Türkiye’nin Suriye sınırına konuşlandırılan terörist unsurlar ulusal güvenliğimiz için tehlike sinyalleri vermesiyle başlatılan Afrin harekâtı, Millet nezdinde büyük destek gördü. 7’den 70’e toplumun tek yürek olarak gönülden arkasında durduğu askeri harekât kapsamında sınırda görevlendirilen Mehmetçiklerimizin, vatan için seve seve cepheye koştuğunu görünce Çanakkale’de destan yazan millet ruhunun hala diri olduğunu hep birlikte buruk bir sevinçle gördük.

Nöbeti Seyit Onbaşı’dan devralan kahraman askerlerimizden bir tanesi tankının üzerine çıkarken kendisine sorular yönelten muhabire verdiği cevaplar pek çoğumuzun gönül tellerini titretti.

- İstikamet neresi?

- Kızılelma…

- Ailene bir mesaj gönder…

- Beklemesinler… Başka bir şey yok…

- Türkiye’ye bir mesaj gönder…

- Ne söyleyeyim ağabey… Bu vatanı bölemezler…

Afrin’e giden fidan gibi delikanlıların Çanakkale’de şehit düşen bu vatanın yiğit evlatlarının yolundan yürüdüklerinin farkındaydı elbette. Kadim medeniyetimizin ve Azîz milletimizin öz mayasında ebed müddet varolan vatan, din, bayrak sevgisiyle kalbi çarpan gencecik delikanlılarımız dün Çanakkale’de olduğu gibi bugün Afrin’e gitti.

Bu yüzdendir ki yüzyıl önce aynı ruhu taşıyan gencecik askerlerimizin dudaklarından:

“Çanakkale içinde vurdular beni,

Ölmeden mezara koydular beni

Off gençliğim eyvah!” sözleriyle bir Çanakkale Türküsü yakıldı. Gencecik evlatlar vatan uğruna bir gül bahçesine girer gibi girdi toprağın kara bağrına bir bir… Ağıtları da aynıydı, geride bıraktıkları mektupları da…

Dün Çanakkale bu taze yüreklerin vatan aşkıyla ölümsüzlüğe koşması sayesinde geçilemedi. Bugün Afrin’de vatana kast eden teröristler aynı yürek mücadelesinin eseri olarak bertaraf ediliyor. Şimdi gelin cennetlere kanat çırpan şehitlerimizin ardında bıraktığı Çanakkale mektuplarıyla Afrin’den gelen vasiyet notlarına birlikte bakalım.

20 GÜN SONRA ŞEHİT DÜŞTÜ

Her kelimesinde şehadetin çok yakınında olduğunun şuurunda bir kalple yazıldığı belli olan mektuplardan ilki Seddülbahir’de 14 Nisan 1915’te şehit olan Yüzbaşı Kâzım Efendi’ye ait. “Kardeşim” hitabıyla başlayan mektubunda haklarını helal etmelerini istedikten sonra ailesini önce Rabbine sonra vatan, millete ve yakınlarına emanet ettiğini yazıyor. Son mektup olup olmadığını bilmese de vasiyetini kaleme alır gibi ifadeler kullanan Yüzbaşı Kâzım Efendi:

“Sevgili valideme, aileme, çocuklara güzel bakınız. Tahsillerine himmet ediniz. Maaşlarının tahsisi, icap eden muamelenin ifası için arkadaşlardan alayımızın tabur katibi ve aynı zamanda alay naibi bulunan Hasan Efendi’ye yazdım… Sana çok rica ederim, efrad-ı ailemi, validemi hiçbir vakit üzme. Daima rıfk ile muamele et. Bana acımasınlar. Ben mukaddes vatan vazifem uğrunda terk-i can ettim, bahtiyarım. Cenabı Hak sizleri de bahtiyar buyursun. Baki cümlenizi Cenabı Hakk’a emanet ederim sevgili kardeşim. Kâzım”

Bu mektuptan 20 gün sonra Yüzbaşı Kazım Efendi şehit düştü.

