“Kadın erkek eşitliği” veya “kadınlara pozitif ayrımcılık” sözlerini ağzımıza doldurup, “yaygara” koparttırıyorlar.

Kadın ve erkek hiç eşit olabilir mi? Madem eşitleyeceğiz neden biri kadın, diğeri erkek.

“Kadın dayak yedi” haberini okuyup “kadınlara eşitlik” masalını cazip propaganda aracı kullanmak, “kadın tecavüze uğradı” deyip kadına pozitif ayrımcılık peşinde koşmak…

Sağ olsun Hükümetimiz de, “yok ya, kadın erkekle eşit değildir” diyemez halde. Hatta kadınla erkeğin eşitliğini savunan politika dizaynlarının peşinde cirit atıyor.

Kadın ve erkek eşitse, neden pozitif ayrımcılık yaygarası var, kimsede sormaz. Ya iki şey arasında ayrım yaparsanız nasıl eşitlenir?

***

Evet, kadınların kadın olmasından kaynaklı mağduriyetleri var. Bunu kabul etmek, göz ardı etmemek gerek. Ancak bunu doğru kavramlarla ifade etmek, teşhisi doğru koymak gerekir.

Kadın için adalet, gerekiyor. Kadın için pozitif ayrımcılık veya erkeklerle eşitlik değil. Bir kere fıtraten kadın ve erkek eşit değil ki beklenti aynı olsun.

“Kadın ve erkek aynı şeyleri yapamaz, çünkü özellikleri aynı değil” diyeceğim ama homurdanan kuklalar çıkacak diye demiyorum. Böyle denlince homurdananlar, madem kadın erkek eşit, neden hiç “kadınlara da askerlik zorunlu olsun” diye eylem yapmazlar?

Eşit diye diye değerlerimizi de yıprattınız. “Kadın ve erkek eşittir, o zaman otobüste kadına neden yer veriyorsunuz” diyen kadın bile gördüm. Hani kendini “erkekler gibi güçlü ve ayakları üzerinde durabilen” olarak göstermesi gerekiyor ya…

***

Kadın çok değerlidir, hatta bazı duyguları vardır ki erkeklerden daha üstündür. Bazı özellikleri erkeklerden daha iyidir. Fakat erkekler de değerlidir. Erkeklerinde ön plana çıkan özellikleri vardır. Herkese istidatlarına göre davranmak gerekir ki, fıtratlar bozulmasın, toplumsal yaşam zarar görmesin.

Öyle ki bazı yerlerde (hatta bir ara Türkiye’nin şarlatanlarının gündeminde), kadının çocuğu karnında taşımasının eşitliğe aykırı olduğundan yola çıkan yaratıklar vardı. Bunun için bir süre erkeğin karnında çocuğun durması için yollar aranıyordu. İş bu kadar çınırından çıkmıştı.

Kadının dövülmesi, tecavüz edilmesi; onun erkekle eşit görülmemesinden kaynaklanmaz. Kadının bu ve benzeri muamelelere maruz kalması, kadının hukukuna tecavüz edilmesi ile alakalıdır. Kadının hukukunun ihlal edilmesi ise adaletle ilişkili bir meseledir, eşitlikle alakası yoktur.

***

“Pozitif ayrımcılık” kavramı da beni rahatsız eder. Eşitliğe gerek olmadığı gibi ayrıma da gerek yok. Kadını “dezavantajlı bir kategori üyesi” yapmaya çalışan bu kavram da yakışıksız. Evet, kadınlara özel ekstra hizmetler verilebilir ancak bunlar “kadının hukukunu koruma” çatısı altında olmalıdır. Kadın bu toplumun doğal bir parçasıdır. Onun haklarını korumak için muhakkak kadınlara özel uygulamalar olabilir, olmalıdır.

***

Fakat son kez yeniden söyleyeyim, eşitlik veya pozitif ayrımcılık değil, bize lazım olan adalettir. Eğer teşhisi yanlış terimlerle koyarsak, neticesi de sağlıklı olmaz.

Kadın haklarını koruma ve adaletli muamele için yapılan çalışmaları tebrik etmeden geçmeyeyim.  Her ne kadar bu güzel çalışmaların bir kısmı, eleştirdiğim “eşitlikçi” insanların eliyle yapılıyor olsa da elbette tebrike değerdir.

Ama kadınlar gününü kutlamadan geçeceğim, çünkü başkalarınca belirlenmiş bu “suni günler” hep beni rahatsız etmiştir. Biraz sıradan olacak ama “kadın benim için bugün değil, her gün değerlidir” demek içimde kalmasın.