sınıfların daha fazla refah istedikleri” yalanıyla vandallıklar meşrulaştırılmaya çalışıldı.

GÜÇLÜ LİDER VE BİRLİK İÇİNDE ÜLKE İSTEMİYORLAR!

Ülkesinde istikrar, birlik ve bütünlük sağlamış güçlü lider ve huzurlu toplumu kendileri için tehdit olarak gören ABD'li istihbarat kurumu, raporun “Milliyetçi ve bazı dinî kimlikler” başlıklı bölümünde Türkiye, Rusya ve Çin'i hedef aldı. Vatanını seven tüm insanları “ırkçılığın” dar bir kalıbına sığdırmaya çalışan ABD'li kurum, “Popülizmin vazgeçilmez unsuru olan ırkçılık Çin, Rusya ve Türkiye ile muhalefeti pasif hâle getirip, iktidarlarını sağlamlaştıran liderlerin bulunduğu diğer ülkelerde yaygın olacak” tezini işleyerek bir nevi tehditte bulundu.

SÖZ VE ŞAHSİYET SAHİBİ DEVLETLERDEN KORKUYORLAR

Bölgesinde etkin güç sahibi devletlerin sayısının arttığı ve soğuk savaş sonrası oluşan tek kutuplu dünya düzeninin sona erdiği dile getirilen ABD'nin zırva raporunda, “Son yüzyıl içinde yaşanan ekonomik gelişmeler, büyük ve orta ölçekte maddi güç sahibi olan ve bu iddiadaki devletleri artırdı. Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, İran, Meksika ve Türkiye bu ülkelerden… Bu durum dünya düzenine şekil ve yön verme konusunda daha çok aktöre, daha zorlu rekabet ortamına, daha çok çıkar grubu ve değerler sistemine de kapı açıyor” denildi. Bu ülkeleri ABD'nin rakibi olarak gösterdi ve sapkın medya ve gruplara hedef olarak gösterdi.

RAPORDA KÜRTLER HAKKINDA TESPİTLER

Türk, Kürt ve Arapların binlerce yıldır bir arada kardeşçe ve huzur içinde yaşadıklarını gizlemeye çalışan ABD'li istihbarat kurumu raporda İran güdümündeki Haçlı Şabi ve Hezbuşşeytan ve batının maşası PKK, PYD gibi terör örgütlerini örnek göstererek, bölgedeki etkisiz hükümetlerin alternatifi olarak sundu. Bu terör örgütlerinin devletten daha iyi sosyal hizmetler sunduğu yalanını pazarlayan rapor, bu örgütlerin, bölgenin siyasi ve ekonomik elitlerinin ve dindar halklarla çatışmasını umuyor.

NIC NEDİR?

National Intelligence Council (NIC)'in Türkçesi Ulusal İstihbarat Konseyi, ABD'de bölgesel ve özel konularda uzman istihbarat analistlerinden meydana geliyor. ABD'deki 17 istihbarat ajansının sentezlediği, ABD istihbaratının en kapsamlı analitik ürünleri durumundaki ulusal istihbarat tahminlerini denetleyen İstihbarat Topluluğu (IC) genel başkanı olan Ulusal İstihbarat Müdürü'nü destekliyor ve IC'nin uzun vadeli stratejik analiz merkezi konumunda bulunuyor. 1979'da ABD Başkanı Jimmy Carter dönemindeki kuruluşundan bu yana NIC, istihbarat ve politika grupları arasında bir köprü oluşturuyor, istihbarat konularında derinleşmiş bir uzman kaynağı olarak İstihbarat Topluluğu ile işbirliği halinde görev yaparken sosyal yardım organizatörü olarak çalışıyor. NIC'in Ulusal İstihbarat Memurları hükümet, üniversite ve özel sektörden seçiliyor ve bölgesel ve işlevsel konularla ilgili İstihbarat Topluluğu'nun kıdemli uzmanları sayılıyor.