VASİYETİNİ YAZDI

8 Ocak 1916’da şehit olduğunda 34 yaşındaydı Zahit Üsteğmen... Üstünden eşine yazdığı mektupla, kızı Nadide’nin bir küçük tutam saçı çıktı. Zahit Üsteğmen mektubunda şöyle yazmıştı:

“Şu vasiyetnameyi yazmak, hemen ölmek demek değildir. Böyle bir hal olduğunda mevcut eşyam ve taşınabilir mallarımdan mihri müeccelinizi (payınıza düşen tazminatı) almanız için sizi vekil tayin ediyorum. Eğer yetmezse hakkınızı helal edeceğinize ve beni borçlu yatırmayacağınıza eminim. Kendim için başka bir şey istemiyorum. Şehitlik bana yeter. Bu vasiyetnamemi aldıktan sonra, yüksek sesle ağlamamanızı dilerim. Allaha emanet olun. Mustafa oğlu Zahit (4. Tabur- 62. Alay- 4. Bölük Komutanı Kerevizdere)”

HAK İLE BATILIN SAVAŞI

Şimdi gelelim bugüne… Afrin Zeytin Dalı Harekâtı’nda şehit düşen Astsubay Kıdemli Çavuş Ömer Bilal Akpınar, memleketi Karabük’te çok az kişiye nasip olacak bir kalabalık tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze merasimi sonrası Akpınar’ın aynı saldırıda yaralanıp tedavi altına alınan silah arkadaşına, şehadeti halinde ailesine verilmek üzere bir mektup bıraktığı ortaya çıktı. Şehit Astsubay mektubunda ailesine veda ederken bu savaşın hilal ile haçın, hak ile batılın savaşı olduğunu yazıyordu:

“Kardeşim senden ricamdır, bana bir şey olana kadar sende saklı kalsın. Kardeşim bu savaş haç ile hilalin, imanla inkârın, hak ile batılın, küfür ve tevhidin savaşıdır. O yüzden anneme, babama, kardeşime, Nur’a söyleyin üzülmesinler kesinlikle, hayatlarının geri kalanını rahat geçirsinler. Anneme o istediği evi alsınlar. Dua etsin arada bir. Üzülmekle hayatını bitirmesin. Babam da, Beyza da haklarını helal etsin üzülmesinler. Nur’a söyleyin ben ona doyamadım.

Ama eğer gidersem hakkını helal etsin. Üzülmesin, öbür tarafta birbirimize kavuşacağız İnşallah. Beraber planladığımız gezilecek yerleri gezsin, benim yasımı tutmakla ömür geçirmesin. Aileme iyi baksın. Beni Safranbolu’ya gömsünler kardeşim. Babamlara söyleyin devletin bağladığı aylığın yüzde 10’unu yine Zehra teyzenin oraya versinler. Hakkınızı helal edin.”

“ANNEMİ BABAMI HACCA GÖNDER”

Afrin’de bu vatan için şehit düşen bir başka kahraman askerimiz de sözleşmeli er Sergen Pamukçu, TSK’ya başvurusu kabul edildiğinde evin içinde sevinçten halay çekmişti. Şehit olma arzusuyla yanıp tutuşan Pamukçu, şehadetinden 4 gün önce abisine gönderdiği mesajda, “Ağabey, olur da şehadet nasip olursa diye bildiriyorum. Devletimiz sigorta karşılığında ailemize yüklü miktarda tazminat veriyor. Bu parayla annemi babamı hacca gönder, babamın borcunu kapat, sen de evlen helali hoş olsun” diye yazmıştı.

“Telafer’de balalara anaokulu yaptırın”

Zeytin Dalı Harekâtında şehit düne bir başka yiğidimiz Musa Özalkan ise attığı mesajla arkadaşına iletmişti vasiyetini. Özalkan, “Vasiyetimdir. Şehit olursam Kurt-ar Derneği aracılığı ile Telafer’deki Türkmen Bala’lar için anaokulu-kreş veya kültür merkezi devletin bana vereceği paradan yaptırılması ve ismimin konması. Reis vasiyetimdir. Aileme iletirsin telefonumdan gelen mesaj kayıtlı dursun, şahit olsun” diye de tembihlemişti.

Arkadaşı ise “Hele bir dön, Telafer’de tuğla taşıyacağız seninle. Okul tamir edeceğiz” deyince verdiği cevap lügatlere sığmayacak türdendi:

“Vatana bayrağa ve İslam’a hizmet etmek için yaşamamız lazım ama gelirse başa gurur duyarız. Elimden geleni yapacağım. Hepiniz hakkınız helal edin.”

Kaynak: Diriliş Postası (Muhammed Şimşek)