Türk pop müziğinin güçlü yorumcularından Yeliz, yeni albümü Gidiyorum’u müzikseverlerle buluşturdu. Şarkı söylemeye doymadığını belirten Yeliz, müziğe ara verdiği yılların acısını çıkarmak istercesine “Her şarkıda, her albümde olayım istiyorum.” diyor.

Yeliz, Zaman Pazar'dan Ali Pektaş'ın sorularını cevapladı. İşte o röportaj:

- Gidiyorum adlı yeni albümünüz nasıl ortaya çıktı. Hikâyesini anlatabilir misiniz?

- Yaklaşık sekiz yıldır Soner Arıca ile aynı mekânda çalışıyoruz. Hep bana 'Sana çok büyük bir slow şarkı yapacağım' diyordu. Ben de 'Ne zaman yapacaksın?' diye soruyordum. Yeni albüm için yola çıktım ama elimde şarkı yoktu. Bir gün Bumerang’ı gördüm ve en azından bu şarkıyı yeni bir versiyonla söyleyip dijital platformlarda paylaşayım dedim.

- Bu şarkıyı daha önce Yonca Evcimik de seslendirmişti…

- Evet, sözleri Sibel Alaş’a, müziği Yonca’ya ait. O söylemişti ama o zaman diğer şarkıları arasında çok öne çıkmadı. Biraz güme gittiğini düşündüm. Güme gidecek bir şarkı değil deyip onunla yola çıktık.

- Peki sonrası nasıl gelişti?

- Hakan Eren’in evinde bir gün toplandığımızda Soner Arıca, sürpriz bir şekilde 'Sana şarkı yaptım, dinler misin?' dedi ve Gidiyorum’u dinletti. Duygusal bir şarkı bekliyordum ama açıkçası bu kadar büyük bir şarkı beklemiyordum.

- Çok mu şaşırdınız?

- Sözleri ve müziği duyunca resmen tıkandım. 'Bunu nasıl okuyacağım' dedim. Soner de 'Bunu ancak sen yorumlarsın' dedi. Şarkının aranjmanı bittiğinde, hüngür hüngür ağladım. Bir şarkı ayrılıkları, bir beraberliğin bitişini bu kadar güzel anlatabilirdi. Sadece kadın erkek ilişkisi olarak almadım bu şarkıyı. Günümüzde birçok aile ayrılıyor. Birçok dostluklar bitiyor. Herkese hitap eden sözleri var.

- Duyduğumuza göre stüdyoda bu şarkıyı yorumlarken bir hayli terlemişsiniz...

- Bir cumartesi günüydü. Ben klima kullanmam. Aranjörümüz Sezgin, 'Başla' dedi, başladım okumaya. Sesim okudukça açılır. Koştukça açılan Arap atları gibiyimdir. (Gülüyor) Önce çatallı falan çıkar ama sonra bir açılırım durmak bilmem. Ben şarkıyı okumaya başladım ama kimse dur demiyor. Sıcaktan dört kez tişört değiştirdim. Şarkıyı 17 kez üst üste okudum. En sonunda Soner’e olmadı mı hâlâ dedim. O da 'Çoktan oldu ama her okuduğunda farklı bir yorum katıyorsun. O yüzden durdurmadım' dedi. Gerçekten her şeyimle hissettiğim bir şarkı.

- Albümünde üç Soner Arıca şarkısı daha var. Süpervizör de o. Soner Arıca’yla çalışmak nasıldı?

- Soner, nesli tükenmiş insan. Birçok şeyi aşmış. Ona yıllardır altın çocuk diyorum. Kalbi, yüzüne vurmuş. İnsan olmanın bütün vasıflarını fazlasıyla taşıyor.

- Bir de Yunanca şarkı var. Neredeyse bir Yunanlı gibi yorumlamışsınız. Biliyor muydunuz Yunanca?

