ABD medyası ve özellikle sinema sektörü onyıllardır televizyon ekranlarına taşıdıkları figürlerle algı operasyonunda başı çekiyor. Hollywood-Pentagon işbirliği ile servis edilen filmler ABD’nin savaş propaganda aracı olarak hizmet veriyor.


1983 yılında CIA’nin Başkanı William Colby, yaptığı bir konuşmada “Artık belli ülkelerde operasyonlarımızı topla tüfekle değil ‘demokrasi’ yoluyla yapalım; aydınları medyayı kurumları devşirelim ‘gerekli’ haberleri yayalım!” demişti.

Hemen hemen tüm ABD işgalleriyle ilgili ABD’nin icraatlarını “beyaz perdede aklama” yönünde girişim vardır. ABD ve ABD ordusu dünyayı kötülüklerden kurtaran yegâne güçtür vs...

TÜRKİYE NE YAPIYOR?

Peki, onca yıl kültür emperyalizminin etkisinde kalan ülkemiz ABD gibi kendini aklama derdinde olmaksızın kendi propagandasını yapabiliyor mu? Türk sinema sektörü markasını başka ülkelere ihraç edebilme konusunda ne kadar başarılı?

Türk televizyonlarında yayınlanan diziler, geçtiğimiz yıl 140’ın üzerinde ülkeye ihraç edildi. Dizi sektörü yıllık 350 milyon doların üzerinde ihracat rakamına imza atarak başarılı bir ivme çizdi.Türk dizilerinin ihraç edildiği bölgelerin başında Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri yer alırken, bu bölgeleri sırasıyla Doğu Avrupa, Batı Avrupa, ABD ve Latin Amerika ülkeleri takip ediyor.

Genel anlamda Türk dizileri, gösterime girdiği ülkelerde Türkiye’ye olan ilgiyi ve bakış açısını olumlu yönde değiştiriyor. Bu gibi yumuşak güç unsurları Türkiye’nin turizmine de büyük katkı sağlıyor. Son yıllarda bu dizilerin gösterildiği ülkelerden Türkiye’ye yönelik yoğun bir turist akışının sağlandığı görülüyor.

Özellikle Türkiye’nin yakın coğrafyasında bulunan tarihi ve kültürel bağların da yer aldığı Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu ülkelerinde Türkiye’ye olan ilginin ve sempatinin artmasında dizilerin katkılarına yönelik somut işaretler bulunuyor. Diziler öncelikle Türk kültürüne olan ilgiyi artırmakta ve izleyicilerin kültürel yakınlaşma bağlamında birtakım gelişmelere yol açıyor.Türk dizileri özellikle Balkan ülkelerinde bu kapsamda Türkçeye olan ilgiyi artışmış ve Türkçe öğretiminin yapıldığı kurslara gidenlerin sayısının artmasına yol açtı. Arap ülkerinde ise modernleşme anlamında bir model oluşturdu.

DAHA FAZLA BÜTÇE AYRILMALI

Türkiye’de dizi film üretimi sinema filmi üretiminin çok çok üstünde olmasına rağmen sinema sektöründe de benzer başarılara imza atıldı. Türkiye’nin tarihi zaferleri ve diğer uluslarla yürüttüğü dostluk ilişkileri yakın dönemde beyaz perdeye taşındı. Çanakkale zaferimizin dünyaya tanıtılmasında büyük rol oynayan ‘’Son Umut’’ ile Japonya-Türkiye dostluğunu pekiştiren "Ertuğrul 1890" filmleri ile Türk-Kore dostluğunu anlatan "Ayla" filmi bunlara birer örnek. Bunun gibi sanatsal yönü daha kuvvetli filmler çekilerek uluslararası ölçekte başarılar hedeflenmeli. Öncelikle bu yönden sektöre yeterli bütçeler ayrılarak bir çözümleme gerekir.

Öte yandan Türk sineması bu bağlamda küresel pazarda ilerleme gösteren, tanınan, ödüller alan bir sinema olarak tanımlanabilirken teknik, ekonomik veya kültürel birçok nedenden dolayı dünyanın önde gelen sinemaları arasında sayılamıyor. Bu denli başarıya rağmen Türk sinema ve dizi sektörünün kamuoyu oluşturmada da etkisiz kaldığı söylenebilir. Örneğin sadece kültürel zenginliğimizi tanıtma anlamında değil, Türkiye’nin politik tezleriyle ilgili diziler üzerinden kamuoyu yaratılabilir.Böylece gerek dünya medyasında gerekse dünya sinemasındaki yanlış algılarla mücadele edilebilir. Kısacası Türkiye’nin kültür-sanat politikalarında daha iddialı ve dış dünyaya dönük bir anlayış belirlenebilir.

Kaynak: Türkiye Haber Merkezi