Tarih Öğretmeni ve Araştırmacı Yılmaz Kahrıman, hemen her evde tüketilen tarhana çorbasının öyküsünü anlattı.

Kahrıman, Padişah Yavuz Sultan Selim ve vezirine Edirne’de Ramazan ayında dar gelirli mahallede bir ev ziyaretinde, dar hane çorbası ikram edildiğini ifade etti. Dar hane çorbasının zamanla isminin tarhana olduğunu kaydeden Kahrıman, "Bir akşam Yavuz Sultan Selim ve vezirinin Edirne’de Ramazan ayında kılık değiştirip sokaklarda gezmek isterler. O dönemde Edirne’de Ramazan ayında misafirperverlik çok fazla. Bir esnaf dükkanı kapatıp evine giderken bir çok eve iftara çağrılıyormuş. ‘Gel bizde iftar yap’ diye. Sultan Yavuz bunu bildiği için böyle bir şey yapıyor. Dar gelirli bir mahallede akşam saatlerinde dolaşırken top patlıyor. Eski bir evin önünde yaşlı bir kadın seslenir ‘Gelin evlatlarım top patladı. Karnınız açtır. Allah ne verdiyse yiyelim.’ Sultan Yavuz ve vezir içeri girer ve selam verirler. Yer sofrası ve bir yaşlı amca görürler içeride. Sofraya otururlar ve sofraya sadece çorba gelir. Çorbalar içilir. Sofraya başka bir yemek gelmez. Sultan Yavuz ve vezir başka bir şeyleri olmadığını anlar yaşlı ailenin. Vezir o sırada ‘Padişahım gördünüz mü ne kadar lezzetli bir çorbaydı’ der. Yaşlı karı koca padişah olduğunu anlayınca çok üzülürler. ‘Aaa siz padişah ve vezir misiniz?’ derler. ‘Kusura bakmayın biz yoksul ve dar gelirli insanlarız. Bu dar hanemizde ancak bu çorbamız var. Dar hane çorbası ikram edebildik size. Başka bir şey ikram edemedik’ derler. Sultan Yavuz evden ayrılır ve çok etkilenir durumdan. Mahalle halkına ciddi bir yiyecek yardımında bulunur. Dar hane çorbası, zamanla tarhana çorbasına dönüşür." dedi.