İçinde bulunduğumuz yüzyılda teknolojinin çok önemli olduğunu belirten Âlemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışması Genel Koordinatörü Kaman “Biz klasik anlatım olan sözlü geleneğimizle beraber teknolojiyle de davamızı yaymalıyız.

İçinde bulunduğumuz yüzyılda teknolojinin çok önemli olduğunu belirten Âlemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışması Genel Koordinatörü Kaman “Biz klasik anlatım olan sözlü geleneğimizle beraber teknolojiyle de davamızı yaymalıyız. Efendimiz’i (sas) izzetle anlatmak için teknoloji bugün için bir araçsa o halde bu aracı kullanmamız gerekiyor.” dedi. 

Haliç Kongre Merkezi’nde yarın dördüncüsü düzenlenecek olan Âlemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışması hakkında ve Siyer Vakfı’nın kuruluş amacını, yaptıkları çalışmaları Âlemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışması Genel Koordinatörü Mehmet Kaman’a sorduk.

Siyer Vakfı ne zaman kuruldu, neler yapar?

2010 yılında Eyüp Sultan’da kuruldu ve hizmet alanı Efendimiz (sas) hayatını, mirasını, ehlibeyti ve sahabeyi anlatmak üzere yola çıkıldı. Yaptığımız hizmetlerin çatısını Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz oluşturmaktadır.

SİYER VAKFI SÜNNETİ HİZMET ARACI BELİRLEDİ

2010 senesinde bu minvalde bir dernek vakıf yok muydu böyle bir ihtiyaç duydunuz?

Siyer Vakfı resmi olarak 2010 ama öncesinde temeli 1990’lı yıllara ders halkalarına dayanır. Evet muhtemelen o dönemlerde bu alanda çalışma yapan kurumlar vardır ama “Her yiğidin bir yoğurt yiyiş şekli vardır” diyebilirim. Siyer alanında Efendimiz’in sünnet-i seniyyelerini hizmet amacı olarak belirledik. Muhammed Emin Yıldırım hocamın liderliğinde yola çıktık.

Kurulduğumuz günden bugüne kadar Cumartesi Dersleri olarak vakıf binamızda Yıldırım hocam tarafından dersler devam etmekte. Hangi köşede bir insan varsa ona ulaşıp Rasulüllah efendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Rakamsal olarak 4000 halka olarak Türkiye ve yurtdışında halka sohbetlerimiz var. Gençlik komisyonumuz, kadınlar komisyonumuz kendi alanlarında çalışmalar yaparak gayret göstermekteler.

Siyer Vakfı tarafından dün düzenlenen “Sinema Söyleşileri” başlıklı etkinlikte oturum başkanı olarak Yönetmen Kubilay Erkan Yazıcı (solda), Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Yusuf Ziya Gökçek (sol 2), yönetmen ve sinema yazarı Abdulhamit Güler (sağ 2) ile “4. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışması” koordinatörü Mehmet Kaman (sağda) konuşmacı olarak yer aldı.

Duvarda farklı bir haritamız var. 82 il 82 sahabe diye. Türkiye’de 81 il var. Nedir bu 82 il meselesi?

Bu projemizi yaklaşık 4 yılda tamamladık. Lefkoşe de bizim 82. ilimiz. Her ile bir sahabeyi tanımlarken ilimizin özelliklerini göz önünde bulundurduk. Mesela Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentidir. Hz. Hatice Validemiz’i 01 olarak Ankara ile ilişkilendirdik. Hz. Osman Efendimiz’i Kayseri’de... Neden, tüccardır biliyorsunuz Osman Efendimiz (ra).

Memleketim Kütahya’ya hangi sahabimizin adını verdiniz neden mesela?

Ammar bin Yasir Hazretleri’ni ilişkilendirmişiz. Kütahya’da tarihi cami ve medreseler çoktur. Mimari açıdan da farklıdır bu yapılar. Ammar bin Yasir sahabimizin mimari kabiliyeti olduğundan bu şekilde bir isimlendirme yaptık.

İzmir’e Mus’ab bin Umeyr... Biliyorsunuz sahabelerimizin içinde zengin ailelerin de çocukları vardı ki bunlardan birisi Mus’ab bin Umeyr. Diyarbakır için Halid bin Velid hazretlerini.

İZZETLE YA DA ZİLLETLE DÜNYADAKİ HER EVE GİRECEK

Çatının Peygamberimiz olduğunu söylediniz. Mesela Muhammet Emin Yıldırım’ın cumartesi günleri verdiği dersler, yurtiçi ve dışında yaptığınız sohbetler yeterli değil mi de kalkıp teknolojik bir yarışma yapıyorsunuz? Ne alaka desem mesela?

Bakış açınız bir bölüme kadar doğru. Evet bizler söz geleneğinden gelen bir toplumuz. Yani sohbet bizim dinimizde, kültürümüzde önemli bir konuma sahiptir.

