Dün akşam saatlerinde usta oyuncu Kadir İnanır, beyne pıhtı atması nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve yoğun bakıma alındı. Konu ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Vasküler Nöroloji ve Girişimsel Nöroloji Uzmanı MLP Care İnme Tedavi Ağı Programı Beyin Anjiyografi ve İnme Merkezleri (BAVİM) Direktörü Prof. Dr. Yakup Krespi, yaş, cinsiyet ve yaşam şekli gibi faktörlerin pıhtı atmasını tetikleyebileceğini belirtti ve beyne pıhtı atmasının belirtilerini sıraladı.

Pıhtı atması nedir?
Beyin dokusu, kendi beslenmesi için yüksek miktarda kan akımı ve kan akımını sağlayacak damarlara ihtiyaç duyar. İskemik inme ise beyin damarlarının tıkanması sonucunda oluşur ve tüm inmelerin % 85'ini oluşturur. Bundan sonra, sırasıyla, beyin dokusunun kanlanması ve işleyişi bozulur. Beyin, kendisinde oluşan hasar nedeniyle, vücuda komuta edemez hale geldiğinden ortaya felç tablosu çıkar. Felç tablosunun ağırlığı tıkanan damarın büyüklüğü ile ve hasarlanan beyin dokusunun miktarıyla ilişkilidir. Kalıcı hasara uğrayan hücrelerin olduğu bölgenin işlevlerinde farklı derecelerde fonksiyon kaybı oluşmaktadır. Beyin damarına gelen pıhtının kaynağı, şah damarından, beyin damarlarının kendisinden veya kalpten köken alabilir

Beyne pıhtı atmasını tetikleyen faktörler nelerdir?
Bu faktörleri 3 grupta tanımlamak mümkün.


Değiştirilemeyen risk faktörleri
Yaş : İnmeli hastaların % 75'i 60 yaş civarındadır.
Cinsiyet : Erkeklerde kadınlara oranla görülme sıklığı daha fazladır.
Aile öyküsü : Ailede hipertansiyon,yüksek kolesterol, diyabet,kötü beslenme, hareketsiz yaşam tarzı, obeziteye eğilim olması inme riskini yükseltecek şekilde etki etmektedir.
Önceden geçirilmiş inme : İskemik bir inme ve geçici inme sonrası yeni bir inme görülmesi riski oldukça yüksektir.

Yaşam Tarzına bağlı risk fakförleri
Sigara kullanımı : Kan pıhtılarının daha kolay oluşmasına ve damar yapısının bozarak inmeye neden olur.
Fazla kilo ve hareketsiz yaşam tarzı : yüksek tansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol seviyesine neden olduğundan inme risk faktörüdür.
Aşırı alkol kullanımı : Kan basıncını, vücut yağ oranını yükseltmek ve kalp sorunlarına yol açarak inme riskini artırır.

Tıbbi risk faktörleri
Yüksek tansiyon : Yüksek kan basıncı damar duvar yapısını bozan en yaygın inme nedenlerinden biridir.
Şeker / Diyabet hastalığı :Şeker hastalarında, kötü kolesterol olarak bilinen LDL seviyesi de yüksek olduğundan damarlarda daralma ve tıkanma
Yüksek kolesterol : Beyni besleyen damarlar içlerinde plak tarzı birikime neden olarak kan akışını engeller ve inmeye yol açabilir.
Kalp ritm bozuklukları : Atriyal fibrilasyon adı verilen düzensiz bir kalp ritmi önemli bir inme risk faktörüdür
Yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol ve sigara içmek inmenin en önemli risk faktörleridir. Türk halkının yaklaşık yarısı bu üç risk faktöründen en az birini taşımaktadır.

Pıhtı riski en çok kimlerde görülür?
Pıhtı oluşma riski yukarıda bahsedilen 3 grupta tanımlanan risk faktörlerine sahip kişilerde en fazla görülmektedir. Tibbı ve yaşam tarzına bağlı risk faktörleri kontrol altına alınarak inme oluşturma oranları ciddi şekilde azaltılabilir.Tıbbi risk faktörleri azaltmak için düzenli doktor kontrollerine gidilmesi, bu risk faktörlerine zamanında teşhis konulması, gerekli tedavinin doktor denetiminde uygulanması gerekmektedir. Yaşam tarzında pıhtı oluşturarak inmeye yol açan sigara içmek, alkol kullanmak, yanlış beslenmek ve hareketsiz yaşam tarzı gibi alışkanlık ve yaşam şekilleri bırakılarak yerlerine sağlıklı seçimler koyarak risk faktörlerinden uzaklaşmak mümkün.

