Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Pentagon sözcüsünün açıklamalarına ilişkin bir soruya verdiği cevapta, “Bizim Amerikalı yetkililerle, başkan ve bakan düzeyinde üzerinde mutabık kaldığımız konulara mugayir, muhalif açıklamaların yapıldığını sıkça görüyoruz. Burada bir yönetim zafiyeti olduğu ortada. Bu tür açıklamalar, terör örgütünü meşrulaştırma çabasıdır. Bizim çağrımız; terör örgütünü meşrulaştırmaya dönük bu tür çabalarından artık vazgeçsinler, tavırlarını net bir şekilde ortaya koysunlar” dedi.

“PYD/YPG’NİN MENSUPLARINA YÖNELİK TALTİFLER TERÖR ÖRGÜTÜNÜ MEŞRULAŞTIRMA ÇABASIDIR”

İkinci sorunuzla ilgili olarak da, zaman zaman Pentagon’dan böyle orta düzey, alt düzey sözcülerin, işte bilmem bölge koordinatörlerinin açıklamaları geliyor. Bizim Amerikalı yetkililerle başkan düzeyinde, bakan düzeyinde üzerinde mutabık kaldığımız konulara mugayir, muhalif açıklamaların yapıldığını sıkça görüyoruz. Burada bir yönetim zaafiyeti olduğu ortada. Bu tür açıklamalar PYD’nin, YPG’nin şu elemanına, bu mensubuna yönelik bu tür ifadelendirmeler, bu tür taltifler aslında bir terör örgütünü meşrulaştırma çabasıdır. Biz bu konuda gerek Pentagon yetkililerine, gerek Amerikan Dışişleri yetkililerine ve ilgili bütün birimlere bugüne kadar gerekli bütün bilgilendirmeleri yaptık. Dolayısıyla ortada bir bilgi eksikliği sorunu yok. Ortada bir zihniyet sorunu var, ortada bir bakış açısı sorunu var. Özellikle de bu tür açıklamaların kurmuş olduğumuz üçlü mekanizma toplantısının ilkinin hemen öncesinde ki yarın başlayacak biliyorsunuz, 8-9 Mart’ta Washington’da başlayacak bu toplantılar, yapılması da açıkçası bu üzerinde mutabık kaldığımız konuların ciddiyetine gölge düşürmektedir. Bizim çağrımız, Pentagon’un şu sözcüsü, bu sözcüsü, kimin söylediği çok önemli değil, terör örgütünü meşrulaştırmaya dönük bu tür çabalarından artık vazgeçsinler, tavırlarını net bir şekilde ortaya koysunlar.

Bir diğer konu da, böyle bir terör örgütünün bir mensubuna bir askerî sıfatla atıfta bulunmak, bir terör örgütünü meşru bir devletle eşit tutmak demektir. Yani bu devletler hukuku açısından da ortada büyük bir skandalın olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla biz bu konuda onların dediğim gibi şu sıfatla, bu sıfatla ifade etmeleri bizim için çok bir anlam ifade etmiyor. Biz sahada kendi ulusal güvenliğimiz çerçevesinde, önceliklerimiz çerçevesinde bu mücadelemize bundan sonra da devam edeceğiz.”

