Bugün sinema tarihimize kaliteli bir yapım daha eklendi. Direniş Karatay-Son Selçuklu Kahramanı filmi, yazının yayımlandığı 9 Mart itibariyle nasipse vizyonda seyircisiyle buluşuyor.

Film her şeyden önce, daha önce hiç çalışılmamış, üzerinde hiç durulmamış tarihimizin önemli bir dönemine dikkatleri çekmekle büyük bir iş yapıyor. Selçuklu Dönemine değinmeden Asya’dan Anadolu’ya Türk tarihini bağlamamız mümkün değil. Selçuklu demeden Osmanlı diyemeyiz. Bu bakımdan filmin çok önemli bir döneme ışık tutuyor olması çok kıymetli.

SAHNELERİNDEN ÇOK ETKİLENDİM

Film eleştirmeni olmadığım için haddimi biliyorum ve filme dair olumlu ya da olumsuz eleştiri yapmıyorum. Yalnız bireysel kanaatim filmin çok beğenileceği yönünde. Doğrusu ben sahnelerinden çok etkilendim.

Benim olumlu yönden baktığım filmin çekim ve yapım kalitesinin yanında, milli ve yerli olma yolunda attığı diğer adımlardır. Bu durum yapımdan çok yapımcılar ve işin emektarlarının milli ve yerli oluş/duruşlarıyla doğrudan ilgilidir.

Filmin yapımcısı olan Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi her ne kadar kendi tarihine dayandırsa da bir üniversite tarihinden öte bir milletin tarihinden önemli bir döneme işaret ediyor. 1240’lı yılların resmini çizmek hiç kolay olmasa da bu dönemi yansıtacak bir plato kuruluşu ve kendi platosunda çekim yaparak ülkeye de hizmet etmeye çalışmışlar.

İLK KEZ BİR ÜNİVERSİTE YAPIYOR

Ülkeye 66.000 metrekare kapalı, 20.000 metrekare açık olmak üzere toplam 86.000 metrekare alana kurulu dev bir plato kazandırıldı. Bu plato, aynı zamanda, ilk Selçuklu platosu olma özelliğini de taşıyor. Anadolu Selçuklu Devleti ilk kez tek başına bir sinema filminde ele alınmış oluyor ve yine ilk kez bir üniversite -ilim, bilim, sanat hayatın her alanında olan bir üniversite-, bir sinema filminin doğrudan yapımcılığını üstleniyor.

Dirayetli devlet adamı Emir Celaleddin Karatay, o günün ticaret erbabı Ahiler ve Ahi Evran, yine o dönemin en muteber ilim adamı Sadreddin Konevi’yi ve Mevlana’yı tarihte olduğu gibi bir arada görüldüğü bir senaryo olması ayrıca dikkat çekici. 15 Temmuz’un provası niteliğindeki olaylarda halkın Moğollar’a karşı başkaldırısı ve genç, yaşlı, erkek, kadın her kesimiyle bir milletin Moğollar’ı püskürtmesi bu milletin tarihinde neyse, bugün de aynı karakteristik yapıda olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor.

Sözün kısası; bu yerinde profesyonelliğe ve milli duruşa destek verilmeli diye düşünüyorum. Çok bir şey ile değil. Bu büyük destek için sadece ve sadece gösterimde artı bir yazdırmak fazlasıyla yeterlidir.



Kaynak: Diriliş Postası (Orhan Pekçetin)