Güç Odaklarına Odaklı Sözde İslami Hizmetlerİslam dünyasında ve özellikle Türkiye’de sözde “İslami hizmetler” yapan farklı akımların hizmet senaryoları hayata geçirilerek parlatıldı. Parlatılan bu senaryolar sonunda ki “İslam adına Müslüman insanların manevi duygularının sömürüldüğünün deşifre olması” sahnesi süslü tepsilerde kamuoyuna her fırsatta sunuluyor. Bu filmler bittikten sonra “kime inanacağımızı şaşırdık, doğru İslam’ı yaşatacak ve öğretecek kapı kalmadı” diyerek, İslam’a mesafe koyan Müslüman izleyiciler veya İslam’ı hayatına bulaştırmadan sadece sembolik olarak İslam’ın bazı ritüellerini yaparak dini bu şekilde kabul etme kararı alan insanlar için senaryolar gereken algıyı vermiş oluyor.
Birde tüm senaryoların vahim sonuçlarına rağmen İslam’a halen bağlı kalan Müslümanlar yok mu, işte bunlar da elbette unutulmuyor. Yeni hizmet akımları parlatılıyor, yeni anlayışlar, yeni senaryolar…
FETÖ darbe girişimiyle biten ve meyveleri toplanan sözde İslami hizmet akımının, yeniden hayat bulmasına bu aziz millet fırsat vermez. Bunu millet çok iyi hissettiği gibi senaristler de çok iyi biliyor. İşte o yüzden ki güç odaklarının senaryoları aynı formatta çok yakında bir daha vizyona girmeyecek.
Ancak bu senaristlerin başarısız olduğunu düşünüp, FETÖ’den kurtulmakla “İslam prangalarından kurtuldu artık daha iyi olacak” rehavetine kapılmak ise yeni senaryoların meyvelerinin olgunlaşmasına zemin hazırlar. Yeni senaryoların zehirli meyvelerinin farkında olup, milleti bu nokta da bilinçlendirmek, yine bu milletin görevidir. 15 Temmuz’da İslamiyet’ten aldığı eşsiz bir fedakarlık ve vatan-millet-insan sevgisiyle yoğrulan kahramanlık destanına bir virgül eklenmeli ve yeni senaryolar olgunlaşmadan bitirmelidir. Bu bağlamda;
-Diyanet İşleri’ne Sahip Çıkılmalı: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapısı hakkında haklı eleştiriler olabilir. İcraatları hakkında tartışılması gereken noktalar olabilir. Ancak tüm bunlara rağmen, İslam’a hizmeti adına bu kuruma sahip çıkılmalıdır. Diyanet İşleri’ni itibarsızlaştırmak, İslam’ın güçlenmesinden rahatsızlık duyanların ve Müslümanların birliğini istemeyenlerin bir hayali olduğunun farkında olunması gerekir.
Öte yandan, Diyanet içinde gizlenmiş küresel güç odaklarının maşalarının temsilcileri de deşifre edilerek milletin Diyanete olan güveni tahkim edilmelidir. Öyle ki 15 Temmuz darbe girişimi karşıtı olan cemaat ve tarikatlara yönlendirilen kasıtlı suçlamalar ve hedef gösterme operasyonunun bir ayağı da Diyanet içinde yeşertilmeye çalışılıyor.
-İslam’a Hizmet Eden Cemaat ve Tarikatlar: FETÖ ile birlikte cemaat ve tarikatlara karşı geliştirilen ön yargıların kırılması sağlanmalıdır. Mevcut cemaat ve tarikatlara “potansiyel suçlu” olarak baktırmakla, yeni İslam karşıtı senaryoları kısmen engelleyen bu cemaat ve tarikatları bitirme gayretinde olanlar fark edilmeli ve bu noktada kamuoyu bilinci oluşturulmalıdır.
-Sloganik Değil Fiili Çalışmalar: İslam’a hizmet eden kişiler, gerek bireysel bazda gerekse bir STK çatısı altında olsun, çalışmalarını sloganik tarzdan kurtarıp, somut hizmetler ortaya koyarak bu hizmetler üzerinden tanıtım yapmalıdır.
-Şeffaf Hizmetler: Yapılan İslami hizmetler; “takiye modası” gündemdeyken, toplumla empati kurarak şeffaf bir şekilde icra edilmeli ve şüphe uyandıracak veya rahatsızlık verecek durumlardan kaçınılarak gerçekleştirilmelidir. Özellikle ticari kuruluşları olan dini grupların çok daha hassas davranması gerekmektedir. Hatta mümkünse ticari işlerden tamamen uzak durulması gerekir.
-İslam Birliği: Güç odaklarının ve İslam’ı ayak bağı olarak görenlerin en çok rahatsız olduğu İslam birliğini tesis etmek elbette çok zordur. Ancak bu zorluğa rağmen Müslümanlar İslam birliğini ümit haline getirmelidir. Ümit haline getirenler ise ideal haline getirirse işte o zaman güç odaklarının senaryoları daha da etkisiz hale gelecektir.
İslam birliği için ise çeşitli eylemlerden ziyade en önemli mesele, bir Müslüman’ın İslam’ı kendi hayatında yaşama gayretidir. Ve kuşkusuz bir diğer önemli nokta ise Müslümanların ortak-temel değerlerde buluşması ve kendi gruplarının anlayışıyla sınırlı İslam birliği hayalleri kurmamasıdır. Bu da; hedefte ittifak sağlamak ve hedefe ulaşmak için kullanılan farklı yöntem ve araçları – meşru olmak şartıyla- zenginlik olarak görebilmek zorunluluğunu beraberinde getirir.
Devamını okumak için tıklayın.
Haberin Devamında Ne Var?
- Türkiye’de Sapkın İslami Faaliyetler ve Yeni Senaryolar (5. sayfa)
- İslam Birliği ve Müslüman Dirliği (6. sayfa)
*Bu Analiz haberin ilk sayfası için tıklayın.
Kaynak: Beyaz Gündem (Analiz)