Bediüzzaman Said Nursi'nin fikirleri gibi lanse edilerek, referanduma 'evet' veya 'hayır' söylemleri konusunda Araştırmacı Yazar Hüseyin Yılmaz önemli bir yazı kaleme aldı.

İşte o yazının ayrıntıları;

Şimdi Üstad Bediüzzaman hayatta olsa, referandumda “evet” veya “hayır” derdi, demek; kimsenin hakkı olmadığı gibi, haddi de değildir. Bediüzzaman’ı kendi zehabına kurban eden bu hadsizliğe göz yumulamaz, yutkunarak geçiştirilemez.

Bediüzzaman’ın kendi zamanında benzer vakalarda takındığı tavrı ve düşüncesini ortaya koymak, oradan bir neticeye varmak başka; kat‘iyet ifade eden böylesi bir hüküm, büsbütün başkadır. 

Üstad’ı kendi keyfine veya zehabına bu şekilde âlet etmek, çizmeyi bütünüyle aşmakdır. Hele hele bunu, bir hakikatmiş gibi neşriyat vasıtalarıyla telkin etmek akla ziyandır.

Değişen şartlar ve zaman gibi, insanın düşünce ve kanaatleri de değişebilir. Onun için hiç kimse için sarfedilemeyecek böyle bir söz, Bediüzzaman gibi mümtaz bir insan için hiçbir şekilde sarfedilemez, sarfedilmemeli.

Böylesi bir hüküm siyâsîlerden gelse, ehemmiyeti yoktur. Siyaset sahnesi her türlü ifâdeye kabildir, söyleyebilirler. Ama böyle bir şeyi Nurculuk ve Risâle-i Nur adına sarfetmek, ciddi bir inhiraftır; Nurlardan hissesinin zayıf olduğunu ilân etmektir.

Nur talebeleri siyasete bigâne kalmaz, İslâmî hayata hizmet edecek bir zeminin tahakkuku için elbette yol gösterici olurlar. Ama hiçbir zaman siyâsî tarafgir durumuna düşecek kadar körleşemezler, körleşmemeliler. Siyaset arenasının zulüm ve veballerine ortak olmanın alemi yok.

Üstad Hazretlerinin Demokrat Parti’ye verdiği desteği doğru takdir edemeyip ifrat ederek siyasî tarafgir durumuna düşen bir güruh, nihayette Masonlara maskara olacak kadar savruldu. Siyaset sahnesinin göz kamaştırıcı câzibesine kitlelerin kapılması şaşılacak bir şey değildir. Şaşılacak şey, Nurculuk adına bu riski görmeyip, Nurcuları siyâsî tarafgir durumuna düşürmekdir.

Kim ne derse desin, siyaset sahnesinde hayr-ı mahz yoktur; bu sahnede evliyalar yetişmez. Aksine çok muttaki insanın tanınmaz hale geldiği tehlikeli bir sahnedir bu. Allah, o sahneye bir şekilde çıkmış insanlara yardım etsin, büyük risk altındadırlar. Onların iyi insanlar olmasını temenni eder, duada bulunuruz. Ama daha ötesine geçemeyiz.

Referandumda “Evet” diyeceğimi, evet demek gerektiğini, üstelik Risâle-i Nurlardan hareket ederek bir kaç sefer yazdım ve söyledim. “Evet”e de, “hayır”a da hükmetmeye, doğru veya yanlış, herkesin hakkı var. Ama bunu, “Bediüzzaman olsa evet veya hayır” derdi şeklinde sloganlaştırmak, akıl ve havsalanın kabul edebileceği bir şey değildir. Şık ve zarif de değildir.

Nurculuk adına bunu söyleyenin niyetine karışmam, ama mantığı doğru değildir. Ölülerimizi konuşturmaya başlarsak, kimin kime neler söylettireceğini hiç kimse kestiremez; nerede duracağı da belli olmaz. Biraz i’tidal, biraz muvazene herkes için iyi olur.