Her zaman kullandığımız bir sözdür ''her işte bir hayır vardır'' lakin çoğu zaman bunu söylemek o kadar da kolay gelmeyebilir insana. Acıların doruk noktaya ulaştığı, haksızlıkların diz boyunu aştığı biranda dilimize gelse de; diyemeyiz şu basit cümleyi. Zannederiz ki; kimse anlamaz derdimizi, zannederiz ki; sanki biziz dünyanın en büyük çilekeşi. Halbuki unuttuğumuz bir nokta vardır; derdimiz büyük olsa da, her şeyden büyük Rabbimiz var. Kimsenin duymadığı hıçkırıklarımızı, kimsenin görmediği gözyaşlarımızı gören, bilen, işiten ve cevap veren, her şeye kadir yüce mevlamız var. Şair ne güzel diyor;


''Gelse celalinden cefa,
Yahut cemalinden vefa,
ikisi de şu gönle sefa,
Lütfun da hoş, kahrın da hoş''

Evet lütfun da hoş, kahrın da hoş Rabbim sensin gönlümüzün dermanı, acılarımızın ilacı, çıkmaz yollarımızın sonu... Sadece biz insanlar anlayamıyoruz, bizi bizden çok sevdiğini ve her zaman bizim için hayırlısını verdiğini unutuyoruz. Belki de dualarımızı yanlış ediyoruz. Yaramaz bir çocuk gibi her gördüğümüzü istiyoruz.

Demiyoruz ki ''Rabbim hakkımda hayırlısı ne ise bana onu nasip eyle, hakkımda hayırlı olana da gönlümü razı eyle'' Bazen duamızı böyle yapsak da olumsuz sonuçlar karşısında çabuk yıkılıyor, isyan ediyoruz. Neden olmadı, niye böyle oldu, diye kolayca yakınabiliyoruz. Unutuyoruz duamızı nasıl ettiğimizi, unutuyoruz en başta her şeye razı geldiğimizi.

Düşünüyorum da Rabbim sen öyle güzelsin ki; belki de sana dua etmem için dokundun kalbimin bamteline. Beni huzurunda, duada görmek istediğin için bu kadar ters gitti işlerim. Bu yüzden mi kapandı yüzüme bütün umut kapılarını? Ama sen fettahsın Rabbim. Ne olur geldim bak huzuruna, aç bana hayırlı kapılarını. Bir kapıyı kapatırsan, başkasını açarsın. Kulunu darda koymazsın. Sen bizlere hakkımızda hayırlı olanı nasip et.