Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Diyanet Vakfı 4. Uluslararası İyilik Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada “Müslümanlar olarak birbirimize kenetlenmemiz, safları sıklaştırmamız, kardeşlik ve dayanışmayı yüceltmemiz gereken bir dönemdeyiz” dedi.

 “İYİLİK ÖDÜLLERİ İNSANLAR ARASINDA İYİLİK HALKASININ OLUŞMASINA VESİLE OLDU”


Uluslararası İyilik Ödülleri’nin, ihdasından bu yana geçen süre zarfında insanlar arasında bir iyilik halkasının oluşmasına vesile olduğuna inandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüllerin hem ülkemizde, hem de dünyanın farklı köşelerinde gayret gösteren iyilik neferlerine umut, cesaret ve güç verdiğini belirtti.

Bu vesileyle birbirinden değerli hayır faaliyetlerinden haberdar olarak göz yaşartıcı hikâyelere şahitlik ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, etrafımızda yaşanan onca savaşa, şiddete ve insanı insanlığından utandıran vahşet görüntülerine rağmen, dünyanın dört bir ucundan gelen iyilik hikâyeleriyle sevindiklerini, gururlandıklarını, ümitlerini tekrar yeşerttiklerini vurguladı.

“DİYANET VAKFI HER YERDE İHTİYAÇ SAHİPLERİNİN YARDIMINA KOŞUYOR”

43. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Türkiye Diyanet Vakfı’nın gerek yurt içindeki, gerekse yurt dışındaki başarılarıyla, hayır faaliyetleriyle göğüs kabartan hizmetlere imza attığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakfın dünyanın 140 ülkesinde vakıf geleneğinin sancaktarlığını yapan bir abideye dönüştüğünü söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın ve İslam ümmetinin çok ciddi sıkıntılarla yüzleştiği günümüzde, Diyanet Vakfı’nın dünyanın her yerinde dil, din, ırk, mezhep, meşrep farkı gözetmeksizin tüm ihtiyaç sahiplerinin yardımına koştuğunu, sosyal yardımlardan eğitime, cami inşasından gönüllerin ihyasına kadar birçok alanda birbirinden değerli, birbirinden kalıcı çalışmalar yürüttüğünü kaydetti.

İSAM gibi seçkin bir ilim merkezini, İslam Ansiklopedisi gibi muhteşem bir eseri ülkemize ve insanlığa kazandıran vakfın, medeniyetimizin yeniden inkişafı yolunda yaptığı hizmetlerle her türlü takdiri hak ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 yıllık bir emeğin ürünü olan 44 ciltlik İslam Ansiklopedisi’nin ise, Cumhuriyet döneminin en muhteşem kültür hazinesi olarak değerlendirildiğini kaydetti.

“EĞER SİVİLLERİ HEDEF ALSAYDIK AFRİN ÇOKTAN DÜŞMÜŞTÜ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine sivillerin hayatı konusunda akıl vermeye kalkanlara yönelik olarak da şunları kaydetti: “Biz sivil insanları hiçbir zaman hedef almadık. Eğer sivilleri de hedef alsaydık Afrin çoktan düşmüştü beyler. O kadar hassas o kadar hassas gidiyoruz ki, aman siviller vurulmasın, buna dikkat ediyoruz. Ama bunlarda böyle bir şey var mı? Yok. Bunlar, sivildi, sivil değildi, hiç fark etmez, bombaları yağdırıyorlar. İşte bizi onlardan ayıran bu! Biz bu hassasiyetimizi yine aynen gözeterek yolumuza devam edeceğiz.”

