Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜRKEN Vakfı’nın gala yemeğine katıldı. Mandarin Oriental Otel’de gerçekleştirilen yemekte, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Köklü Türk vakıf geleneğinin ABD’deki mümessili TÜRKEN’in, sadece Türkiye’den gelen öğrencilerin akademik, sosyal ve ilmi gelişimlerine katkıda bulunmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakfın aynı zamanda Türk ve Amerikan sivil toplum kuruluşlarının iş birliklerini güçlendirmek için mümbit bir platform olduğunu söyledi.

“TÜRKEN, TÜRKİYE İLE AMERİKA ARASINDA YENİ BEŞERİ KÖPRÜLER KURUYOR”

TÜRKEN’in, hayata geçirdiği projeler ve gerçekleştirdiği temaslarla, Türkiye ile ABD arasında yeni beşeri köprüler kurduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakfın önümüzdeki dönemde ABD’de sivil toplumun farklı alanlarında adını daha fazla duyuracağına inandığını söyleyerek vakfın emektarlarını hizmetleri dolayısıyla tebrik etti.

Hiçbir başarının, insana altın tepside sunulmayacağına işaret ederek, şikâyet etmenin, adaletsizlikleri, sıkıntıları ve zulümleri eleştirmenin kolay olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zor olan eleştirdiğimiz hususların çözümü yolunda küçük de olsa, basit de olsa bazı adımlar atabilmektir. Mesele, karanlığa kızmak yerine onu delecek bir mum yakabilmektir” diye konuştu.

Türk tarihinin, başlangıçta önemsiz gibi görünen kimi çalışmaların, insanlığa yön veren eserlere dönüşmesinin örnekleriyle dolu olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşa edilen bir cami, bir medrese, bir çeşme, bir aşevi, kimi zaman da yol üzerinde yapılan bir kervansaray, asırlar boyu insanlara hizmet etmiştir. İşte bunun için bizim kültürümüzde hayır işlemek, geride hayırla yâd edilecek eserler bırakmak çok önemlidir” dedi.

“TÜRKEN, FAALİYETLERİYLE ÜLKEMİZİN GURURU OLDU”

Atalarımızın, sosyal ve beşeri hayatta karşılaştığı tüm sıkıntıların çözümünü devletten beklemek yerine, kurduğu vakıflarla bizzat kendisinin üstlendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Evet, tıpkı asırlar boyunca ecdadımızın yaptığı gibi, bir avuç gönül sahibi insanın halis niyetlerle; iyiliğe, barışa, yardımlaşma ve dayanışmaya dair güzel şeyler yapmak için başlattığı TÜRKEN, bugün gerçekten takdire şayan bir konuma ulaştı. 4 yıl önce bu topraklara ‘bismillah’ diyerek dikilen fidan artık kök saldı, meyve vermeye başladı. Ruhunu bir dolara satan alçaklara inat TÜRKEN, faaliyetleriyle ülkemizin gururu oldu. Bilhassa uzun yıllar FETÖ’cü hainlerin musallat olduğu yurt dışı eğitim alanında gerçekten önemli projelere imza attı.”

“ÜMMET VE İNSANLIK OLARAK ZOR ZAMANLARDAN GEÇİYORUZ”

Bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususların olduğunu; amaçların yerini araçların, muhabbetin yerini nefretin, dayanışmanın yerini kavganın ve çatışmanın almasına fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hassasiyetler kaybolursa, hasbiliğin yerini hesapçılık alırsa, bu imkânları da kaybederiz” uyarısında bulundu.

Müslümanların ve insanlığın zor zamanlardan geçtiğine, insanlığın ve İslam kardeşliğinin sınandığına dikkat çekerek, İslam coğrafyasının kardeş kavgaları ve iç çatışmalarla gündeme gelmesinin üzüntü verici olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birbirine kenetlenmiş tuğlalar gibi olması gereken insanlar, emperyalistlerin kışkırtmalarıyla her gün bir birinin kanını döküyor” diye ekledi.

“FİLİSTİNLİLERİN BAŞINA YIKILAN EVLERİ GÖRMEZDEN GELİYORLAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüzyıllar boyunca barışın sembolü Kudüs, mahzun bir şekilde ayakta kalmanın mücadelesini veriyor. İsrail yönetiminin yol verdiği radikal Siyonistler, bu mukaddes şehrin tarihî dokusuna yönelik saldırılar düzenliyor. Müslümanların güçsüzlüğünden, aralarındaki vahdet eksikliğinden cesaret alan İsrail, ilk kıblemizin İslami karakterini silmeye çalışıyor. İşgale karşı direnen Filistinli sivilleri ise ‘terörist’ yaftası altında tüm dünyanın gözü önünde katlediyor. Sözüm ona demokrasi havariliği yapan pek çok ülke, Filistinli sivillerin vahşice öldürülmesi karşısında seslerini dahi çıkarmıyor. Kendileri söz konusu olduğunda tek bir taşlarının yerinden oynamasına, tek bir camlarının kırılmasına tahammül edemeyenler, Filistinlilerin başlarına yıkılan evlerini görmezden geliyor.”

Yakaladıkları her fırsatı Türkiye’yi eleştirmek için kullananların, İsrail’in işlediği cinayetler söz konusu olduğunda tüm hassasiyetlerini rafa kaldırdığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin DEAŞ’lı ve PKK’lı teröristlere karşı yürüttüğü meşru operasyonlarını eleştiri yağmuruna tutanlar, devlet terörü uygulayan rejimler ve yönetimler karşısında hiçbir adım atmıyor” değerlendirmesinde bulundu.