- Hayır, bilmiyorum. Ama bu yorumu herkesten duyuyorum. Sözlerini Michael Kuyucu yazdı. İtalyan Lisesi’nde oduduğum için Latince biliyorum. Ama Yunanca hiç okumamıştım. Bir defa çok zor bir dil. Michael çalıştırdı beni. Şarkıyı okuduğumda Soner de çok şaşırdı. Ben de bu şarkıyı bu haliyle çok seviyorum. Sahnede de herkes Yunanca olarak istiyor.

- Sizinle birlikte yola çıkıp silinen birçok isim oldu müzik piyasasında. Yeliz’i bugünlere taşıyan nedir?

- Ben müziğe sadece bir dönem ara verdim. Ondan sonra da hiç durmadım. Sahne, konser, albüm… Çok zor da olsa hep çalıştım ve bir şeyler ürettim. Çünkü insanlar benden bir şeyler bekliyordu. Onlara cevap vermem gerekiyordu. Bir de benim çok dostum var, o kadar dostum var. Bir şey yapmak istiyorum dediğim zaman hemen yanımda oluyorlar ve bana yardım ediyorlar.

AÇIKHAVA’DA KONSER VERMEZSEM GÖZLERİM AÇIK GİDER

- Ara verdiğiniz yılların acısını çıkarmak istiyorsunuz yani…

- Evet. Gerçi 2007’den beri dolu dolu yaşıyorum ama doymuyorum şarkı söylemeye. Bu konuda belki en arsız şarkıcıyım. Bana deseler ki üç ayda bir albüm yapacağız, stüdyoda olacağız, çıkmam yatarım orada.

- Bu kendine güvenden mi geliyor, müziğe olan aşktan mı?

- Ben çok iyi bir yorumcu olduğumu ve iyi bir sese sahip olduğumu biliyorum. Ben de kendimi dinlerken ağlıyorum. Çünkü çok şükür ki bunu da aştım. Şu anda sizle konuşurken Yeliz’im. Ama buradan bittiği anda bitiyor Yeliz’lik, sahneye çıktığımda Yeliz’im. Oradan indiğim anda alakam yok, normal zamanda o Yeliz’likle hiç alakam yok.

- Dört nesil de sizin şarkılarınızı biliyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

- Benim içimde bir sürü kadın var. Farklı yaşlarda. O yüzden her dönemi ayrı yaşıyorum. Kendi tarzımı ve duruşumu bozmadan güncel olanı takip ediyorum. Geçmişi de silip atmıyorum. Öte yandan eski şarkılarımı dinleyen gençler de var. Bir iki haftalık değil, ömürlük şarkılar söylemeye gayret ediyorum.

- Peki zindeliğinizin sebebi nedir?

- Ben çok hiperaktifim, bir saniye yerimde duramam. Bana kahveye gelin, beş dakikada on kere kalkarım. O kadar hiperaktifim ki, artık arkadaşlarım yorulur. Çok az uyurum. 3-4 saat uyku bana yeter. Bir Pollyanna değilim belki ama hayata pozitif bakmayı severim.

- Peki günümüz müzik piyasasını nasıl görüyorsunuz?

- Kimseyi yargılamak istemem. Herkes her şeyi istediği şekilde yapmakta tabii ki özgür. Ancak benim istediğim tek şey, kalıcı şarkılar yapılsın. Günübirlik olmasın. Bir on sene sonra da dinlenebilsin.

- Kamera önündeki ya da sahnedeki Yeliz haricinde günlük hayatta nasıl birisiniz?

- Yırtık pırtık gezer, iki sokak boyunca her gün kedi doyururum. Ben artık ünlülük denen şeyi çoktan aştım. Ben sadece sesime ve karakterime güvenirim. Bazen ‘büyük sesli Yeliz’ yazanlar yanına ‘koca yürekli Yeliz’ de yazıyorlar. Beni tanımıyorlar ama nasıl böyle bir şey yazıyorlar? Demek ki yıllardır ben bunu vermişim. İnsanlar beni sesim kadar karakterimle ve duruşumla da seviyorlar. Bir de ben sahneden indiğimde sanatçı elbisemi çıkarıp normal halime dönüyorum. Sanatçı Yeliz’le normal Yeliz’i ayırırsan mutlu yaşarsın.

