Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde konuştu. IŞİD'den "İslami" terör olarak bahsedilmesine tepki gösteren Erdoğan, IŞİD yerine DEAŞ ifadesini kullanmayı tercih etti.


"KONVANSİYONEL SİLAHI NİYE KONUŞMUYORSUNUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de yaşananlara karşı dünya kamuoyunun yaklaşım tarzını anlamanın mümkün olmadığını, Enstitü'de aydınlara hitap ederken, bunu özellikle ifade etmek istediğini belirterek, "Bir defa dünya siyasetinde, özellikle savunma sistemleri içerisine yerleşmiş olan iki kavram beni çok rahatsız ediyor. Bunların bir tanesi konvansiyonel silahlar meselesidir, bir diğeri de kimyasal silahlar meselesidir" diye konuştu.

Konvansiyonel ve kimyasal silahlara karşı gösterilen değişik algının Suriye'de yaşandığını ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Suriye'de kimyasal silahlarla ölenlerin sayısı binlerle ifade edilir, 2 bin, 3 bin, bu civarda ama konvansiyonel silahlarla ölenlerin sayısı ise üzülerek ifade ediyorum 300 bine yakındır. Konuşulan hep nedir? Kimyasal silahtır. Konvansiyonel silahı niye konuşmuyorsunuz? Neticesi ölüm olan ve bu vesileyle kullanılmış olan ne olursa olsun bunun yasaklanması gerekir. Havadan uçaklarla bombaları yağdıracaksın, varil bombalarını atacaksın, bunun neticesinde ortaya çıkan ölüm suç tahtasına yazılmayacak. Kimyasal silahlarla öldürüldüğü zaman 'çok büyük tehlike, buna karşı tedbirler alalım' diyeceksin. Neticesi ölüm olan bir cinayet var, bir katliam var burada. Bu katliama karşı dünyanın bir defa konvansiyonel, kimyasal silah ayrımını çok dikkatli yapması lazım. Bunun toplanmasını sağlayabilirsiniz, teşvik edebilirsiniz o ayrı mesele. Ama konvansiyonel silahı da kullanıyorsanız, oradaki devlet terörünü estiren kişi ki bana göre bir teröristtir, ortada bir devlet terörü vardır. Bu kişiye karşı ulusların birleşip bir defa Adalet Divanı'na mı gider, nereye giderse oraya götürülmesi lazım. Hala buna kalkıp da dünyadaki devletlerin olumlu bir nazarla bakması izahının mümkün değildir."

"BİZİ CİDDİ MANADA RAHATSIZ EDİYOR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Çıkıyor şimdi birileri Avrupa'da, Batı'nın değişik yerlerinde, Türkiye'nin, burası bizi ciddi manada rahatsız ediyor, DEAŞ'a yardım ettiğimizi söylüyor. Bakın, Türkiye'nin asla DEAŞ gibi bir terör örgütüne destek verme gibi bugüne kadar yanlışı olmamıştır. Çünkü biz 32-33 yıldır terörle mücadele eden bir ülkeyiz. Terörün, terörizmin ne olduğunu gayet iyi biliriz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsündeki konferanstaki konuşmasında, DEAŞ terör örgütünün hem Suriye'de hem Irak'ta yılların birikiminin bir neticesi olarak, göstere göstere ortaya çıktığını söyledi.

Mısır'da, Ukrayna'da, Libya'da bugün oluşan manzarayı yıllar öncesinden kestirebilmenin hiç zor olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakın şu anda tüm bölgeyi ilgilendiren, küresel ölçekte etkileri olan bu sorunlar karşısında BM'nin, AB'nin yeterince inisiyatif almadıklarını, ağırlıklarını yeterince koymadıklarını görüyoruz" dedi.

Türkiye'nin Suriye'den kabul ettiği mülteci sayısının 1 milyon 600 bin rakamını geçtiğini dile getiren Erdoğan, AB'nin tamamının ise yaklaşık 200 bin insanı kabul ettiğini söyledi.

Türkiye'nin sadece Kobani'den bir hafta içinde 200 bin insanı kabul ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Bizim Türkiye'de barınan mülteciler için sarf ettiğimiz miktar şu anda 4,5 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye'ye dışarıdan gelen yardım 200 milyon dolar" dedi.

Yardım gelse de gelmese de Türkiye'nin desteğini vermeye devam edeceğini bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Niye? Bu insanlar bize sığınmıştır. Türkiye, kendi geleneklerinden, kendi değerlerinden aldığı inançla bu desteğini sürdürüyor. Çıkıyor şimdi birileri Avrupa'da, Batı'nın değişik yerlerinde, Türkiye'nin, burası bizi ciddi manada rahatsız ediyor, DEAŞ'a yardım ettiğimizi söylüyor. Bakın, Türkiye'nin asla DEAŞ gibi bir terör örgütüne destek verme gibi bugüne kadar yanlışı olmamıştır. Çünkü biz 32-33 yıldır terörle mücadele eden bir ülkeyiz. Terörün, terörizmin ne olduğunu gayet iyi biliriz. Bu mücadeleyi sürdüren bir ülke olarak bizim mücadelemiz DEAŞ'la da aynı şekilde devam edecektir. Şunu da söyleyeyim; bazıları DEAŞ'ı, İslam veya İslami bir örgüt gibi göstermenin de gayreti içine giriyorlar. Kusura bakmasınlar. Bir defa İslam, anlamı barış olan 'Sin' kelimesinden türemiştir ve anlamı barış olan bir din asla teröre müsaade etmez ve böyle bir yaklaşımı mensupları olarak bizler de kabul edemeyiz. DEAŞ bir terör örgütüdür."