Yaş, önceden geçirilmiş inme, cinsiyet gibi değiştirilemeyen faktörlere sahip olan kişilerde ise düzenli doktor kontrolleri ve gerekli tüm tedavi ve sağlıklı yaşam tarzını sürdürmek çok daha önemli olmaktadır.

Beyne pıhtı atmasının belirtileri nelerdir? Erken belirtileri var mı?
Beyne pıhtı atmasının en önemli belirtileri; Yüzde tek taraflı kayma, vücudun bir tarafında, aniden ve daha önce olmayan kuvvetsizlik, bir kolu ve bacağın tutmaması, uyuşma ve karıncalanma, konuşmanın bozulması ve görmede kayıp yani geçici körlük oluşmasıdır. Bu belirtiler fark edildiğinde aksi ispatlanan dek hasta inme olarak kabul edilir. Ayağa kalkmaya çalışan bir insan kalkamıyorsa veya ayaktayken düşüyorsa, kollarını havaya kaldıramıyorsa, kelimeler ağzından düzgün çıkmıyorsa ya da düzgün cümleler kuramıyorsa inme geçiriyor demektir. Daha da önemlisi, inme gece uykuda bile gerçekleşebilir. Normal olarak uykuya yatan bir insan, uykusundan inme geçirerek, felç halinde uyanabilir.

İnme hastalığının uyarıcı belirtisi yoktur. Aniden gelişir. Bazen hastalarda bu belirtilerden biri ya da birkaçının oluşup, birkaç saat içinde (en geç 24 saat) tamamen düzeldiği geçici inme adıyla tanımlanan durum görülebilir. Belirtiler tamamen geçse bile hasta mutlaka bir inme merkezine başvurmalıdır. Geçici inmenin ardından kalıcı bir inme oluşma ihtimali oldukça yüksektir.

İnmenin tedavisi nasıldır?
İnme tedavisi mümkün olan en kısa sürede yapılmalıdır. Beyin damarı tıkandığında, beyin dokusunda hasar oluşmaya başlar. Bu hasar bekledikçe daha da genişler. Tıkanan damar büyük olduğunda ve süre uzadığında beyin hasarı artar. Bir an önce damarın açılması ise tüm bunları engelleyerek beyin dokusunda oluşan hasarın genişlemesinin önüne geçer. Beyin dokusunda, inme nedeniyle oluşan hasarı, ne kadar kısıtlı tutabilirsek o derece erken ve hızlı düzelme sağlayabiliriz. Bu nedenle, inme söz konusu olduğunda, hızlı tedavi erken ve hızlı düzelme demektir.
Bunlardan biri, pıhtı eritici ilaçların damar yoluyla verilerek ( Tromboliz ) pıhtının erimesinin beklenmesidir. İkincisi ise, son yıllarda giderek artan teknolojik yenilikler barındıran, anjiyografik pıhtı çıkarma (Trombektomi ) işlemleridir. Anjiyo yapılarak tıkanan beyin damarının bulunarak ve özel cihazlarla pıhtının çıkarılması işlemidir. Bu uygulamalardan biri diğerine alternatif olarak kullanılmaz. Aksine, birbirlerini tamamlayıcı ve başarı arttırıcı olarak kullanılır.
İlk 6 saatte uygulanan ‘anjiyografik pıhtı çıkarma tedavisi' o denli yararlıdır ki, tedavi edilen 3 hastanın 1'i tamamen eski hayatına dönmektedir.

Tromboliz, yani pıhtı eritici ile tedavi ilk 4.5 saatte hastaneye ulaşan hastalara uygulanır. Bu süreden sonra gelenlere uygulanmaz. Bu nedenle bir kez daha, hastaneye erken ulaşmanın önemini vurgulamak gerekir.

Erken müdahale felcin kalıcı olmasını önleyebilir. Hastaya ne kadar erken müdahale edilirse, felcinin düzelme şansı da o kadar fazla olacaktır. İdeali hastanın ilk birkaç saat içinde tedavisinin yapılabilmesidir.

Bu tedaviler donanımlı inme merkezlerinde konusunda profesyonel ve deneyimli çeşitli uzmanlıkların biraya gelmesi ise oluşan özel ekipler ve yüksek teknolojik cihazlarla 7 gün X 24 saat uygulanmalıdır.