Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya getirdikleri keçe ve elyaf işleme sanatını günümüze uyarlayan Selçuki&Ali gelenekten geleceğe bir moda köprüsü kuruyor.

Asırlardır Orta Asyalı göçebe toplumlarının uyguladığı elyaf işlemesini ve en eski kumaş yapma tekniklerinden olan keçeyi, modaya ve günümüze uyarlayan Selçuki&Ali, hem bu sanatları yaşatıyor hem de geçmiş ve gelenekle gelecek ve modayı harmanlıyor. Selçuk Gürışık adı altında akademik bir çalışma olarak başlayan proje, tasarımcı Ali Alev’in katılımıyla üretim ve müşteri odaklı hale gelmiş. Doğal malzemelerle modaya farklı bir renk getiren markanın ürünleri, yurt dışında da New york, Amsterdam, Londra ve Tokyo gibi şehirlerde satılarak hem geleneksel kumaş üretim tekniklerini hem de Türk modasını temsil ediyor. Tasarımcı Gürışık ürünlerinin meraklılarıyla buluşma amacıyla Selçuki&Ali’den ’Yeni Serüven’ adıyla Nişantaşı Art 212’de görücüye çıktığını belirtti. Sergi 7 Aralık’a kadar kapılarını ziyaretçilerine açık bırakacak.0

“Keçe en büyük tutkum”

“Keçe ne büyük tutkum, en sadık işim olarak kalan uğraşımdır” diyen Gürışık, “Keçe tılsımlı bir sanat ürünü, kendi benliğinizi, parmak izinizi, ruhunuzu, yaratıcılığınızı bir araya getirip koyabileceğiniz bir alan ve sonsuz. Koltuk takımından, eşarba, kıyafete, yer halısına hatta kutuya, inşaata, duvar kaplamasına her türlü ürüne dönüştürebileceğiniz farklı boyutlarda, dokularda, renklerde şans sunuyor size” diye konuştu.

“Su ve sabun ile üretim yapıyoruz”

Kumaş teknikleri hakkında bilgi veren Gürışık, “Daha dokuma tezgahları icat edilmeden önce elyaftan yapılmış keçe kumaş göçebe yaşayanların daha fazla kullandığı neolitik dönemden beri var olan bir kumaş üretim tekniğidir ki çok ilginç koyun yününün su ve sabunla tepiştirerek bir araya getirilmesi ile oluşan en ilkel kumaştır. Biz burada el yapımı bir kişinin yapabileceği bir kumaş metodu olan keçeleme elyaf sanatı ile yapılan bir kumaşa baktığımızda kırpılan yün elyafı, sıcak su, sabun tepiştirerek bir araya getirilmesi tekniğine dayanarak yapıyoruz” dedi.

“Ürünlerimiz el yapımı ve doğa dostu”

Türk markası olduklarını fakat geleneksel bir marka olmadıklarını altını çizen Gürışık, “Gelenekselden güncele, güncelden de daha ileriye yönelik kendi kültürümüzün devrimini gösteren bir markayız. El yapımı ve doğa dostu bir yaklaşımla üretim yaptığımız için yüksek adetlerdeki seri üretime ve teknolojinin getirdiği eksi puanlara rağbet etmiyoruz. Daha yavaş moda, çevre dostu dediğimiz bir moda anlayışıyla doğal elyaf, doğal ürünler, el yapımı gibi bir sürü etik değerleri yüksek olan hem kafa patlatıyoruz hem biraz tasarım yapmaktayız. Endüstri gelişmiş el sanatını öldürmüş. El sanatı endüstriye destek olamamış. Biz bu yenilikleri getirmekteyiz” açıklamalarında bulundu.

“Batı ürünlerimize çok talep gösteriyor”

Yurt dışından çok fazla talep gördüklerini belirten Gürışık, “25 yıl Londra’da yaşadım. Paris ve New York gibi başka dünya şehirlerinde de var olmam ve işlerimi göstermem bana çeşitlilik kazandırdı. Havalimanındaki standımız da turistlerin ilgisini çeken tasarımlarımız bizim geçmiş birikimlerimizin yansımasıdır. Batı insanından çok ilgi görmekteyiz. Batı taleple yaklaşmakta, ayrıca da el sanatına, özgün işlere, doğal elyafa gösterilen ilgi batıda 50 sendedir var, ülkemizde de yeni yeni ortaya çıkıyor” dedi.

Yedi yıl önce atölye ziyareti sırasında yapılan işin ilgisini çekmesiyle Selçuk gür Işık ile birlikte çalışmaya başlayan Tasarımcı Ali Alev, “İşe dahil olmam, yedi sene önce atölye ziyaretimle başladı. Yapılan işin çok keyifli olduğunu gördüm. En başında beri işin markalaşma boyutuna el atmak istedim. Yedi sendir bu uğraşı veriyoruz bir yere gelebildik. Farklı elyafları bir arada kullandık enteresan işler çıktı. Kullandığımız elyaflar kaşmir, bambu, pamuk, yün ve ipek ağırlıklı. ” diye konuştu.