Kız olsun erkek olsun her genç kardeşimizde “ideal evlenecek kişi profili” hakkında bir şablon mevcut. Bu profil küçük yaşlarda “güzellik, yakışıklılık, fiziksel görünüm” tarzında duygusal ve cezp edici faktörleri içerse de ilerleyen yaşlarda “fiziksel görünüm ve kültürel uyumluluk” olarak değişiyor. Hatta orta yaş ve daha sonrası için “kültürel uyumluluk” kriteri genellikle daha fazla ağırlık kazanıyor. Peki huzurlu bir evlilik için nelere dikkat edilmeli?

Kültür, inanç ve dünya görüşü uyumu

Evliliklerde çatışmalara neden olabilen en temel konulara bakıldığında kültürel/inançsal/dünya görüşü uyumsuzlukları dikkat çekiyor. Bu durum benim gözlemlerime göre evlilikleri bitiren en temel faktör. Bu nedenle evlenmeden önce bu alanlarda uyumlu olunduğunda mutabık kalınması gerekiyor. Bir küçük hatırlatmada da yarar var. Kültür/inanç/dünya görüşü açısından kişiler farklılık gösterebilir. Bu evliliğe engel değildir, yanlış anlaşılmasın. Engel olan “farklılıklar” değil, “uyumsuzluklar” konusudur.

Olgunluk düzeyi

Evlenecek bireylerin olgunluk düzeyi evlilik aşamasında başlıca önemli kriterlerin ön sıralarında gelmektedir. Bu olgunluk düzeyinden kastedilen ise bilişsel, duygusal ve biyolojik olgunluklardır. Aslında bu üç olgunluk alanı ayrıca bir yazıda işlenmesi gereken önemdedir. Ancak konunun dağılmaması ve diğer maddelere yer kalması açısından kısaca belirtiyorum.

Öte yandan yaş konusu da bu olgunluk açısından önemlidir. 22 yaş ve altı evliliklerde sorun yaşanma riskinin bu nedenle daha fazla olduğunu gözlemliyorum. Ancak yaşın katı bir sınır olmadığını da göz ardı etmemek gerekir. Çünkü olgunluk yaşla ölçülebilen bir olgu değildir.

Tanışma süreci

Evlilik öncesi tanışma süreci geleneksel yapıdan batılı tanışma tarzlarına doğru değişim gösterdiğinden, tanışma sürecinde ki bu farklılık evliliğin temellerinin sağlam olmamasına da neden olabiliyor. Genellikle çiftler eskiden olduğu gibi “çevresinden bilgi toplayarak, evleneceği bireyi öğrenmek” yolundan ziyade “flört yoluyla” bunu sağlamaya çalışıyor. Dolayısıyla bu durum “karşıda ki bireyin göstermek istediği şekilde görülmesi” sonucunu da beraberinde getiriyor. Ve doğal yaşamda kişinin nasıl olduğunu bilmek zorlaşıyor.

Bu bağlamda kısa flörtler mi veya uzun flörtler mi daha iyidir, gibi “bazı uzmanlarımız” gibi tavsiyeler veremeyeceğim. Bunun yerine, evlenmek istenilen bireyin aile, iş ve arkadaş ortamlarından bilgi edinmekte de yarar var diyebilirim. Tabi bunu yaparken dedektif modunda karşıda ki kimseyi rahatsız etmemek gerekir ve olabildiğince doğal yapılmalıdır. Öte yandan araştırma sonuçlarına baktığımızda da aile ve çevre ilişkileri iyi olan bireylerin evlilikte de daha başarılı olduklarını görüyoruz.

İletişim kurma becerisi uyumu

İletişim kurma becerisinin uyumundan kasıt “aynı frekanstan konuşabilmek” olarak ifade edilebilir. Eğer bunu sağlayamıyorsanız, evliliğinizin iletişim temelli çatışmalarla yıpranacağını bilmelisiniz. Gereksiz ve yersiz konuşmaların, laf cambazlıklarının yada susmanın kısa süreli faydalarına aldanan ve iletişim beceresi yeterli düzeyde olmayan bireyler de evlilikte problemlere neden olabiliyor.

İletişimin evlilikte ki temel unsurlarından biri çiftlerin uyumlu kişilik yapılarına sahip olmasıdır. Evlilik öncesinde her ne kadar bazı zıtlıklar çekici bulunsa da evlilik sürecinde bu zıtlıklar iletişim problemi için zemin hazırlamaktadır.

İletişimde yargılayıcı, aşağılayıcı, olumsuz anlamda eleştirel yaklaşımlar iletişim problemlerini netice verir. Bununla birlikte iletişimi uzun vadede baltalayan bir başka unsurda “sempati” dediğimiz, karşınızda ki kişiye olan duygusal bağınızla, iletişim şeklinizi olumsuz etkilemektir. Örneğin, “üzülmesin” diye ciddi bir hatayı dahi -söyleyebilecek bir durumdayken- söylemiyorsanız bu “sempatinin olumsuz etkisi” olarak geri dönebilir ve ileride “birikmiş bir buz kütlesi gibi” sorunlarınız birikebilir. Buz kütlesi en ufak çatışmanızın ısıyla erirse bu da ilişkinizi derinden etkileyebilir. “Sen bana bunu demiştin/yapmıştın” rüzgarları esmeye başlayabilir. Bu nedenle “sempati” yerine “empati” iletişimde dikkate alınmalıdır.

İlişkileriniz alarm vermeye başlamışsa her alanda olduğu gibi bu alanda da uzmanlara başvurmanız gerektiği de her zaman aklınızın bir kenarında olmalı…

Huzurlu bir aile dileğiyle…