Türkiye’de İslamiyet’in doğru algılanmaması için çeşitli senaryoların ortaya sürüldüğü ve algı operasyonlarının yapıldığı görülüyor. Milletin din noktasında ki hassasiyeti ile bu algı operasyonları, küresel güç odaklarının beklentilerini istedikleri ölçüde karşılamıyor. Ancak bu durum yapılan psiko-sosyolojik algı operasyonların tamamen de etkisiz olduğu anlamını taşımıyor.
Elbette bu algı operasyonları yalnızca Türkiye değil, dünyada da İslamiyetin popüler bir tehlike olarak gösterilmeye çalışıldığı farklı senaryolarla sunuluyor. İslamofobi olarak nitelendirilen uluslararası bir etkiye sahip, “İslami terör” ve “İslami yobazlık” kavramlarıyla yapılan propagandalar, dünya gündeminde de her fırsatta parlatılıyor.
Türkiye’de İslam’a Karşı Bir Senaryo: FETÖ
İslami hizmet grubu olarak bilinen ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında belirgin şekilde maskesi düşen FETÖ, Türkiye’de kurgulanan ve on yıllardır işletilen büyük bir oyunun önemli bir örneği olarak ortaya çıktı.
Müslüman milletine 15 Temmuz’da ateş açan kimselerin FETÖ bağlantısı dikkat çekiyor. Öte yandan, Türkiye’ye askeri, siyasi ve ekonomik alanlar gibi birçok açıdan vurulmak istenen darbenin yanı sıra, en önemli darbenin milletin inancına vurulmak istendiği görülüyor. Aynı zaman da İslami hizmetle özdeşleştirilen FETÖ çalışmaları üzerinden, İslam’ın karalanmasının da önceden beri nasıl planlandığı ortaya çıkıyor.
FETÖ, Türkiye’de küresel güç odaklarını çok rahatsız eden bir grup olan nurcuların üzerine kara bir leke sürme senaryosuyla başladı. Dolayısıyla FETÖ’nün “İslami hizmet” ve “Nurcu” olarak gösterilmeye çalışılması da tesadüf değildi. FETÖ’nün ilk kuruluşu ve Nurcular içine sızma ve ayrılma süreçleri dikkatlice incelendiğinde bugünkünden çok daha da karanlık ilişkiler ağı ile karşılaşılacağı şüphesizdir.
FETÖ’nün, İslam’ın temel prensipleri olan namazdan başörtüsüne, başörtüsünden alkol içmemeye kadar birçok alanda, İslam’da ki ehl-i sünnet anlayışına aykırı fetvaları ve uygulamaları benimsedikleri de görülüyor.
FETÖ faaliyetleri dikkatli bir şeklide incelendiğinde, Türkiye’de yazdığı Risale-i Nur ile güç odaklarını rahatsız eden Bediüzzaman Said Nursi’nin etkisini de kırmaya çalıştığı ortaya çıkıyor. Öte yandan; Nur Cemaatlerinin hemen hiç biri tarafından kabul görmeyen ve Risale-i Nur eserlerini ve Risale-i Nur’un hizmet anlayışını tahrif ettikleri gerekçesiyle Bediüzzaman Said Nursi’nin yakın talebeleri ve Nur Cemaati tarafından çok sert şekilde eleştirilen FETÖ, Nurcularla derin zıtlıklar içindeydi.
Ehl-i sünnet anlayışını benimseyen Türkiye’de ki hemen her dini cemaat ve tarikatla da yıldızı barışmayan FETÖ’nün, İslam içerinde de ehl-i sünnet anlayışına çok büyük zararlar verdiği görülüyor. Ehl-i sünneti benimseyip savunan cemaat ve tarikatlarla da zaman zaman gündeme yansıyan anlaşmazlıklarıyla dikkat çeken FETÖ, 15 Temmuz gecesi de yalnız kaldı.
15 Temmuz darbe girişimine ilk sert tepki ve milli iradeye sahip çıkma çağrısı, nurcu bir STK olan Şekercihan Derneği’nden geldi. 15 Temmuz 2016 23:15’te Beyaz Gündem’de yayınlanan bu ilk bildiriyle kamuoyu uyarılırken, diğer dini gruplarında tabanlarına art arda benzer bildiriler ve çağrılarda bulunduğu görüldü.
Devamını okumak için tıklayın.
Haberin Devamında Ne Var?
- Dünyada Küresel Bir İslamofobi Rüzgarı (2. sayfa)
- Türkiye’de İslami Hizmetler (3. sayfa)
- Güç Odaklarına Odaklı Sözde İslami Hizmetler (4. sayfa)
- Türkiye’de Sapkın İslami Faaliyetler ve Yeni Senaryolar (5. sayfa)
- İslam Birliği ve Müslüman Dirliği (6. sayfa)
Kaynak: Beyaz Gündem (Analiz)