BU KORKU YENİ DEĞİL

ABD'li istihbaratçıların Türkiye korkusu yeni ortaya çıkmış. Gölge CIA olarak bilinen Stratfor'un kurucusu George Friedman, 2016 yılında Slow TV'ye yaptığı bir açıklamada “Gördüğüm ikinci büyük güç Türkiye” tespitinde bulunmuştu. Türkiye'nin dünyanın 17. büyük ekonomisi olduğunu vurgulayan Friedman, “Suudi Arabistan'dan daha büyük. Askeri kapasitesi, muhtemelen İngiltere hariç Avrupa'nın en iyisi. Almanları sadece bir öğleden sonra içerisinde ve Fransızları da eğer ortaya çıkma cesaretini gösterirlerse bir saat içerisinde bitirebilir” ifadelerini kullanmıştı. Geçen bin yıl içinde ne zaman bir İslam birliği olsa bunun Türkiye önderliğinde gerçekleştiğinin altını çizen Friedman, “500 sene Osmanlı yönetiminde oldu, Araplar arka plandaydı ve Türkler bir düzen kurdular. Son 100 içinde Türkler daha önce hiç bulunmadıkları bir durumdaydı. Ancak şu anda Türkiye kanatlarını açıyor…” demişti.

STRATFOR: ERDOĞAN'IN KÜRESEL SİSTEMİ DEĞİŞTİRİYOR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dolar yerine TL kullanılması ve uluslararası ticarette de dolardan vazgeçilmesi çağrısı sonrasında bir değerlendirme yapan “gölge CIA” Stratfor, Türkiye'nin yerel parayla ticaret hamlesinin başka ülkelerin de katılımıyla oluşturacağı bir dalga oluşturması halinde, yeni bir küresel sistem değişikliği yaşanacağını öngördükleri yorumunda bulunmuştu. Amerika'yı Türkiye'de yaşanan milli paraya sahip çıkma hareketinin diğer ülkeleri de etkileyerek bir domino etkisi meydana getirebileceği endişesi sarmıştı.

BAŞKA ÜLKELER DE AYNI YOLU İZLERSE

Türkiye'deki gelişmeyi diğer ülkelerin de yakından izlediği belirtilen Stratfor yazısında, Dolar'ın yükselişiyle mücadele edebilmek için onların da aynı yolu izleyebilecekleri öne sürülmuştu. Erdoğan, 3 Aralık tarihinde yaptığı konuşmada, Rusya, Çin ve İran'a da ticaretlerinde kendi paralarını kullanmayı önermişti. Stratfor şöyle devam etmişti: “Diğer bazı ülkeler benzer bir konumda buluyorlar, fakat belki de hiçbiri, özel sektörü yabancı parayla aynı hizaya getiren veya zayıflatan para birimini, kendi para birimini güçlendirmek için harcamayı isteyecek kadar kutsanmış değildir. Erdoğan'ın öneri alanlarından bir diğeri, özellikle Türkiye'nin olası rolünü göz önünde bulundurarak, küresel ilgi çekti. 3 Aralıkta Erdoğan, Türkiye'nin Rusya, Çin ve İran ile para birimlerinde ticaret yapması gerektiğini söyledi. Bu, Türkiye'nin ekonomisini dolara bağımlılığını bırakmak için bir girişim gibi görünüyor. Bu düşünce deneyi yine de: Türkiye'nin para birimi stratejisinin sadece kendi başına anlamlı bir meyve vermenin değil, aynı zamanda küresel resmi değiştirmeye yetecek sayıda başka ülkenin benimseyerek ilerlemesi riskini gösteriyor.”

‘BİZ NATO'YU ÇOK DA SEVMİYORUZ'

Bir televizyon programında NATO'nun anatomisini çıkartan İsviçreli tarihçi Daniele Ganser, Türkiye'nin NATO açısından çok özel bir yere sahip olduğunun altını çizerek şu çarpıcı tespitlerde bulunmuştu: “ABD'nin Türkiye'de, İncirlik'te bir askeri üssü var ama Türkiye'nin ABD'de bir askeri üssü yok. ABD her zaman NATO içindeki yüksek rütbeli generallerle iyi ilişkiler kurar. Türkiye'de generallerin kaç kez ABD'ye gittiklerine, orada ne kadar kaldıklarına, kimlerle yemek yediklerine, Türkiye'nin mi yoksa ABD'nin mi çıkarına hizmet ettiklerine bakmalısınız. NATO bugün çok saldırgan bir askeri pakt haline dönüşmüş durumda. NATO içindeki 28 ülkeden sadece ikisi Müslüman. Bunlardan biri Türkiye diğeri de Arnavutluk. Bu Türkiye açısından oldukça karmaşıktır. Çünkü Müslüman bir ülke diğer Müslüman ülkeleri bombalıyor pozisyonuna düşmektedir. Ben, Türkiye'deki birçok insanın bu olanlara eleştirel yaklaştığını düşünüyorum. Ben İsviçreli'yim. İsviçre NATO üyesi değil. Biz NATO'yu çok da sevmiyoruz.”

Kaynak: Yeni Söz