Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, ’darbe’ konulu kumpas davalarında sanıkların yüzde 70’inin denizci olmasının nedenini, “Çünkü silahlı kuvvetler içinde Amerika’yı, İsrail’i kızdıran, en önde giden kuvvet, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı idi” şeklinde açıkladı.
CHP Adana İl Başkanlığının düzenlediği ve İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek’in konuşmacı olduğu ’Darbe ve Hukuk’ konulu konferans, Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. CHP Adana milletvekilleri Elif Doğan Türkmen, Zülfikar İnönü Tümer, İbrahim Özdiş, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, il yöneticileri, ilçe başkanları ve yöneticileri, partililer ve yurttaşların katılımıyla gerçekleştirilen konferansın açılışında konuşan CHP İl Başkanı Ayhan Barut, AK Parti iktidarının ve Cumhurbaşkanı’nın, ’başkanlık’ adı altında istediği şeyin OHAL yetkilerine sahip tek adamlık rejimi olduğunu iddia etti. Barut, “Ancak önlerindeki en büyük engel Cumhuriyet Halk Partisi’dir. İnsanları dinine, diline, rengine, düşüncesine bakmadan kucaklayan, önce insan, önce Türkiye anlayışıyla halkçı politikalar üreten ve her zaman hukukun üstünlüğüne inanıp, adaleti savunan, laik, demokratik Cumhuriyetin, Atatürk ilke ve devrimlerinin koruyucusu Cumhuriyet Halk Partisi ve kadroları işbaşındadır” dedi.
“CHP her zaman hukukun ve adaletin yanında oldu”
Kendisinin de yargılandığı kumpas davası süreciyle ilgili bilgiler vererek sözlerine başlayan CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek ise, CHP’nin o dönem de her zaman olduğu gibi hukukun ve adaletin yanında durduğunu söyledi. Çiçek, “Nerede hukuksuzluk, mağduriyet varsa CHP doğru, evrensel, sosyal demokrat duruşunu göstererek hep mağdurların yanında yer aldı” ifadelerini kullandı.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklandığı dönemi hatırlatan Çiçek, “Öyle bir ülke düşünün ki, Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişi terör örgütü kurmak ve yönetmekle hapsediliyor ve iktidar sadece seyrediyor. Bu suç örgütüne ne istediyse vermeye, meclisten istediği yasaları çıkarmaya devam ediyor. Şimdi çok hırçınlaştılar. ‘Ergenekon, Balyoz vardı da FETÖ sulandırdı’ demeye başladılar. Çünkü bu suç ortaklığı ortaya çıktıkça bu hırçınlık, bu saldırganlık giderek artacak” diye konuştu.
“ABD’yi ve İsrail’i en çok kızdıran deniz kuvvetleriydi”
Kumpas davalarının konusunun darbe olduğunu ve sanıkların da yüzde 70’inin denizci olduğunu anımsatan Çiçek, denizcilerin neden hedef alındığını ise şöyle anlattı:
“Çünkü silahlı kuvvetler içinde Amerika’yı, İsrail’i kızdıran, en önde giden kuvvet deniz kuvvetleriydi. ‘Yerli gemi yapma, yazılım yazma benden al, bana bağlı ol. Karadeniz’e çıkacağım, Montrö’yü engel gösterme, Doğu Akdeniz’de petrol, doğalgaz arayacağım, orada karşıma çıkma’ diyen Amerika karşısında, deniz kuvvetlerinin dış politikadaki etkinliği sayesinde bunların hiçbirine müsaade edilmediği için Amerika en çok deniz kuvvetlerine kızdı.”
"TSK’nın içinin boşaltıldığı, içinin bu emperyalistler tarafından kumpas davalarıyla ve hain planlarla zayıflatıldığı 15 Temmuz’da ortaya çıktı" diye devam eden Çiçek, "Kendi ordusunu, kendi komutanını derdest eden, kendi meclisini bombalayan bu hainler, asker kıyafetli bu militanlar TSK’yı milletinden kopardı. 15 Temmuz gecesi biz ordunun, yargının, askerin, polisin bu kadar aciz duruma düşürüldüğünü görmekle kalmadık, aynı zamanda bir iç savaşın eşiğinden döndük." ifadelerini kullandı.
“Kötü sonu Cumhuriyetçi, Atatürkçü askerler önledi”
Aydınlar olarak Suriye, Irak’tan sonra emperyalizmin Ortadoğu’da, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında İran’ı hedef alacağı yönünde bir öngörülerinin olduğunu dile getiren Dursun Çiçek, “Biz kendimize yakıştırmazdık, hep İran derdik. İran’la uğraşırlar derdik. Evet öyle olmadı, yanıldık. Türkiye’de iç savaş çıkarmaya çalıştılar ve bunun için FETÖ denen örgütü de kullandılar. Nasıl iç savaş çıkarmak istiyorlardı. O gece darbe biraz daha uzasaydı, başarı şansları biraz daha fazla olsaydı, milli ordu, darbeciler ve darbeye karşı olanlar diye ikiye bölünüp birbirleriyle savaşa girselerdi, Irak’ta ve Suriye’de olduğu gibi millet de darbeci askerlerin veya karşı koyan vatanseverlerin yanında saf tutacaktı. Türkiye bugün kan revan içerisinde, milyonlarca göçmenin Avrupa kapılarında olduğu iç savaş yaşayan bir ülke haline gelecekti. Bu kötü sonu kim önledi? Öncelikle tüm kumpas davalarına rağmen, bütün ezilmelere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin omurgasını teşkil eden Cumhuriyetçi, Atatürkçü askerler önledi" şeklinde konuştu.
“CHP’ye başvuran sayısı 200 bini geçti”
CHP’ye telefon, e-posta yoluyla ve bizzat parti örgütlerine gelerek mağduriyet başvurusu yapanların sayısının 200 bini geçtiğini belirten Çiçek, “CHP’nin yolunu bilmeyen, çok acı ama bizi ‘gavur’ olarak gören, özel oturup görüştüğümüz insanlar var. Beyinleri yıkanmış, algı operasyonlarıyla bizi insanlık dışı yaratık olarak anlatmışlar. Bu insanlar bugün bizim kapımızı çalıyorlar. Hukuk ve adalet için bizden destek istiyorlar. Her zaman olduğu gibi hukuk ve adalet arayan herkesin yanında olduk ve olmaya da devam ediyoruz” dedi.
“CHP’ye FETÖ’cü sızmışsa kapının önüne koyarız”
CHP içinde FETÖ’cü olup olmadığı yönündeki soruyu da yanıtlayan Çiçek, "CHP’de FETÖ’nün bir sürü mağduru var, AKP’de var mı? Hep ortakları var. Hep methiyeler düzen, okyanus ötesine şiirler yazanlar var. Ve ülkenin zenginliklerini birlikte paylaştıkları insanlar var. Suç ortakları var. O nedenle eğer CHP’de bir iki tane çıkarsa, sızdı filan diyorlar ya gerçekten sızmışsa bunları kapının önüne koyarız” ifadelerini kullandı.