Dönem dönem tarihin kırılma noktaları var. İçinde bulunduğumuz yüzyıl teknolojinin önemli olduğu bir dönem. O halde biz klasik anlatım olan sözlü geleneğimizle beraber teknolojiyle de davamızı yaymalıyız. Efendimiz’i(sas) izzetle anlatmak için teknoloji bugün için bir araçsa o halde bu aracı kullanmamız gerekiyor. İzzetle dememin bir sebebi var bunu açalım biraz. Allah’ın Rasülü Mekke’nin oligarşik yapısının zulümlerinin had safaya ulaştığı dönemde rabbimize dua ederken üstüne işkembe bırakılıyor. Hz. Fatıma Validemiz bunu duyunca koşarak gelir ve “Babacım ne yaptılar sana” diyerek üzülür. Efendimiz o zaman “Kızım üzülme yakın zamanda babanın adı izzetle ya da zilletle dünyadaki her eve girecek.” buyurur. Bu bizim için bir görev aynı zamanda, Müslümanlar’a bir vazife düşüyor. Evet hepimiz ölüp gideceğiz faniyiz, peygamberlerin arkalarında bıraktıkları dünyalıkları olmadığı ve dini hizmeti miras bırakılar. Hz. Peygamberimiz bize kendisinin adının izzetle anılmasını miras bırakmıştır. İşte o nedenle biz Müslümanlar izzetle anlatılması anlamında gayret göstermeliyiz.

İşte bu yüzden sinemayı tebliğ aracı olarak görüyoruz ve bu alanda uygun olan her argümanı Peygamberimizin mirasını bir adım öteye taşımak adına çalışıyoruz.

BU SENE 4.’SÜ DÜZENLENECEK

Kısa film yarışması kaç yıldır var?

Dört yıldır bu etkinliği düzenliyoruz. Bu sene 18 Şubat Pazar(yarın) günü olacak inşallah. Her sene bir tema veriyoruz Efendimiz’i anlatacak olan. İlk sene 50, ikinci sene 103, üçüncü sene 30 ülkeden 143 katılım oldu. Artık elhamdülillah geleneksel hale geldi. 30 ‘an fazla ülkeden 170 film geldi. Bu sene animasyon ve senaryo kategorisi de ekledik.

Jüri nasıl seçiliyor?

Öncelikle bizim taşıdığımız hassasiyetlere sahip olmalı. Yani Allah’ın Rasulü’nün mirasını kuşanmış olmalı. Jüri “Bu senin bakacağın taraf ben kendi alanımda bakarım” diyebilir. O nedenle bir seçki yapmaya gayret ediyoruz. Kırmızı çizgilerimizi dikkate alarak seçkilerinizi yapın diyoruz hem ön jürimize hem ana jürimize. Ve kendileri bu çizgiyi dikkate alarak kendi alanlarında değerlendiriyorlar filmleri.

Nedir bu çizgiler?

Zalimlerin ve gafillerin gösterdikleri gibi dinimiz terör gibi gösterilmemeli. Hâlbuki efendimiz gittiği her yere rahmetten başka bir şey götürmemiştir. Bunun yanında mahremiyet. Alkol ve içki, ayrıca küfür olmamalı. Jürimize bunları aktardığımızda zaten kendileri de hak veriyorlar.

Aslında şimdi soracağım soru ayrı bir röportaj konusu olmalı ama sormadan geçemeyeceğim. Kur’an Müslümanlığı denilen bir sapkınlık var. Nedir bu sapık olan yol?

Kur’an-ı Kerim ve Sünneti Rasulüllah birbirinden ayrılmaz. Ayrılmasında felaketler yaşanacaktır ki bugün bu felaketleri daha iyi görüyoruz. Biz peygamberimizin rehberliğini önemsiyoruz. Kur’an-ı Kerim bir cevherdir. Sünnet ise onun zırhıdır. Direk Kitabımıza saldıramadıkları için önce zırhını ortadan kaldırmak istiyorlar.

Sizin dediğiniz gibi ayrı bir röportajımızda bunu daha detaylı konuşabiliriz.

Peki bizler evlatlarımıza sünnet ruhu verebildik mi?

Maalesef hakkıyla veremedik, ama bu telafisi mümkün olan bir durum ve bugünden daha fazla çalışarak kaybımızı telafi edebiliriz.

İlk yıl 15 bin TL’lik ödül ile başladık. Bu sene toplamda 100 bin TL’lik ödülümüz var. Bu sene şeref konuğumuz Naci El Ali olacak inşallah. Geceye katılacak olan Filistin Büyükelçisi Naci El Ali adına ödül verecek. İlk üçe giren filmlerimiz orada izlettirilecek.

Âlemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Yarışması Genel Koordinatörü Kaman, “Siyer Vakfı’nın amacını: Efendimiz’in Sünnet-i Seniyyeleri’ni hizmet amacı olarak belirledik” dedi.

Kaynak: Diriliş Postası (Hüseyin Akkaş)