Toplumda ki istikrarlı memnuniyetsizlik durumu ve öne sürülen sebeblere bakınca, milletimizin son 10 yıldır ciddi manada şımardığı/şımartıldığı görülüyor.

İstekler asla bitmek bilmiyor. 'Onlara şunu veriyorsun da, bize ne vereceksin?' talepleri birbiriyle yarışıyor. Kişisel tercihlerin ceremesi, Devlet'e mal edilmekle beraber, yapılanlar/verilenler karşısında 'yetersiz, daha fazla, daha çok' hissiyatı adeta salgın bir hastalık gibi gün geçtikçe yayılıyor.

Şunu unutmamak gerekir;

Hiçbir Devlet toplumun tüm isteklerine cevap verebilecek kaynağa sahip değildir. Olsa da, bunu biran da vermez/veremez. Çünkü (görüldüğü üzere) taviz, tavizi doğurur ve bu durum önüne geçilemez bir hâl alır.

Son(uç) olarak;

24 Haziran erken seçiminin, esas olarak yaklaşmakta olan küresel kriz ve bölgemizde patlaması an meselesi olan önemli hadiselere karşı (gard alma/hazır olma maksadıyla) yapıldığının bilinmesi gerek. Emin olunsun ki birkaç ay sonra çok daha önemli konular üzerinde yoğunlaşacağız.

***

Eren Erdem meselesi...

Üzerinden gırgır yapılıp geçiştirilecek bir konu değildir. Yapılan itiraflar buz dağının görünen kısmıdır.
15 Temmuz sonrası 'FETÖ'nün siyasi ayağı, Meclis ayağı' söylemini dilinden düşürmeyen CHP'nin, FETÖ'nün en önemli/etkin siyasi üs'ü olduğunu göreceğiz.