- Hâlâ böyle isteyip de yapamadığınız bir şey var mı?

- Var. En büyük hayalim Açıkhava’da konser vermek. Hem bizim hem de Batı sazlarının olduğu bir orkestra ile birlikte. Açıkhava’da bir konser vermeden ölürsem gözlerim açık gider. Bir de başka sanatçıların söylediği, benim de söylemek istediğim şarkılar var.

- Bir sonraki albüm bu olacak sanırım...

- Başkalarının okuduğu, benim de okumak istediğim ve içimde kalan, kıskandığım şarkılar var. Mesela Yaşar’ın 'Mevsimler' şarkısı. Çok seviyorum. Ondan rica ettim, ikiletmeden verdi şarkıyı. Bunun gibi aklımda beş altı şarkı var. Onları kendimce yorumlayacağım bir albüm düşünüyorum.

EN DİBİ GÖRDÜM

- Müziğe çok küçük yaşlarda başladınız. 'Biraz daha olgun başlasaydım' dediğiniz oldu mu?

- Hayır, olmadı. Hayatımda sadece bir tek keşkem oldu. O da müziğe ara verdiğim yıllarla ilgili. Onda da Allah’ın bana öğreteceği bir şeyler vardı, demek ki bir sınavdan geçmem gerekiyordu. O dönemde o büyük sınavı yaşadım, öğrenmem gerekenleri öğrendim.

- Neler öğrendiniz o süreçte?

- Yalnız kalmayı öğrendim, yokluğu, tavandan tabana düşmeyi, dibe vurmayı gördüm ve yaşadım. Ama yaşadığım bütün zorluklara rağmen karakterimden ve kişiliğimden asla taviz vermedim.

- En dibi gördüm dediniz. Ne yaşadınız mesela?

- O en sıkıntılı, beş kuruş parasız dönemlerimde bana bir iş teklifi geldi Bursa’dan. Çok komik bir paraydı ama ben iş geldi diye sevincimden göbek attım. Bir müzikholdü. İlk önce dört kişiye şarkı söyledim. Sonrasında iş büyüdü. Her hafta sonu servisle Kavacık’a gittim. Oradan da otobüsle Bursa’ya gittim. Dört yıl kadar sürdü ve hiç gocunmadım. Bunu sadece birkaç arkadaşım bilir. 'Yeliz sana helal olsun, biz yapamazdık' dediler.

- O dönemde sizi ayakta tutan şey ne oldu?

- Allah’a olan inancım ve güvenim. Çok şükür Yaradan’ıma. O zamanlar aza kanaat getirdim. Şimdi çok istiyorum. Onunla bu konuda anlaştığımızı hissediyorum. Allah bana çok mükafatlar verecek, bunu da hissediyorum. Çünkü bunu kolay kolay hiç kimse yapmazdı. Çünkü siz Yeliz’siniz, otogara girdiğinizde herkes bakıyor ama ben hiç gocunmadım. Helalinden rızkımı kazandım çok şükür.

- Sebebi neydi bu yaşadıklarınızın?

- Sadece bir tek sebebi yok. Hani bazı şeyler üst üste gelir ya. Artık bunları hatırlamak bile istemiyorum, çok geride kaldı. Fazla duygularıma kapılmaktan bazı şeyleri ayırt edemedim o zaman. Ama şimdi mesela aşkından öleceğim bir adam çıksa karşıma ve bana mesleğini bırak dese ortamdan ikiye bölünsem şarkı söylemeyi bırakmam. Çünkü ben şarkı söylemeden yaşayamıyorum. Ben onun için doğmuşum. Bunu son albüm sürecinde daha iyi gördüm. Bütün şarkıları okumak istiyorum. Her şarkıda, her albümde olayım. Herkes benimle düet yapabilir. (Gülüyor)