"KOBANİ NİYE BÖYLE STRATEJİK"

Şu anda küresel gündeme bakıldığında, gündemde sadece DEAŞ'ın ve Kobani kasabasının olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bölgedeki mesele sadece bir Kobani meselesi değil, şu anda çok az sivilin yaşadığı, 200 bin sivilin Türkiye'ye sığındığı Kobani, bölgede yaşanan acının, trajedinin ortaya çıkan sonucun inanın çok cüzi bir kısmıdır ve bunun da istismarı yapılmaktadır" diye konuştu.

"Kobani niye böyle bir stratejik konuma getirilmiştir, bunun üzerinde düşünmemiz lazım" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Ne var burada acaba? Petrol mü, altın mı, elmaslar mı var? Neden acaba Kobani? Bunun üzerinde durmak gerekir. Kaldı ki bugün Kobani'yi bombalayanlar, koalisyon güçleri, açık söylüyorum; dost acı söyler, ama gerçeği söyler, bu gerçeği söylemek zorundayım. Bakınız, Hama vurulmuştur sesleri çıkmamıştır. Humus vurulmuştur, insanlar öldürülmüştür, sesleri çıkmamıştır. Deyr ez-Zor vurulmuştur, sesleri çıkmamıştır. Bütün onlar vurulurken, sesleri çıkmayanlar acaba Türkiye'nin sınırındaki Kobani ile ilgili niye bu kadar böyle aceleci, dünyanın her yerinde bunu stratejik konuma taşıdılar? Onlar için bunun stratejik önemi nedir? Dünyanın 10 bin kilometre ötesinde Kobani, stratejik önemi ne? Benim sınırımda burası. Eğer stratejik bir konumu olacaksa benim için olmalı, onlar için olmaması lazım. 200 bin insan zaten oradan çıkmış vaziyette, şu anda boş bir Kobani var. Dediler ki; 'biz PYD'ye silah yardımı yapmamız lazım.' Ben de kendilerine 'yanlış yaparsınız' dedim. 'Çünkü PYD bir terör örgütüdür. Şu an Kobani'de zaten sivil halk bize geçti. Orada bin, iki bin savaşçı var, bu attığınız silahlar DEAŞ'ın eline geçerse bunu neyle izah edeceksiniz?' Ne oldu?"

Atılan silahların bir bölümünün DEAŞ'ın eline geçtiğini ifade eden Erdoğan, diğer bölümün de oradaki bin, iki bin kişinin eline geçtiğini söyledi.

Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Neye benziyor bu? Aynen DEAŞ, Suriye'den Irak'a girdiği zaman ilk girdiği yer neresiydi? Musul. Musul'a girdiği zaman Irak'ın merkezi hükümetin ordusu ne yaptı? Musul'u terk etti, ama silahları bırakarak kaçtı. Kimindi bu silahlar, kimler bu silahları vermişti? Bir baktık ki Amerika'nın Irak ordusuna vermiş olduğu silahlar tamamıyla, DEAŞ'ın eline geçti. Bunu anlamakta zorlanıyorum. Şu anda o silahlarla Irak'ın yüzde 40'ı işgal edilmiş durumda. Aynı şekilde Suriye'de de belli bir bölüm işgal edilmiş vaziyetti. Bütün o olaylara bakarken, Irak şehirlerinde on yıllardır insanlar ölürken uluslararası toplum sustu, şu anda da susuyor. Şunun altını çizerek ifade etmek durumundayım; Batı'nın Ortadoğu'ya karşı sergilediği çifte standartlı tutum, Ortadoğu'da vicdanları çok derinden etkiliyor ve etkisi yıllarca silinmeyecek tahribatlara zemin hazırlıyor. Bu çifte standartlı durum son bulmadığı, küresel adalet tesis edilmediği müddetçe Ortadoğu'da ya da diğer bölgelerde bu tahribat daha da artacaktır. Batı da bu tahribattan uzak kalmayacaktır. Yaklaşan bu tehlikeyi hepimizin görmesi gerekiyor. Avrupa'nın bu tehlikeyi özellikle görmesi gerekiyor."

"TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDAKİ SAMİMİYETİN SORGULANMASINI DA BERABERİNDE GETİRİR..."

Bu yılın 1. Dünya Savaşı'nın yüzüncü yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Yüzyıl önce, 1. Dünya Savaşı'nın ardından, Ortadoğu'da çizilen sınırlar, oluşturulan senaryolar, yapılan tasarımlar, şu anda adeta dikişlerini patlatarak küresel sorunlara dönüşüyor" dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Birinci Dünya Savaşı'na bakıp orada sadece 1915 olaylarını görmek, onun gölgesinde tartışmak, diğer derin meseleleri görmemek vicdanları kanatıyor. Bölgedeki her meselenin birbiriyle irtibatı var, her mesele geniş bir bakış açısıyla değerlendirilerek çözüme kavuşturulabilir. Yoksa bugün özellikle DEAŞ'ı ortadan kaldırırsınız, yarın bir başkası çıkar. Bugün Kobani'yi kurtarırsınız, yarın başka Kobaniler çıkar. PKK terör örgütüne yeşil ışık yakılırken, işte bu terör örgütüne kırmızı ışık yakılması, terörle mücadele konusundaki samimiyetin sorgulanmasını da beraberinde getirir. Suriye'de 300 bin insanın ölümüne ses çıkarılmayıp, gerçekten Kobani için ayağa kalkılması, adaleti sorgulanır hale getirir."

Bölgenin meseleleri karşısında adil, kapsayıcı, bütünlükçü bir yaklaşımın sergilenmesinin kaçılınmaz olduğunu vurgulayan Erdoğan, AB'nin bunu Türkiye ile başarabileceğini söyledi. 
Trthaber