Ortalama menopoz yaşının ülkeden ülkeye ufak değişiklikler göstermekle beraber 51 olduğunu belirten Op.Dr. Betül Görgen, kadınlar da menopoz dönemine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op.Dr. Betül Görgen, “Menopoz, kadınlar için son adet periyodu demektir. Yumurtalıkların aktivitesinin bitmesi sonucunda kandaki östrojen belli bir seviyenin altına düşer ve adetler kesilir. Menopoz diyebilmek için kadının 12 ay süreyle adet görmemesi gerekir” dedi.

Menopozda en sık rastlanan semptomların başında ateş basması geldiğini ifade eden Op.Dr. Görgen, “Gece terlemeleri, cinsel istek azalması, Vaginal kuruluk diğer semptomlardır. Menopoza gelene kadar geçen süre 3-4 yıl kadar sürer ve ortalama 47 yaşında başlar. Kötü beslenme, vejetaryen olma ve sigara kullanımı menopoz birkaç yıl öne çeker. Kadınların yüzde 1’i 40 yaşından önce menopoza girmektedir.(erken menopoz)” diye konuştu.

“Menopozun en önemli belirleyicisi genetiktir”

Menopozda FSH hormonunun 10-20 kat arttığını kaydeden Op.Dr. Görgen, “LH hormonu 3 kat artarken, Östrojen 5-10 kat azalır. Osteoporoz, gece terlemeleri, psikolojik problemler, kardiovasküler hastalıklar genellikle östrojen eksikliği sonucudur. Ateş basması, terleme, çarpıntı ve titreme en önemli şikayetlerdir ve kadınların yüzde 20 sinde görülür. 1-2 yıl kadar sürer. Nadiren 5 yıla kadar uzayabilir. Özellikle ateş basması yaşam konforunu oldukça bozan bir belirtidir. Ayrıca östrojen eksikliğine bağlı olarak dokularda da değişiklikler olur. Bu değişikliklerin en tipik olanı “ atrofi” dir. Vajinal atrofi sonucunda, enfeksiyon sıklığında artış, ağrılı cinsel ilişki, idrar yolu enfeksiyonu görülür” ifadelerini kullandı.

Kalp ve damar hastalıklarının menopoz sonrasında kadınlarda erkekler kadar sık rastlanır hale geldiğini belirten Op.Dr. Görgen, “Diğer bir bulgu, kemik kütlesinde azalma ve kırık riskinde artmaya neden olan “osteoporoz”dur. Kemik gücü azalır, kırık riski de artar. Menopozdan sonra kemik kütlesindeki kayıp yılda yüzde 5 gibi olmaktadır. Bunu ölçmek için, kemik mineral dansitesine bakılır. Özellikle riskli grupta osteoporoz taraması gereklidir. Menopozdaki hastaya yaklaşımda temel kurallar; Öykü ve fizik muayene, Jinekolojik değerlendirme, smear, vaginal USG, Kan biyokimyası, Mammografi ve Kemik Ölçümüdür” açıklamalarında bulundu.

Tedavinin yakınmalar doğrultusunda ve kemik kaybına yönelik olması gerektiğini Op.Dr. Görgen, “Asıl olan eksik olanı yerine koymaktır. Bu amaçla kullanılan başlıca hormon Östrojenlerdir. Östrojenler ağız yoluyla kullanılabileceği gibi vajinal veya cilt yoluyla da kullanılabilmektedir. Son yıllarda kullanılan SERM (Selektif Estrojen Reseptör Modülatorü) ler,östrojen olmadıkları halde onun reseptörlerine bağlanarak bazı dokularda östrojen benzeri bazı dokularda da bu etkiyi bloke edici işlev görürler. Bu grupta kullanılan ilaç “Raloxifen” dir. Kemik üzerine östrojen gibi etki yaparken, meme ve rahim iç dokusuna da östrojeni bloke edici etki gösterir. Hormon tedavisi bazı yan etkilere sebep olabilir. Özellikle vaginal kanama sık görülür ve mutlaka biopsi almayı gerektirir. Hormon tedavisine başlarken ailede venöz tromboz öyküsü araştırılmalıdır. Rutin trombofili taramasına gerek yoktur. Hormon tedavisi, beyin fonksiyonlarında olabilecek rahatsızlıklara etkili olmaz. Kısa süreli kullanımda memeca riskini artırmaz. Ama 4 yıldan sonra hafif bir artışa neden olur. Hormon tedavisinin amacı, en düşük dozun mümkün olan en kısa sürede kullanılmasıdır. Kemik erimesini önlemek için Kalsiyum ve D vitamini başlanır. Bunun yanında hanımlara sağlıklı beslenme, kafein alımının azaltılması önerilmeli ve egzersiz yapmaya teşvik etmelidir” şeklinde konuştu.