PKK, kuruluşundan itibaren Kürt meselesinde tek muhatap alınması gereken bir yapı olduğunu ısrarla sürdürmektedir. Seçtiği yöntemler ve zaman içerisinde genişlettiği eylemler ile bu durumu bölge insanlarına da hissettirmiştir.

Kendi bileşenlerini artık kontrol etmekte zorlanan PKK, 7 Haziran Genel Seçimleri ile birlikte genişlemiş olan Kürt siyaset alanını kendi lehine çevirmek istemiştir. Bu düşüncesiyle de, kendisine karşı oluşabilecek bir muhalefetin önüne geçmiş olacaktı.


Beyni KCK’da, kalbi Avrupa’da, kolları Kandil’de, ayakları ise tehdit etttikleri ve kandırdıkları masum insanlarımızda olan HDP’nin, PKK nezdinde kaç milletvekili ile TBMM’ye girdiğinin aslında bir önemi bulunmamaktadır. Hatta o tehditkar söylemlerde bulunan vekillerin dahi Kandil nezdinde zerre önemi ve değeri yoktur.

Şiddeti reddeden ve barışı samimi olarak isteyen bir kişi, PKK’nın mevcut yapısı ile asla örtüşmeyeceği gibi HDP’den de, PKK ile arasına mesafe koymasını ve kati suretle kendisini ayrıştırmasını beklemek sadece kendimizi kandırmak olur. Çünkü onlarda barışın ve demokrasinin dağdan gelebileceğine inanıyorlar!

Örgütü destekleyen kitle, demokrasi söyleminde bulunduğu vakit bizim dediğmiz olmazsa ülkeyi yangın yerine çeviririz tavrını işte buradan almaktadır.

**

KCK ve HDP, halkı Kobani için direnmeye çağırdı (6-7-8 Ekim 2014). Cizre – Nur Mahallesi’nde yaşayan, Hür Dava Partisi’ne sempati duyan kişilerin hedef alındığı olaylarda 52 kişi öldü. Masum insanların ölmesine sebep olan bu olaylarda HDP’lilerin hiçbiri medyanın karşısına çıkmamış, hatta sessizliğe bürünmüştür.

**

27 Aralık 2014 tarihinde YDG-H üyeleri, Hüda-Parlıların oturduğu Nur Mahallesi’nin giriş ve çıkışlarına hendek kazarak bölgeyi kontrol altına almıştır. Evlere uzun namlulu silahlar ile ateş açan örgüt mensupları, çok saysıda evi ateşe vererek 3 kişininde hayatını kaybetmesine sebep olmuşturlar. Bu süreçte bölge insanı ölen kişilerin cenazelerini bir süre defnedememiştir. Ancak HDP vekilleri bu olay karşısında da, çareyi konuşmamakta bulmuştur.

Karanlık aktörlerin planlamış olduğu bu iki olayı, HDP yetkilileri önceden bildikleri için eylemlerin ön saflarında yer al(a)madılar! Merkez medya ise bu yaşanılanları o süreçte de gör(e)memiştir!

Tabi bu sessizlik Türk Silahlı Kuvvetlerimizin 24 Temmuz 2015 tarihinde başlatmış olduğu hava harekatlarıyla bozulmuş oldu. Çünkü herkes kendine demokrattı!

**

HDP yurtdışında PKK’yı övücü, ülkemizi ise
“sivil katliam” yapmakla suçlamaktadır. Aynı HDP ise yurtiçinde bu olayları “cesur mücadele” yapılıyormuş gibi kamuoyuna yansıtmaktadır. Merkez medya ise bu duruma çanak tutmaktadır. Kısacası HDP, her zaman ki gibi ikili oynamaya devam etmektedir!  



twitter.com/yusuf_imamoglu