“SURİYE’DEKİ VAHŞET KARŞISINDA, BİRÇOK DEVLET KILINI DAHİ KIPIRDATMADI”

Benzer bir kayıtsızlığın sadece İsrail’de değil, yedi yıldır Suriye’de de görüldüğünü sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir milyon masum Suriyelinin hayatını kaybetmesine, 13 milyon Suriyelinin evlerini terk etmesine neden olan vahşet karşısında, üzülerek söylüyorum, birçok devlet kılını dahi kıpırdatmadı” dedi.

Kimyasal silahlarla yapılan saldırılara gösterilen tepkinin, her gün konvansiyonel silahlarla öldürülen binlerce sivilden, varil bombaları altında can veren çocuklardan esirgendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Balistik füzeler hastanelerde, ekmek kuyruklarında, okullarda insanları acımasızca katlederken, istisnalar dışında bu vahşete sesini yükselten, tepki koyan olmuyor” şeklinde konuştu.

“ULUSLARARASI KURUMLAR SURİYE’DE DE SESSİZLİĞE GÖMÜLDÜ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Burada şu acı verici gerçeği üzülerek ifade etmek zorundayım. Günümüzde kimliğine bakmadan mazlumun hakkını koruyacak, yine kimliğine bakmadan zalimden hesap soracak ne bir kurum, ne bir mahkeme, ne de herhangi bir mekanizma vardır. Maalesef… Uluslararası güvenliği temin ile mükellef Birleşmiş Miletler Güvenlik Konseyi gibi kurumlar Bosna’da, Kosova’da, Ruanda’da, Yemen’de, Filistin’de, Arakan’da olduğu gibi Suriye’de de sessizliğe gömülmüştür.”

Srebrenitsa Katliamına engel olamayan bu kurumların, 20 yıl sonra Halep’teki sivil ölümlerini sadece uzaktan seyrettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet Türkiye’nin çabaları olmasaydı, İdlib’de de muhtemelen aynı felaket yaşanacaktı” dedi.

İslam inancında zulme rıza göstermenin de zulüm olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kanayan bir yarayı sarmak için gerektiğinde ölümü dahi göze alırız. Haksızlık karşısında elimizdeki tüm imkânları seferber etmekten çekinmeyiz. Nitekim Suriye, Arakan ve Filistin meselesinde bu doğrultuda ciddi mücadeledeler verdik.”

“İDLİB’DE YENİ KATLİAMLARIN ÖNÜNE GEÇTİK”

Türkiye’nin; bir taraftan kapısına sığınan Suriyeli kardeşlerine sahip çıkarken, diğer taraftan da savaşın son bulması için diplomatik kanalları devreye aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Başından beri işte Rusya ve İran ile Astana’da başlattığımız süreç, Suriyeli kardeşlerimizin sıkıntılarının bir nebze olsun hafiflemesine vesile oldu. En son İdlib krizinde yaşandığı gibi Suriyeli sivilleri Esed rejiminin insafına terk etmedik. Tüm imkânlarımızı kullanarak yeni katliamların önüne geçtik. Bunun yanında 4 bin kilometrekarelik bir alanı DEAŞ’lı ve PKK’lı teröristlerden temizleyerek, Suriye halkının emniyet içinde yaşadığı güvenli bölgeler hâline getirdik.”

ABD ve İsrail yönetimlerinin, Kudüs’ün hukuki statüsüne yönelik attığı illegal adımlara karşı da çok kapsamlı bir diplomatik mücadele yürüttüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Kudüs kırmızıçizgimizdir’ diyerek başlattıkları bu mücadeleyi kardeş ve dost ülkelerin desteğiyle belli bir aşamaya getirdiklerini aktardı.

“KUDÜS’Ü İSRAİL’İN İHTİRASLARINA KURBAN ETMEYECEĞİZ

ABD ve İsrail yönetimlerinin tüm tehditlerine rağmen BM Genel Kurulu’nda kabul edilen kararların, uluslararası kamuoyunun konuyla ilgili hassasiyetini gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk kıblemiz Kudüs’ü işgalcilerin insafına terk etmemekte kararlıyız. Barış şehri, üç semavi dinin mukaddes şehri Kudüs’ü, İsrail’in ihtiraslarına kurban etmeyeceğiz. Kudüs’ün izzetini, Harem-i Şerif’in onurunu, bu aziz şehrin tarihî karakterini korumaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Konuşmasında, ABD’de eğitim gören gençlere de seslenerek, “Sizler, sadece ailenizin ve bizim değil, dünyanın farklı köşelerinde adalet bekleyen milyonlarca insanın da umudusunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere; derslerine iyi çalışmalarını, kendilerine sunulan imkânların kıymetini bilmelerini ve sosyal yönlerini geliştirmenin yollarını aramalarını tavsiye etti.

Gençlere, bugün atılan adımların ve kurdukları dostlukların, çok uzun yıllar sonra meyve vereceğini unutmadan sabırla yürümelerini salık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinden; tahsillerini tamamladıktan sonra, çok daha donanımlı bir şekilde ülkelerine dönerek, Türkiye’nin kalkınma hamlesine omuz vermelerini beklediğini söyledi.