Törende şahitlik edilen ve ödüle layık görülen örneklerin bize İslam’ın özünü, ruhunu da anlattığını, ödül alan şahısların hikâyelerinde bir kez daha görüldüğü gibi İslam’ın, ihsan, ahlak ve merhamet dini olduğunu söyledi. Müslümanlar olarak kenetlenilmesi, safların sıklaştırılması, kardeşlik ve dayanışmanın yüceltilmesi gereken bir dönemden geçildiğine de işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Peygamberimizin de güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş bir merhamet elçisi olduğuna vurgu yaparak konuşmasına şöyle devam etti: “Bu sorulara verilecek cevap, nebevi davet ve irşat metodudur. İslam dininin kısa sürede yayılmasının, yaygınlık kazanmasının en önemli sebeplerinden biri, Peygamber Efendimizin tebliğ, yani insanlara dini anlatma yöntemidir. Rabbimiz Âl-i İmrân Suresinde bunu şu şekilde izah ediyor: Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. İşte bu peygamberi metottur, tebliğ metodudur. Aynı şekilde Nahl Suresinde Yüce Mevlamız şöyle buyuruyor: Sen Rabbin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Allah-u Teâla bizlere müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdiği Peygamberimizin risalet vazifesindeki başarısını onun yufka bir yüreğe, müşfik bir kalbe ve tatlı bir dile sahip olmasına bağlıyor. Hazreti Aişe Validemiz rivayet edilen bir hadiste ise şöyle diyor… Tabi şimdi bazı ukalalar dolaşıyor etraflarda, bu hadisler üzerinde ‘filan da yok şöyleydi, yok böyleydi’ gibi laflar ediyorlar. Ben yine tekrar ediyorum, eğer bu hadisi şerifler Kur’an-ı Kerim’in hükümlerine aynen uyuyorsa bizim için sahihtir ve biz ona uyarız kim ne derse desin. Hazreti Aişe validemizden rivayet edilen bir hadiste şöyle deniyor: ‘Ey Aişe, Allah Refiktir, yumuşak davranmayı sever. Sert davranış karşılığında vermediğini yumuşaklık karşılığında verir. Allah bütün işlerde yumuşak davrananları sever. Bir başka hadiste Efendimiz ümmetine şunu emrediyor: ‘Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.’

“DİNİMİZCE MUKADDES KAVRAMLARIN SİNSİ EMELLERE MASKE YAPILMASINA RIZA GÖSTERMEMELİYİZ”

Birilerinin bizi kendi dinimizin kavramlarıyla, kendi dinimize mensup gözüken kadrolarla vurmaya çalıştığının artık görülmesi gerektiğini vurguladı. “Yanlışın en tehlikelisi, doğruya en yakın olandır” sözüne atfen, fark edilmesi en zor düşmanın, bizim gibi giyinen, konuşan, görünen olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, meselenin, beyaz pirincin içindeki beyaz taşı bulup çıkartmak olduğuna dikkat çekti.

Müslümanın basiret ve feraset sahibi olarak bir kez ısırıldığı delikten bir daha asla ısırılmaması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayır, eğitim, cihat gibi dinimizce mukaddes olan kavramların birilerinin sinsi emellerine kolayca maske yapılmasına rıza göstermemeliyiz. Özellikle gençlerimizin elimizden kopartılıp alınmasına, üç beş şarlatanın elinde mankurtlaşmasına asla müsaade etmemeliyiz. Unutmayın, modern Hasan Sabbah’ların sapık ve sapkın din anlayışlarıyla evlatlarımızı efsunlamasına, Neo-Haşhaşilere çevirmesine izin veremeyiz” dedi.

“DİN EĞİTİMİ MUTEBER KURUMLAR TARAFINDAN YÜRÜTÜLMELİ”

Cihat gibi gerçekten çok önemli ve kapsamlı bir kavramın, gözünü kan ve vahşet bürümüş katil sürüleri tarafından coğrafyamızın yakılıp yıkılması amacıyla kullanılmasına seyirci kalamayacaklarını ifade etti. Bunun için de din eğitimine çok büyük önem verilmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, din eğitim ve öğretimi çalışmalarının ise muteber kurumlar, vakıflar ve şahıslar tarafından yürütülmesinin sağlanması gerektiğini ifade etti. “Yüzyıllardır İslam coğrafyasını aşk ve ilimle ilmek ilmek dokuyan gönül erlerinin bu süreçte daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekiyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dini ilimler ve irşat faaliyetleri açısından gerçekten zengin, gerçekten mümbit bir kaynağa sahip olduğumuzu söyledi.