Hollywood stüdyolarında çekilen dev bütçeli 'Birleşen Gönüller' filminin tanıtımı Kanşon AVM'de yapıldı. 24 Ekim'de vizyona girecek filmin yönetmeni Hasan Kıraç, "Birleşen Gönüller filmi aynı zamanda bir aşk filmi ama bakarsak odağında bir vefa filmi, aynı zamanda bir fedakarlık filmi. 1940’lılarda savaşla dağılan iki sevgilinin 50 yıl sonra buluşma hikayesi." dedi.

Birleşen Gönüller'in başrollerini Hande Soral ve Serkan Şenalp paylaşıyor. Çekimlerine Kasım 2013'te Bulgaristan'da başlayan filmin savaş sahneleri Hollywood'un ABD dışındaki platolarından biri olan, Cehennem Melekleri, Herkül, 300 Spartalı, Conan gibi filmlerin çekimlerinin yapıldığı Nuboyana stüdyolarında çekildi. Yönetmenliğini Hasan Kıraç’ın yaptığı film, 1940'lı yıllarda Sovyet Rusya'sından, 1990'lı yıllara uzanan ve bu zorlu yolda yürüyen iki ayrı sevdanın, yıllara ve uzun mesafelere rağmen devam etmesini konu alıyor.

Basın mensuplarına film hakkında bilgiler veren Yönetmen Hasan Kıraç, “Birleşen Gönüller filmi aynı zamanda bir aşk filmi ama bakarsak odağında bir vefa filmi, aynı zamanda bir fedakarlık filmi. 1940’lılarda savaşla dağılan iki sevgilinin 50 yıl sonra buluşma hikayesi. Öte yandan Türkiye dışında farklı coğrafyalarda eğitim veren öğretmenlerin fedakarlık hikayesi. Bu film iki yönüyle tercih sebebi oldu. Bu film üçte bir itibariyle Bulgaristan’da çekildi. Zaman zaman soğuk kış şartları ve Bulgaristan’ı tercih etmemizin sebebi oradaki dokunun çok daha uygun olacağını düşündük. Gezmelerimiz sırasında çok iyi korunmuş köyler vardı. Görsel açıdan çok güzel yerler keşfettik buda bize zenginlik kattı. “ diye konuştu.

Filmde ayrıca yurt dışında eğitim veren gönüllü öğretmenleri de işlediklerini vurgulayan Kıraç, şunları söyledi: “Bir öğretmen ailesi, eğitim vermek için Kazakistan'a gidiyorlar. Oradaki çabalarını, fedakarlıklarını gözlemleyeceğiz. Aynı zamanda onların hikayesiyle bir aşk hikayesini ortaya çıkaracağız. Yurt dışında fedakarlık yapan öğretmenlerin kahramanlıklarını anlatıyor tabi ki onlar için şunları söyleyebilirim; böyle bir film bir nefes, belki çok daha iyileri çekilecektir. Ama bir bir başlangıçtır diyeyim.”

Filimde Yunus Öğretmen rolünü oynayan usta oyuncu Atılgan Gümüş, yurt dışında gönüllü eğitim veren bir öğretmeni canlandırırken çok zorlandığını ifade etti. Gümüş de filmle ilgili şunları dedi: “ Senaryoyu ilk okuduğumda da söyledim; bunu çekmeye hazırsanız bende bunu oynamaya hazırım dedim. Yunus Öğretmen rolünü canlandırıyorum. Tabi ki zorlandım. Hem öğretmen hem akademisyen hem de bir babayım. O da iki çocuk babası bir öğretmen. Onu algılamak çok zordur. Tabi ki hayatımızda yaptığımız fedakarlıklar vardır. Ama yurt dışındaki öğretmenleri ben anlamakta çok zorlanırım. Yurt dışına gidip orada okul açmak, orada ki ihtiyaç sahibi çocuklarla buluşturma çabasını hani kendi düzenini bozma kadar bu işe tutkulu olmak çok alışık olduğum ve kolay çağırdığım bir duygu değil açıkça itiraf etmek gerekir. Çok fazla okuyup çok fazla sindirmek zorunda kaldım bu karakteri canlandırırken. Çünkü o başka bir haleti ruhiye. Herkesin yaşayabileceği bir şey değil. Oyuncu olarak oynayacağınız zaman belli duygularınızı çağırırsınız. İşte katili oynayacağınız zaman bazı şeyler vardır oyunculukta onları oynarsınız ama bu farklı bir şeydi. Zorlandım açıkça söyleyeyim.”

Filmin baş rollerinden Serkan Şenalp ise, “Bol bol soğukla mücadele ettik, bol bol üşüdük. Aksiyon sahnelerinde ufak tefek sorunlarımız oldu. İşte düşmeler kalkmalar. Filmin hikayesine gelirsek film 90’larda geçen ve Kafkasya’da geçen iki ayrı aşk hikayesini anlatan bir hikaye. Benim oynadığım Niyaz, Cennet ile günümüzde pek alışık olmadığımız bir aşk yaşıyorlar. Bir yandan savaşla mücadele etmeye çalışıyorlar. O zorlu süreci anlatan güzel bir film oldu.” ifadelerini kullandı.

Cennet rolünü oynayan Sema Çeyrekbaşı da,“Senaryoyu hüzünle okudum, rolümü hüzünle oynadım. Şimdide filmi hüzünle seyredeceğim. Ama henüz filmi görmedim.” dedi.