TERÖRİST SALİH MÜSLİM’İN TÜRKİYE’YE İADESİ

Soru: “Salih Müslim’le ilgili bir süreç yaşandı Çekya’da. Türkiye’nin geçici tutuklama talebi oldu, ancak serbest bırakıldı. Ardından Almanya’ya geçtiği anlaşıldı ve Türkiye yeniden geçici tutuklama ve iade talebinde bulundu. Bununla ilgili olarak bütün Avrupa Birliği ülkeleri nezdinde bir girişim yapıldığını anlıyoruz. Bu kapsamda Türkiye daha önce Interpol’e Salih Müslim’le ilgili olarak kırmızı bülten çıkartılması başvurusunda bulunmuştu 2016 yılında. Bu başvuruya olumlu yanıt verilmedi mi Interpol tarafından kırmızı bülten çıkartılmasına? Verilmediyse gerekçe nedir? Ayrıca, başka teröristler var mı Interpol’ün bu şekilde kırmızı bülten çıkartmadığı?”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Şimdi Salih Müslim veya diğer kişilerle ilgili bizim uluslararası anlaşmalar çerçevesinde talep hakkımız vardır. Bu Avrupa Birliği’yle ta 70’li yıllarda, yanlış hatırlamıyorsam, yaptığımız anlaşmalar çerçevesinde bunları iade etmek isteyen ülkeler gerekli hukuki gerekçelere sahip bulunmaktadır. Yani bu dediğiniz şahıs olur, başka birileri olur ki vardır, yani dönem dönem çıkar. Bunların bir kısmı siyasi suçludur, bir kısmı adi suçludur, bir kısmı uyuşturucudur, bir kısmı başka konularla ilgilidir. Mesela 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ’cülerle ilgili, oraya kaçan FETÖ’cülerle ilgili de bu tür girişimlerimiz oldu. Bunlar aynen devam edecek. Bu kişileri, Türkiye’nin hakkında kırmızı bülten çıkarttığı bu kişileri iade etmek için bu ülkelerin elinde dediğim gibi yeteri hukuki gerekçe ve zemin bulunmaktadır. Bunun dışında yapılacak yorumlar, oyalamalar, geciktirmeler ya da hukuki içtihat, ne diyelim, çabaları kararın daha ziyade siyasi olduğunu gösterir hukuki olmaktan ziyade. Şimdi madem biz terörle mücadele ediyoruz, gerek Avrupa Birliği ülkeleriyle, gerek Amerika Birleşik Devletleri’yle, gerek Ortadoğu veya diğer ülkelerle bu tür bir talepte bulunduğumuz zaman bunun hukuki gerekçelerini zaten oluşturup gönderiyoruz. Kırmızı bülten gayriciddi bir mesele değil. Bu ciddi olarak çalışılan, dosyaya ilgili bütün bilgilerin, belgelerin konularak hazırlandığı bir taleptir bu. Biz de bunu ciddiye alıyoruz. Bunu Interpol’e ya da başka bir ülkeye gönderdiğimizde bunun tabii ki işleme konmasını beklemek en doğal hakkımız. Çünkü anlaşmalar zaten bunu gerektiriyor.

Şimdi bu dediğiniz şahısla ilgili işte Prag’da tutulması, bırakılması, Almanya’da ortaya çıkması vesaire, aslında burada Avrupalıların da oturup düşünmesi lazım. Yani Türkiye gibi bir müttefiklerinin terör örgütünün mensubu olarak gördüğü, ilan ettiği bir kişiye Avrupa sokaklarında, başkentlerinde böyle elini kolunu sallayarak imkân ve fırsat vermeleri ne anlama geliyor, bunu kendilerine sormaları gerekiyor. O zaman Türkiye buna tepki gösterdiği zaman, yani ‘niye Türkiye bu konularda böyle sert tepki gösteriyor’ diye bir tavır içinde de olmamaları gerekiyor. Çünkü dediğim gibi hukuk çerçevesinde aslında ellerinde yeteri kadar imkân, yeteri kadar hukuki zemin zaten var. Dolayısıyla, bizim beklentimiz, temennimiz tabii ki önce Çekya Cumhuriyeti’nden iadesiydi. Şimdi Almanya’yla ilgili bu süreç yürütülüyor. Bildiğiniz gibi Dışişleri Bakanımız da dün bugün orada, gerekli görüşmeleri yaptı. Buna da devam edeceğiz, yani bu kişiler nereye giderse gitsin, Avrupa’ya gider, başka yere gider, bunlarla ilgili hukuki süreçleri biz izlemeye devam edeceğiz.

Interpol ayağıyla ilgili olarak da, arkadaşlarımız hem Adalet Bakanlığı, hem İçişleri Bakanlığı, hem Dışişleri Bakanlığı’ndaki ilgili birimlerimiz onlarla yakın mesai içerisindeler. Çünkü onların da belli mekanizmaları var takip edilmesi gereken; bu dosyaların hazırlanması, Interpol sistemi içerisine girmesi vesaireyle ilgili. Bununla ilgili çalışmalar da devam edecek. Bizim beklentimiz, dediğim gibi bu uluslararası anlaşmalar çerçevesinde bu suçların ivedilikle Türkiye’ye iade edilmesi.”